16 Temmuz 2010 Cuma

Dursun Çiçek'in kulağını çekerek sıyrılacaklar mı? / Emre Aköz

Olayı biliyorsunuz: Haziran 2009'da, Genelkurmay'da görevli Kurmay Albay Dursun Çiçek imzalı bir eylem planının hazırlandığı kamuoyuna yansıdı.

Planın hedefi, her türlü kanundışı yola başvurarak Hükümet'i düşürmek, Gülen Hareketi'ni de terörist bir cemaat gibi göstermekti.

Eylem planına göre, Hükümet'e karşı AKP içindeki "ajanlar" kullanılacak... Gülencilerin kaldığı evlere de gizlice silah ve patlayıcı yerleştirilecek; sonra da bunların güvenlik güçlerince bulunması sağlanacaktı.
***
Haber patlayınca önce inkâr yoluna gidildi.
Öyle ki GK Başkanı Org. İlker Başbuğ, plan için "Kâğıt parçası" dedi.
Derken belgenin aslı, "ıslak imzasıyla birlikte" ortayı çıktı. Adli Tıp incelemeleri Dursun Çiçek'in imzasını sabitledi. Yaklaşık bir yıl süren çekişmenin ardından, Askeri Savcılık hazırladığı iddianameyle Dursun Çiçek'i suçladı.
Planı Çiçek hazırlamıştı; amacı da kendisini general yapmayan askeriyeden öç almaktı.
***
Savcılığın "ancak 5 yaşındaki bir çocuğu ikna edecek" düzeydeki senaryosu ortaya çıktığında, "Olayı Çiçek'in üzerine yıkıyorlar" diye düşündük.
Sonra da merak ettik: Çiçek suçlamayı kabullenecek miydi? Acaba şerefini kurtarmak için başka bir yol mu deneyecekti?

Yoksa, malum şahıslar arasındaki "omerta" (suskunluk) yasasını çiğneyerek, "Yaptım ama şunların-bunların emri üzerine yaptım" diyerek karşı atağa mı geçecekti?

İddianameye göre tek ve biricik suçlu Dursun Çiçek idi. Ergenekonculukla suçlanan diğer komutanlar değil suçlu olmak, bilakis mağdurdular (!)
***
Olayı yasalar ve yargı sisteminin işleyişi açısından değerlendiren hukukçular, Askeri Savcılığın iddianamesinde iki gizli amacın olduğunu öne sürüyor:

1) İlkini az çok biliyoruz: Olayda adı geçen diğer şahısları kurtarmak. İşin ucu Üçüncü Ordu Komutanı Org. Saldıray Berk'e kadar uzanıyor. Her şey yolunda giderse, Berk, "Mağdur edildim" diyebilecek!
2) Diğeri de Çiçek'in sandığımız gibi mağdur olmayacağı yönünde. Bu şartlar altında yargı mekanizmaları öyle bir işleyecek ki Dursun Çiçek, az bir cezayla ve hapis dahi yatmadan özgürlüğüne kavuşacak.

Askeri Savcılığın iddianamesi medyaya daha yeni yansıdı. Halbuki Dursun Çiçek, iddianamenin içeriğini mayıs ayından beri biliyor ve şimdiye kadar hiç ses çıkarmadı. İtiraz etmedi.

Bu da çocukça senaryonun üzerinde bir "mutabakat" olduğunu gösteriyor.
Bağırıp çağırmadığına göre, belli ki kızının "Babam itaatkârdır" dediği Çiçek pek güzel ikna olmuş.
***
Hükümeti devirmeyi amaçlayan belge ortaya çıktığında, Başbakan Erdoğan kararlı bir üslupla, "Sonuna kadar gidilecek" demişti.

Görünen o ki son durakta darbe heveslisi apoletliler değil, "psikolojisi bozuk" bir albay beklemekte.

Bakalım Başbakan ve partisi bu durumu içine sindirecek mi? Gönül rahatlığı ile "Suçlu belli oldu, adalet yerini buluyor" diyecek mi?