22 Temmuz 2010 Perşembe

Ordudaki ve Örgütteki Canların Senkranizasyonu / Yusuf Gezgin

Murat Karayılan derinlerin kontrolündedir. Türkiye’deki derin mengenelerin gevşemesinden, milletin inisiyatif almasından rahatsız olanların, Karayılan’la “anlık istişareler” yaptıkları biliniyor. Derinler sıkıştıkça, referandum yaklaştıkça dıştaki ve içteki millet düşmanları yeni atraksiyonlar geliştiriyorlar. Anglo-Yahudi ittifakının uluslararası yayın organı BBC, Kandil’e çıkarak PKK’lılarla mülakatlar yapıyor. İçimizdeki İngilizler ve Beyazlar da yazılarıyla kamuoyunu bir şeylere hazırlıyorlar.

PKK ve müzahirleri Kürt ayrılıkçı hareketini bir yere getirdiler. İçeriden, derin devlet ve militer yapı üzerinden “iterek”; dışarıdan “çekerek” Kürtleri ötekileştirmeyi ve toplumdan koparmayı epeyce başardılar. Bir taban oluşturulmuş, ayrılıkçı örgütün siyasal kanadı ciddi bir oy kitlesine ulaşmıştı. Ama son zamanlarda işler biraz sarpa sarmaya başladı. Kamuoyu ve uyanık Kürtler çevirilen oyunları farketmekte, şifreleri çözmekteler. Medyaya, derinlerle PKK’nın işbirliğini sergileyen malzemeler dökülüyor. Terörü azdırmak Kürt şövenizmini körüklemek için yoğun çaba harcayan, kurumlar içine yerleşmiş Kripto Yahudiler ve Kripto Ermeniler açığa düşüyorlar. Anadolu evladının nasıl ölüm tuzaklarına sürülerek şehitler edildiği, PKK-KCK ile derin yapıların nasıl sarmaş-dolaş iş yaptıkları her geçen gün ortaya çıkıyor.

Birileri terörü azdırmak, şehit sayısını artırmak ve ülkeyi germek, güvensiz göstermek için olanca gücüyle çalışıyorsa da; milletin gözü açılıyor. Eğer MHP-BDP-CHP-Beyaz Türkler ittifakının direncine rağmen, refarandumla derin engellerin Yargı ayağı bertaraf edilebilirse, memleketin önü açılacaktır. O zaman bunların asırlık senaryoları, karanlık hesapları, numaraları bir bir ortaya dökülecek! Derinlerin, terörün iç ve dış ayakları ortaya çıkarılacak!

Sürecin aleyhlerine işlediğini, hesapların dönmeye başladığını farkeden gayrı milli derinler, onların dıştaki ağababaları ve PKK gibi taşeronlar, sanki bir panik içindeler. Kozlar ellerinden gitmeden bir şeyler yapma telaşındalar. BBC’de yer alan açıklamalara biraz bu yönüyle baktım ve huylandım.

Karayılan:
“Devletin bir ateşkese "Evet" demesi ve belli koşulları karşılaması durumunda, Birleşmiş Milletler gözetiminde silah bırakmaları için militanlara çağrı yapmaya hazır olduğunu” “Türkiye hükümetinin bunu reddetmesi halinde bağımsızlık ilan etmek zorunda kalacaklarını” söylüyor.

Dünyadaki mevcut uluslararası (UA) sistem batı tarafından kurulmuştur ve bütünüyle batı namına işlemektedir. BM, IMF, NATO ve diğerleri daha ziyade Anglo-Yahudi güdümünde çalışmaktadır. Batı, işgal edeceği, zaptedeceği ülkeleri BM üzerinden zaptetmekte, talimatlarını UA kuruluşlar üzerinden dikte etmektedir. Yugoslavya’dan Irak’a, Afganistan’a kadar batı, hemen her yere UA kuruluşlar üzerinden girmiştir. Yani, UA kuruluşlar batı için bir “modern işgal yöntemi” haline gelmiştir. Bir yerde bir kargaşa, karışıklık çıkarılır, dünyaya servis edilir; sonra oraya UA kuruluşlar konuşlanırlar ve o ülke ameliyat masasına alınmış olur. Somali açıklarındaki korsan hikayelerinden, Darfur’daki karışıklıklara, Yemen’deki problemlere kadar olaylara böyle bakmakta yarar var. Batı, hedeflediği yeri önce karıştır, sonra konuşlanır. UA kuruluşları da paratoner olarak kullanır.

Eğer batılıların ajandasında Kürtleri Türkiye’den ayırmak varsa -ki öyle bir gündemleri var- şu anda sırada yapılacak birkaç şey var.

1. PKK ve ayrılıkçı Kürtçü örgütlere kanlı saldırılar, büyük toplumsal eylemler yaptırmak; arkasından Kürt-Türk çatışmasının varlığına delil oluşturacak olaylar çıkarmak. Güvenlik güçlerinin eylemcilerin üstüne şiddetle, kanla gitmesini sağlamak. Dünya medyasına ve kamuoyuna “birlikte olunamayacağına” dair tablolar sunmak.

2. “Türklerin Kürtleri dışladığına”, “haklarını gasbettiğine”, “zulmettiğine” dair dünyayı ikna edecek argümanlar, malzemeler üretmek. Bunun için ulusalcılar, Türkçüler kullanılacaktır. “İstemezük!”cüler çıkarılacak; Kürtleri dışlayacak, tahrik edecek şekilde yazdırılacak, konuşturulacaktır. Bu konuda malzemeler verilmeye başlandı bile.

3. Problemi, “Türklerle Kürtlerin kendi başına çözemeyeceği” argümanı yayılarak, BM gibi UA güçlerin devreye girmesi sağlanacaktır.

4. Bölgeye UA güçler konuşlandırılacak, korunaklı bölgeler ilan edilecek ve coğrafya fiilen bölünecektir.

5. Meselenin diplomatik eksiklikleri zaman içinde tamamlanacaktır.

Murat karayılan ve onu konuşturanlar BM’yi, yani bir UA gücü denkleme katma derdinde görünüyor. Mülakatı BBC yaptığına, sözler derinlerin tam tasarrufunda bir adamın ağzından çıktığına göre, yakında yukarıdaki maddeler çerçevesinde faaliyetler başlayabilir.

Birileri PKK’nın ve derinlerin iç yüzü daha fazla deşifre olmadan UA kuruluşları devreye sokma telaşına mı düştüler acaba?

Malumunuz, “Heronları düşürün! adamlarım zayiat veriyor” diyaloğundan sonra, ilgili mercilerden ses çıkmadı. Ama millet beyninden bir kazan kaynar su dökülmüşe döndü. Göstere göstere yapılan karakol baskınları ve verilen şehitler… Bazı komutanların “şehit üretilsin” diye özel gayret içine girmesi, pek çok kimseyi huylandırdı; sorgulamaları hızlandırdı.

Nedir meselenin iç yüzü?

TSK içine bizim Kara Kürtlerin girebilmeleri çok zordur. Varsa da olayları yönlendirebilecek konumda ve durumda değillerdir. Kara Türklerden bir basamak daha aşağıdadırlar; pek adam yerine de konmazlar.
Peki, bu işbirliği kimlerle kimler arasında? Bu senkronize koordinasyonu nasıl yapabiliyorlar?

PKK içindeki Alevilerle, TSK içindeki canlar ve Alevi Kürtler üzerinden yapılıyor senkronizasyon. Malumunuz bazı stratejik kurumlarda Alevilerin baskın bir ağırlığı var; ve çok örgütlüler. Yargı’daki yapılanmaları kendi ağızlarından defalarca itiraf edildi; medyaya yansıdı. Bu kesimin asıl ağırlığı ise ordudadır. Sünni Kürtleri çok orduya almazlar; Ama Alevi Kürtler için engel yoktur. Rahatlıkla TSK’ya girerler; hatta kardeşi, yakını dağda olanlar, bilindiği halde görevine devam eder; başına bir iş gelmez.

İşin öteki yakasında, PKK içinde etkin, giderek örgütü ve Kürt siyasal hareketini ele geçiren Aleviler ve Kripto Ermeniler var. KCK-PKK üst düzey yöneticilerinden Ali Haydar Kaytan (Alevidir) Ergenekon’la ilişkisi olduğu gerekçesiyle örgüt tarafından geçenlerde tutuklandı. Ama APO’nun emriyle serbest bırakıldı. Bunun yanında İbrahim Çoban, Nuriye Kesbir gibi örgüt içinde etkin pek çok Alevi militan vardır. Bunlar aynı zamanda TSK içindekilerle irtibatlıdırlar. Koordinasyonu ve senkronizayonu sağlarlar. Hep aynı kesimden insanların, ve çok ucuz yönetemlerle şehit edilmesi, bu koordinasyon ve senkronizasyonun sonucu.

Şu sıralar bu koordinasyon, senkronizasyon çok daha faal. Zira refarandumun engellenmesi ve yargı içindeki canların tekelinin korunması lazım. Malumunuz Ergenekon içinde de çok sayıda can var; Kripto Ermeni var. Büyük plan bir tarafa, bu günlerde olayların başka taraflara çekilerek Ergenekon içindeki, özellikle “Yargıdaki canlar tekeli”nin korunması lazım!..