BİLGİSAYAR ve yazılım teknolojileri konusunda bilgisi sınırlı herhangi bir vatandaşın Balyoz iddianamesini okuduğunda kafasının karışmaması mümkün değildir.
Bunun nedeni Balyoz planına ilişkin delilleri oluşturan CD ve DVD’ler ve bunların içinde yer alan belgelerin orijinal mi sahte mi olduğu konusunda hazırlanan muhtelif bilirkişi raporlarının taban tabana zıt kanaatlere varmış olmasıdır.
Buradaki çelişkileri gösterebilmek için iddianamede yer alan bilirkişi raporlarının özünü kısaca aktaralım.
1. TÜBİTAK: RAPORLAR 2003 ÖNCESİNE AİT: Savcılığın talebi üzerine TÜBİTAK, Erdem Alparslan, Tahsin Türköz ve Dr. Hayrettin Bahşi’den oluşan üç kişilik bir heyet kurar. Bu heyet, 19 Şubat 2010 tarihli raporunda “tüm CD’lerin tek oturumda yazılmış oldukları ve sonradan ekleme yapılmadığı” görüşünü bildirir. Raporda, “Dosyaların oluşturma ve son kaydetme tarihlerinin 2003 yılı ve öncesine ait olduğunun tespit edildiği” de belirtilir. TÜBİTAK’ın bu raporu, belgelerin 5-7 Mart 2003 tarihinde Birinci Ordu’da düzenlenen seminer çalışmasından sonra üretildiği konusunda ortaya atılan tezlere karşı savcılara önemli bir dayanak sağlıyor. Savcı, bu seminerin darbe planının parçası olduğunu ileri sürüyor.
2. BİRİNCİ ASKERİ BİLİRKİŞİ: TÜBİTAK RAPORU YANILTICI: Konuyu soruşturan Birinci Ordu Komutanlığı Askeri Savcılığı da Muharebe Yarbay Birol Çelik’ten bir rapor ister ve bu raporu Başsavcılığa iletir. 11 Mart 2010 tarihli bu rapor, TÜBİTAK raporunun ciddi eksiklikler taşıdığını ileri sürüyor. Askeri bilirkişi, “Dokümanların oluşturulma tarihi, son kaydedildiği tarih ve son yazıcıya gönderildiği tarihin değiştirilebilir olduğunu, değiştirilmiş bilgisayar ve CD yazma programları kullanılarak yeni CD’ler yaratılabileceğini, TÜBİTAK araştırmasının sadece uyum gözetmiş olduğunu, CD’lerin orijinalliği ile ilgili bir sonuca varmadığını” söylüyor. Askeri bilirkişi, “diğer askeri belgelerden yararlanılarak hazırlanmış dokümanların ve CD’lerin gerçek belgelerin arasına serpiştirilmesi ya da var olan belgelerin değiştirilmesi suretiyle yanıltıcı ve sahte doküman ve CD elde edildiği kanaatini” belirtiyor.
3. İKİNCİ ASKERİ BİLİRKİŞİ: SAHTECİLİK İHTİMALİ YÜKSEK: Askeri Savcılık ikinci bir bilirkişi olarak Muhabere Albay Yavuz Fildiş’i de görevlendirir. Yarbay Fildiş, 26 Mart 2003 tarihli raporunda “bu belgelerin bilimsel olarak gerçekliğinin kanıtlanmasının mümkün olmadığını” belirterek şunları söylüyor: “Bilgisayar ortamında oluşturulan her belgenin öznitelikleri olan yaratılma tarihi, son kaydedilme tarihi, yazıcıya gönderildiği tarih, dosyayı yaratan kişi, son kaydeden kişi ve bilgilerinde kötü niyetli olarak değişiklik yapmak mümkündür. Söz konusu dosyalar ideal bir bilgisayar ortamı yaratılarak kolaylıkla üretilebilir.”
4. İKİNCİ TÜBİTAK RAPORU: SAHTECİLİK BULGUSU YOK: Asker bilirkişilerin kuvvetli karşı görüşler belirtmesi üzerine Başsavcılık TÜBİTAK’tan yeni bir rapor ister. Başsavcılık, TÜBİTAK’ın gönderdiği 7 kişilik bir listeden Burak Bayoğlu, Ünal Tatar ve Yılmaz Çankaya’yı seçer. Bu heyetin hazırladığı 16 Haziran 2010 tarihli rapor, TÜBİTAK’ın birinci raporuna destek çıkar. Heyet, belgelerdeki “üstveri bilgilerinin tutarlı olduğu, askeri bilirkişilerin sahtecilik şüphesini artırdığını ifade ettikleri çelişkilerin bir kısmının bir çelişki göstergesi olmadığı ve sahtecilik bulgusunun olmadığını” belirtiyor.
5. EMNİYET RAPORU: BELGELER 2003 ÖNCESİNDE HAZIRLANMIŞ: Başsavcılığın talebi üzerine Emniyet Genel Müdürlüğü de 17 Şubat 2003 tarihli bir rapor hazırlar. Emniyet, CD ve DVD’lerdeki ilk dosyanın 8 Nisan 1996, son dosyanın ise 4 Mart 2003 tarihinde oluşturulduğunu belirtiyor. Plan semineri çalışmasının 5-7 Mart 2003 tarihleri arasında yapıldığı hatırlandığında, son dosyanın seminerden bir gün önce açıldığını belirtiyor Emniyet raporu. Tersinden okunduğunda sonradan imal edilmesinin mümkün olmayacağı kanaati belirtilmiş oluyor Emniyet raporunda.
6. ÜÇÜNCÜ ASKERİ BİLİRKİŞİ RAPORU: Son olarak 1’inci Ordu Komutanlığı Askeri Savcılığı’nın görevlendirmesiyle bir tümgeneralin başkanlığında Mühendis Üsteğmen Hüseyin Erol’un de yer aldığı 5 kişilik bir heyet oluşturulur. 28 Haziran 2010 tarihli bu raporda, TÜBİTAK ve Emniyet’in görüşlerine karşı görüş belirtiliyor. Bu raporda, “DVD ve CD’ler içinde yer alan resmi askeri belgelerin art niyetli kişiler tarafından ele geçirilmesini müteakip eylem planı ve ekleri olarak adlandırılan dokümanların resmi askeri belgelere uyum arz edecek şekilde sahte olarak üretilmiş olabilecekleri yönünde kuvvetli bulguların mevcut olduğu kanaatine ulaşılmıştır” deniliyor.
Bilirkişi raporlarındaki uzlaşmaz çelişkiler karşısında mahkeme heyetinin işinin kolay olmadığını tahmin etmek güç değil. Mahkeme heyetinin Türkiye’nin en seçkin mühendislik fakültelerinin temsilcilerinden oluşan yeni bir bilirkişi grubu oluşturması bu belirsizliğin aşılması için çıkış yolu olabilir.
Yarın devam etmek üzere...