20 Ağustos 2010 Cuma

Orgeneral Doğan TSK’da kimlere tarizde bulunuyor? / Sedat Ergin

BALYOZ iddianamesinin bir numaralı sanığı Orgeneral Çetin Doğan açısından dava dosyasında en çok sıkıntı yaratan belgelerden biri, Birinci Ordu Askeri Savcılığı’nın bilirkişi olarak atadığı bir kurmay binbaşının hazırladığı 22 Şubat 2010 tarihli rapor.

Kara Pilot Kurmay Binbaşı Ahmet Erdoğan, toplam 15 sayfa tutan ve iddianameye ek 54’üncü klasörde yer alan raporunda, 5-7 Mart 2003 tarihlerinde Birinci Ordu Komutanlığı’nda düzenlenen plan seminerinde “Balyoz Harekat Planı”nın görüşülmüş olabileceği” kanaatini belirtiyor.

GENÇ BİR SUBAYA TARİZDE BULUNMAM
Binbaşı Erdoğan’ın Orgeneral Doğan’a yönelttiği en önemli eleştirilerden biri, plan seminerinin gündemini “Kara Kuvvetleri Komutanlığı’nın emri hilafına” düzenlediği, ayrıca seminerde “başlangıçtaki maksatlardan uzaklaşıldığı” saptamasıydı.

Tümgeneral Mehmet Daysal’ın başkanlığındaki heyetin hazırladığı 28 Haziran 2010 tarihli ikinci askeri bilirkişi raporu, Orgeneral Doğan’a Kara Kuvvetleri’nden hazırlanan senaryonun görüşülmemesi yönünde bir emrin gittiğine dikkat çekmekle birlikte, bu emrin yerine getirilip getirilmediği meselesinde bir görüş belirtmekten uzak duruyor.

Orgeneral Doğan, sorularımıza verdiği yanıtlarda, Binbaşı Erdoğan’ın bazı saptamalarından duyduğu memnuniyetsizliğini gizlemiyor. Ancak, şu sözleri Çetin Doğan’ın tepkisinin binbaşıdan çok, bu dosya için “genç bir subayı” görevlendiren üst komutanlara yöneldiği seziliyor:

“2009 yılında Harp Akademilerinden mezun bir genç kurmay subayın önüne konan ‘5000 sayfalık belgelerden’ oldukça kısa bir sürede yalnız başına ‘faraziyeye’ dayalı hazırladığı Bilirkişi Raporu’nun eleştirisine girmek istemeyişimi lütfen anlayışla karşılayın. Bu konuda benim tarizlerde bulunmam gerekenler elbette vardır. Ancak bu hiçbir zaman genç bir kurmay subay olamaz.”

BANA VERİLEN BİR CEZA YOK
Peki Orgeneral Doğan, dönemin Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Aytaç Yalman’ın seminerle ilgili olarak gönderdiği bir emrin kendisi tarafından uygulanmadığı tartışması üzerine Hürriyet’e yaptığı açıklama hakkında ne düşünüyor?

Bilindiği gibi, Orgeneral Yalman, 3 Ocak 2003 tarihinde Birinci Ordu’ya gönderdiği “o senaryoyu seminerde görüşmeyin” emrine uyulmadığı yolundaki bilirkişi tespitlerini yalanlamamış, “Bilgim dahlinde olan her hususta açık ve net emirler vermişimdir. Verdiğim emirleri de daima takip etmişimdir. Benim hizmet anlayışımda yapılan her güzel faaliyet mükafatlandırılır, yapılan her yanlış da cezalandırılır. Yaşanan bu olayları da bu çerçeve içinde görmek gerekir. Bu olayda gereken yapılmıştır” demişti.

Orgeneral Yalman “bir olay”dan söz ediyor, bu olayda “gerekenin yapıldığını” belirtiyor.

Orgeneral Doğan, 2003 yılında kendisinin komutanı konumunda bulunan Orgeneral Yalman’ın bu açıklamasını şu yanıtı veriyor:

“Doğrusu Sayın Yalman’ın sözlerini yorumlamak bana düşmez... Sayın Yalman’ın bir orgeneral olarak kimlere ceza verebileceği talimatlarda açıkça belirtilmiştir. Ortada şahsımla ilgili bir suç ve buna bağlı bir ceza olmadığına ve kendilerinin ‘gerekeni yaptıklarını’ belirttiklerine göre, bunun ne olduğunu elbette açıklaması gerekecektir.”

Orgeneral Doğan, ayrıca şunları söylüyor:

“Benim öteden beri gerek dönemin Genelkurmay Başkanı’ndan (Orgeneral Hilmi Özkök) gerek Kara Kuvvetleri Komutanı’ndan beklentim, bildikleri doğruları kamuoyuyla paylaşmalarıdır. Dönemin Genelkurmay Başkanı biraz gecikmeli de olsa ‘Balyoz’ konusunda kendisinde hiçbir bilgi ve belge bulunmadığını açıkladı.”

İDDİANAMEYE GÖRE DARBEYİ YALMAN MI ÖNLEDİ?
Bu noktada ilginç bir noktaya parmak basıyor Orgeneral Doğan:

“İddianamede savcılarımız ‘Darbeyi (!) Sayın Aytaç Yalman’ın önlediğini’ açıkça ifade etmelerine karşın, dava dosyasında konuya ilişkin bir ifade tutanağına rastlamadım. Bu noktada daha önce de belirttiğim gibi konuyu açıklığa kavuşturma vazifesi dönemin Kara Kuvvetleri Komutanı’nın kendisine düşmektedir.”

Gerçekten de iddianamenin 384’üncü sayfasında, “TSK’nın üst kademelerinde yer alan kişilerin ve bazı gazetecilerin 2003 yılının ilk aylarından başlamak üzere olası bir askeri müdahale ile ilgili birtakım bilgilerinin olduğu” belirtilerek, şöyle deniliyor:

“Şüpheli Çetin Doğan’ın bu müdahalede önemli bir yerinin bulunduğu, ancak 2003 yılında emekli edildiği, darbenin gerçekleşmemesinde dönemin Kara Kuvvetleri Komutanı Aytaç Yalman’ın rolü olduğu, hatta bu durum ile ilgili olarak şüpheli Çetin Doğan’ın kendisine ağır ithamlarda bulunduğu değerlendirilmiştir.” Orgeneral Doğan bu noktada topu doğrudan Aytaç Yalman’ın sahasına atarak, kendisinden konuya açıklık getirmesini istiyor.

Yarın, Birinci Ordu’daki milli mutabakat hükümeti tartışmasına bakacağız.

Not: Dünkü taşra baskılarımızda çıkan yazının sonunda Kara Kuvvetleri Komutanlığı’nın 3 Ocak 2003 tarihli talimatını Birinci Ordu’ya özel bir temsilcisi aracılığıyla gönderdiği gibi yanlış bilgiye yer verilmiştir. Benim yanlış anlamamdan kaynaklanan bu durum gerçeği yansıtmamaktadır. Orgeneral Doğan’a 3 Ocak 2003 tarihli emri getiren kişi kendi karargâh subayıdır. Düzeltir, özür dilerim.