20 Temmuz 2010 Salı

Casus Heron dilinizi mi koparttı? / Mehmet Altan

Balyoz İddianamesi’nin kabulü... Çukurca’da mayına teslim ettiğimiz askerlerimiz... Yükseköğretim Programları ve Kontenjanları Kılavuzu’nda “küçük unutkanlık” sonucu ortaya çıkan 49 hata...
Tam Gün Yasası”nın kısmi iptali ertesinde beliren kaotik resim...
Müslüman Suriye’de okullarda “peçe” yasağı...
92. yaş günü vesilesiyle Birleşmiş Milletler’in 19 Temmuz’u “Nelson Mandela Günü” ilan etmesi...
Hiçbiri “İhanet Skandalı” olarak nitelenen ve ortaklaşa büyük sessizlikle karşılanan, nedense askeriye kadar PKK’nın da öfkesini çeken haber kadar öncelikli değildi.
***
Önce olayın son aşamasını da kapsayan Bugün Gazetesi’ndeki dünkü haberi okuyup, tüm kurumların ve çok minik bir kısmı dışında medyanın ortaklaşa neye sustuklarını görelim:
“Bugün’ün ortaya çıkardığı ‘Çok PKK’lı vuruluyor, Heronları düşürün’ ses kaydındaki üçüncü ismin, o dönem kilit bir görevde bulunan Tuğamiral A.S. olduğu ortaya çıktı.
MİT, 10 Ekim 2007’de PKK’lıları ‘kendi adamları’ olarak niteleyen bir subayın, bir yarbayı arayarak çok PKK’lı vurulduğu için ‘Heronların ya koordinatlarının değiştirilmesini ya da düşürülmesini’ istediğini kayda geçirdi.
MİT, skandal konuşmayı dönemin Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral İlker Başbuğ’a gönderdi. O da askeri savcılara soruşturma talimatı verdi.
Kara Kuvvetleri Askeri Savcısı, telefon numaraları üzerinden takiple, şüphelilerin ses kayıt analizlerini de yaptırarak ‘ihanet’ konuşmasının Hava Pilot Üsteğmen Fırat Ç. ile Hava Pilot Yarbay Selami Selçuk Ç. arasında geçtiğini tespit etti.
Yarbay Selami Selçuk Ç’nin adı yine MİT’in tespit ettiği Ergenekon’un yasadışı Karargâh Evleri yapılanmasında ikinci adam olarak geçtiği için, Kara Kuvvetleri Savcısı dosya hakkında yetkisizlik kararı verdi ve dosyayı Hava Kuvvetleri Askeri Savcılığı’na gönderdi.
Halen ‘çürük çetesi’ yöneticisi olmaktan tutuklu Askeri Hâkim Albay Ahmet Zeki Üçok, dosya hakkında yeniden inceleme başlattı. Üsteğmen Fırat Ç’nin, Yarbay’ı aramadan hemen önce bir tuğamiral tarafından arandığını belirledi.
Kritik görevdeki iki tuğamiral önleme amaçlı dinlemeye alındı. Elde edilen yasal ses kayıtları Emniyet Kriminal ve Jandarma Kriminal’e ayrı ayrı gönderildi. MİT’in tespit ettiği ses ile karşılaştırılarak, ses analizi yapıldı. Her iki birim de üsteğmeni arayan ismin Tuğamiral A.S. olduğunu teyit etti. Ancak bu tespitlerin ardından dosya önce sümenaltı edildi.
Savcı Üçok çürük çetesi nedeniyle tutuklanınca, yerine gelen savcı dosyayı yeniden açtı. İki şüpheli havacı subay olsa da üçüncü ismin amiral olması nedeniyle dosyayı Genelkurmay Askeri Savcılığı’na gönderdi. Onlar da geri iade etti. Uyuşmazlığı Milli Savunma Bakanlığı Adalet Komisyonu karara bağladı. Soruşturmayı Genelkurmay Askeri Savcısı’nın yürütmesi gerektiğinde karar kıldı. Böylece ‘ihanet’ konuşması üç yıl boyunca soruşturulamadı.
Üsteğmen Fırat Ç’nin görüştüğü ve kriminal testlerle kesinleşen Tuğamiral A.S., skandal konuşmanın gerçekleştiği tarihte çok kritik bir görevde bulunuyordu. Dönemin Genelkurmay Başkanı Yaşar Büyükanıt’ın, ‘PKK ve Kandil’i BBG Evi gibi izliyoruz’ dediği, Amerika’nın Türkiye ile görüntülü istihbaratı paylaştığı ‘ODC’de görev yapıyordu. Office Defense Center (ODC) Ankara’da bulunuyor. ABD’li subaylar ile Türk subaylar birlikte görev yapıyor. Dost kuvvetler arasında bir çatışma yaşanması engelleniyor ve operasyonel eşgüdüm sağlanıyor.
ABD’nin İnsansız Hava Araçları Kuzey Irak’tan aldıkları görüntüleri önce Virginia’ya gönderiyor. Orada istenilen bazı kısımlar ayıklanıp, Türkiye’deki ODC’ye naklediliyor. Türk subaylar bu görüntüleri değerlendirerek, Türkiye’nin terörle mücadelesinde istihbarat desteği sağlıyor.
Tuğamiral A.S. skandal ortaya çıkınca, Genelkurmay personeli olduğu için Deniz Kuvvetleri bir işlem yapamıyor. Genelkurmay da onu ODC’den alıp, yerine karacı bir albayı atıyor. Herkes Tuğamiral A.S. emekli olacak diye beklerken, o Türk Boğazları ile Çanakkale’de bir göreve atanıyor. Halen bu görevini sürdürüyor.”
***
Şimdi iki soru:
Birincisi bu iddiaya karşı askeriyenin içindeki Ergenekoncular ile PKK nasıl oluyor da tıpatıp aynı öfkeyi gösteriyor? Saklamak istedikleri bir şey mi var?
İkincisi, neden herkes susuyor?