Ankara'nın gündemi, liderlerarası ziyaretler, referanduma yönelik sert atışmalar ve Saadet Partisi'nde yaşanan ilginç mücadele sebebiyle oldukça yoğun.
Her birinin ayrı ayrı analizi gerekiyor.
Fakat elimiz mahkûm yine askeri konuları yazacağız. Biz yazmaktan bıktık ama öyle gelişmeler yaşanıyor ki uzak kalmak mümkün değil.
Malum olduğu üzere Genelkurmay Başkanı Org. İlker Başbuğ, Uğur Dündar'ın programına çıkıp üç saati aşkın süre konuştu.
Göreve gelirken az konuşacağım demişti ama daha şimdiden en çok konuşan Genelkurmay Başkanı olmayı garantiledi.
Konuşmayı geçen hafta analiz etmiştik. Ama dün açıklanan Dursun Çiçek İddianamesi nedeniyle tekrar o röportaja dönmemiz gerekti.
Başbuğ meşhur belgeyi polisin sızdırdığını söylemişti. Yani polisi suçlamıştı. Normalde İçişleri Bakanı ya da Emniyet Genel Müdürü'nün 'paşam ayıp olmuyor mu' demesi beklenirdi. Ancak öyle bir açıklama gelmedi.
Fakat ilginç bir gelişme daha oldu. Genelkurmay Savcılığı 'O belgeyi Çiçek'in kendisi sızdırdı' dedi.
Başbuğ'a bir tekzip de kendi savcılığından gelmiş oldu. Aynı olayda iki doğru olmayacağına göre ya Başbuğ ya da savcı yanılıyor.
Bu arada Genelkurmay Askeri Savcısı Albay Yavuz Şentürk öyle bir iddianame hazırlamış ki 'nasıl yani' dememek işten bile değil.
Savcı, Çiçek'i suçluyor. Terfi edemediği için kızdığını, bunun yüzünden de bu 'yazıyı' yazdığını söylüyor.
Yazı ifadesi önemli çünkü Başbuğ'un 'kâğıt parçası' dediği eylem planına savcı da 'yazı' diyor. Belgeden saymıyor yani.
Soracak sorulara kolaydan başlayalım. Diyor ki savcı, Çiçek 2007'de amiral olamadığı için bu belgeyi hazırladı.
İyi de belgenin hazırlanış tarihi tam 2 yıl sonra. Çiçek iki yıl bekleyip 'sahi ya bunlar beni terfi ettirmemişti, gösteririm size' deyip bunca zaman sonra mı hazırladı bu belgeyi? Buna kim inanır?
Geçen hafta boyunca Çiçek'in mahkeme şovunu izledik. Savcı Şentürk kusura bakmasın, Çiçek çok zeki ve psikolojik harbi iyi biliyor. Mahkeme sürecini de çok iyi yönetiyor.
İki yıl sonra intikam için eylem planı yazacak birine ise hiç benzemiyor.
Savcı Şentürk'ün iddianamesine dönersek. Görünen o ki işi Çiçek'in üzerine yıkacaklar ve 'üstler' kurtulacak. Tabi Erzincan'daki Ergenekon sanıklarının -Yargıtay'dan nasıl kurtarıldıkları herkesin malumu- 'mağdur' olarak sıralanması da ayrı bir ilginçlik.
Metne baktığınızda 'üstlerin, hele hele Başbuğ'un bu işle uzaktan yakından ilgisi yok' mesajı görülüyor. Buradan da doğal olarak bazı önemli komutanların emekli olduktan sonra sorgulanmalarına gerek yok anlamı çıkartılmak isteniyor.
Peki gerçekten Genelkurmay Dursun Çiçek'i sattı mı?
İddianame, açıklamalar ve kulislere bakılırsa Çiçek'in işi zor. Fakat kazın ayağı öyle değil. Görünüşte suçu Çiçek'in üzerine yıkacaklar. Hatta askeri savcı net olarak 'belgeyi Çiçek üstlerinden habersiz yaptı' diyor.
Belki hatırlayanınız vardır. Dursun Çiçek'e ait olduğu iddia edilen bir ses kaydı vardı. Orada Çiçek ile iddianameyi hazırlayan savcı Şentürk'ün yakın görüştükleri ifade ediliyordu. Aynı zamanda adli müşavir Hıfzı Çubuklu'nun da.
Kulislere göre buradaki strateji şu: Savcılık çok zekice bir kurgu yapmış. Önce suç minimuma indiriliyor. Darbe suçu yerine 'ast üst ilişkisini zedelemek' gibi çerez bir ceza isteniyor. Aynı zamanda komutanlar aklanıyor.
Bir yandan da askeri birtakım gerekçelerle dosyanın askeri mahkemede kalması sağlanıyor. Sonrasında da 'uyuşmazlık mahkemesi' formülü devreye sokulup Albay Çiçek'i, Cihaner'in Yargıtay üzerinden kurtarılması gibi kurtarmayı planlıyorlar.
Peki bunları nereden biliyoruz? Cevabı basit; ihbarcı subayın mektubundan.
Hatırlayanlar olacaktır; kasım ayı başında Genelkurmay'dan meçhul bir subay ki, eldeki bilgiler rütbesinin de az buz olmadığını gösteriyor, aylar öncesinden yaşayacaklarımızı sıralamıştı.
Belgenin orijinalini de savcılara yollayan meçhul subay demişti ki; önce yazıcı, mürekkep, yazışma şekilleri vs. ile şekli unsurları tartıştıracaklar. Belgenin gerçek olduğunu ortaya koyan kişileri yıpratacaklar, jandarma kriminalden rapor alacaklar, imza makinesi ile kamuoyu yanıltılmaya çalışılacak. Hiçbiri olmazsa Genelkurmay Askeri Savcılığı ile suçluların sadece Albay Çiçek ve alt kademe personel olduğu yönünde karar aldıracaklar.
Gördüğünüz gibi ihbarcı subayımız her kimse cuntayı kılcal damarlarına kadar biliyormuş. Üstelik söylediği her şey de çıktı.
Bu saatten sonra siz askeri mahkemenin adil yargılama yapacağına inanıyor musunuz?