31 Ağustos 2010 Salı

Güvenlik dediğin böyle olur! / Umur Talu

(Yazıda genelleme yoktur. Grubu değil, yapanları hedef alır. Lakin bu işler sistemli ise, sistemi de şey eder.)

POLİSLER güvenlik görevlisi dövmüş.
Güvenlik görevlileri de vatandaş dövmüştü.
Güvenlik için emanet vatandaşı döven, öldürebilen polis de var tabii.
Güvenlik maksatlı polis merkezine, jandarma karakoluna alınıp ölüsü çıkan, yıllardır ölüsü dahi bulunamayan olmadı değil.
Geçen, güvenlik görevlileri itfaiyeci hırpalamış, güvenlikten sorumlu polisler de mağduru değil, döveni kollamıştı.
Güvenlik karışık mesele. Kim kime güvenecek, kim kimin güvenliğinden mesul, neresi Kerkük neresi Musul, sınır ve ötesi belirsiz olabiliyor.
Milli Güvenlik Konseyi darbe yapan, işkence askısı ve idam sehpası kuranların adıydı. Milli Güvenlik Kurulları’nın bir esası güvenlik sorunlarıysa, sorunlarının bir kısmı da vatandaşa derin güvensizlik.
Milli Güvenlik Kurulu’nun asker ve sivil üyeleri da zaten birbirlerine pek güvenmez.
*
Zati, güvenlikteki güven de enteresan.
Kadim komutun son emri olduğu için, en zayıf kalan o:
“Türk, övün...” ilk madde ve üç komuttan en yaygın kabul görüp en sık uyulanı. “... çalış” daha zahmetli olduğu için, “çalışan, çalıştıran, çalışamayan, çalışmayan” şeklinde kategorilere ayrılır.
Yine de epeyce uyanı olur.
Lakin “...güven” en netamelisi.
Baba kızın oynadığı reklamı, “Babana bile güvenme” telkiniyle taçlandıran bir memlekette... Güvenmek kolay değil.
Tabii güvenlik görevlisi olmak da.
İnsan gibi güvencesi az, esir gibi çalıştırılan polis; birer köle gibi kiralanan, hayatı üstünden rant biriktirilen özel güvenlik görevlisi; ve çoğu ölmeye, öldürmeye adanmışken hayatının temel güvenceleri eritilmiş on binlerce asker.
*
Güvenlik zaten birbirine güvenmiyor.
Güvenlik görevlisi polislerin güvenlik mensubu askerleri; askerlerin polisleri; polislerin başka polisleri; askerlerin başka askerleri; hepsinin vatandaşı dinlediği, fişlediği, mimlediği, yerine göre mıhladığı ülke burası.
Memlekette bırakın güvenliği, hukuktan sorumlu hâkimler birbirinin dinlenmesi için sözde hukuk ve usul yaratıyor.
Aha işte... Hele şu habere bakın.
Yarın gerçek çıkmasa dahi, formülasyondaki güven dolu ses uyumuna bakın:
“Genelkurmay Başkanlığı yasadışı dinleme iddialarıyla ilgili olarak Genelkurmay İkinci Başkanı Orgeneral Aslan Güner hakkında soruşturma başlattı.”
İddiaya göre, “PKK dinlemesi” için alınan cihazlarla, başka maksatla “2 bin kişi dinlenmiş”. Gençlerin ve hep genç kalanların deyişiyle, Oha yani!
Yılların istihbaratçı Emniyetçisi Avcı da benzer şeyi Emniyet için ileri sürmedi mi?
Güvenemeyeceğin bir güvenlik; kendini emniyette hissetmeyeceğin bir Emniyet!
O yüzden de zaten adı demokratik, laik, sosyal bir hukuk devleti olan Cumhuriyet!
*
Belki şimdi durum değişmiştir:
Yıllar yıllar önce Milliyet Gazetesi için en önemli mesele “güven”di. Hakikaten tüm anketlerde “En güvenilir gazete” çıkardı. O kadar ki, Milliyet okuru olmayan, Milliyet satın almayanlar bile en çok ona güvenirdi...
Lakin ana fikir cümlenin içinde zaten:
En çok ona güvenir ama güvenmedikleri ya da daha az güvendikleri gazeteleri tercih ederlerdi.
Genelkurmay, Genelkurmay 2. Başkanı ile ilgili yasadışı dinleme iddiaları için soruşturma açmış ha!

Herkes demek istiyor ki: Babanı sevsen bile, çok güvenme yavrum!