19 Temmuz 2010 Pazartesi

Şehit Binbaşı eşi, TSK'da lojman hayatını anlatıyor

Yazı dizimizin bu bölümünde, TSK'da lojman hayatını irdeliyoruz. 1995 yılında Mardin'de “PKK ile girdiği çatışmada öldürüldüğü” açıklanan ancak ölümü halen tartışılan Jandarma Albay Rıdvan Özden'in eşi Tomris Özden'i kamuoyu gazetelerde çıkan ilginç açıklamalarından tanıyor.

Eşinin cenazesini almaya gittiği andan itibaren yapılan tüm açıklamalara karşı çıkarak yetkilileri "gerçeği açığa çıkarmaya" çağıran Tomris Özden, TSK'da lojman hayatı ve subay eşleri arasındaki hiyerarşiye ilişkin de birbirinden ilginç açıklamaları olan bir isim. “Komutanın eşine yerinizi vermek zorundasınız. Bu bir kural” diyen Tomris Özden, lojman hayatında genel kabullerin dışına çıkan bir kadının hemen subay eşinin çağrıldığını ve aile siciline çarpı atıldığını söylüyor.

Tomris Özden, Hıdır Göktaş ile Metin Gülbay'ın “Kışladan Anayasaya Ordu” adlı kitabında yer alan röportajda şu çarpıcı açıklamalarda bulunuyor:

-Bir subay eşi olarak yaşadınız. Subayların eşleri arasındaki bu dünyadan bize biraz söz eder misiniz?
Subay eşleri arasında çalışan çok azdır. Bunun nedeni de şu: Bizim geleneklerimiz, örf ve adetlerimiz ve de tabular tümüyle yaşanır o askeri ortamda da. Bir de buna hiyerarşi eklendiğinde daha da acımasız olur. Bir de aile sicili var.

-Böyle bir sicil tutuluyor yani…
Evet, aile sicili tutuluyor. Aile sicili eksi almış bir subayın iki yakası bir araya gelmez. Ne kadar koştursa da, ne kadar yorulsa da, ne kadar takdir de alsa o subayın hayatı bitmiştir.
Aynı bir kurum gibi işliyor lojmanlar. Her an kapınız çalınabilir. Hele komutan eşiyse, sabah olmadık bir zamanda kapınızın çalmasına hayır diyemezsiniz. Başka alternatifiniz yok. Sevdiğiniz bir arkadaşınızla fazla görüşemezsiniz. Çünkü komutanlarınızın eşi kime yakınsa siz de onlarla görüşürsünüz. Eğer arkadaşınız muhalif bir insansa, hem ideolojisiyle, hem davranış biçimi, hem vücut diliyle o kişiyle görüşme olanağınız yok. Görüşürseniz tavır alınır. Yalnızlaştırılırsınız.

-Bu eşinizin astı olan birinin eşi mi oluyor?
Eğer astınız bir kişinin eşi de o komutan eşinin grubunun bir elemanı ise, komutan eşinin mutfağından çıkmıyor, ona yemekler yapıyor, ona yağlar çekiyorsa hiç ast üstlüğe bakmaz bu iş, yeri geldiğinde o düşük rütbeli subayın eşi de size küstahlık yapabiliyor. O zaman rütbe kalkabiliyor ortadan. Bu çok kişisel bir olay.

-Burada peki eşlerin herhangi bir müdahalesi oluyor mu?
Kesinlikle yok. Bu kadınlar arası bir şey. Kadınların dünyası apayrıdır, eşlerin dünyası başkadır. Eşler geceden geceye yatmaya gelir. Ya da komutanın bir daveti falan varsa hanımlarını oraya götürür.

BELEDİYE OTOBÜSÜNE BİNDİĞİNİ ANIMSAMIYORUM
-Kadınların kendi başına hareket olanağı çok kısıtlı demek ki?
Kadınlar kendi aralarında çok özgür davranıyorlar eşlerine destek açısından. Bir örnek vereyim. Mesela İstanbul İl Jandarma Alay Komutan Yardımcısı olarak atandı eşim. Biz de eşya topluyoruz. Benim bir de şöyle şanssızlığım var. Eşim asker kullanmaz eşya toplamak, indirmek, bindirmek için. O yapının içinde çok farklı bir insandı. Buraya geldiğimizde eşim asker kullanmadığı için ben eşyaları yerleştiriyorum. Sandıkları açıyorum, bakıyorum, tek başıma o koca şeyleri çekiyorum. Bir telefon geldi… İl Jandarma Alay Komutan Yardımcısı arıyor… Telefondaki ses ‘Bu ne küstahlık, üç gündür daha yerleşemedin mi, ismin ne senin bakim, sen bir teğmen eşi misin?' dedi. Bilmiyorlar bizim taşındığımızı. Benim de ses tonum böyle çocuk gibi. ‘Bu alay komutan yardımcısının eşi olamaz' diyor herhalde. Kim bunlar, geldiler böyle… Ben de ‘Tanıtayım kendimi, Rıdvan Albay'ın eşiyim. Çok küstahça davrandınız. Ben de sizi bir sokak serserisi sanmıştım' dedim. Pat olay bitti. Yaşayın bakalım bundan sonra orda yaşayabilirseniz. Bir avuç lojman. Alay komutanının hanımına yağ çekmek için kahvaltılara çağırırlar, yemekler yaparlar, hepsinde göbekler böyledir…Hemen tavır aldılar tabi. Hoş geldin gecikti. Misafir gelinir adettir, çünkü kapalı mekandasınız, bütün gün yalnızsınız, dört duvar arasındasınız. Evin içinde bir şeyler üretiyorsanız o başka. Evin dışında başka bir olanağınız yok. Yani sosyal, kültürel anlamda da her şey o kurum içinde işliyor. Bir subay hanımının ‘hadi, alayım başımı da bir sinemaya gideyim' dediğini anımsamıyorum ben. Ya da bir belediye otobüsüne bindiğini anımsamıyorum.

Evin içinde yalnızlaşıyorsunuz. Yada kantine gidiyorsunuz, kantinde erzakların en iyileri eve taşınırken, orada kendinize bir şey de bulamıyorsunuz. Çünkü zaten hep çürükleri kalıyor. Çünkü siz ikinci sınıf vatandaşsınız, oraya bile gittiğinize göre. Oraya gidenler küçük rütbeli eşleridir. İyiler büyük komutan eşine ayrılmıştır.

-Sipariş mi veriliyor kantine?
Telefonla ya da komutan emreder. Bu şekilde siz çok düşük bir piyasanın içinde buluyorsunuz kendinizi.

-Lojmanlara taşınmasaydı askerler, tabi onun da bir nedeni vardı ama…
Çok iyi olurdu…

-Hiç hiyerarşiye karşı çıkan birilerine rastladınız mı? Neler geldi başına?
Çok az. Aynı şu olaylarda olduğu gibi orada da birçok arkadaş vardı karşı çıkan. Onlar zaten dışlanır, cezalandırılır. Çünkü hanımların bütün gün zaman geçirecekleri yer orduevidir. Kimi kuruluşlarda lojman içinde olur orduevi, küçük yerlerde. Aynı mekan içindedir. Büyük yerlerde de zaten makam araçları gelir, devletin araçları doldurur, doldurur insanları Taksim'e, Maksim'e, oraya buraya taşır, eğlencelere…Ama bizim televizyonlarda bakıp da iğrendiğimiz bir dünya gittikleri yerler de. Arabalara doluşurlar, Maksim'e giderler paralı gün yapmaya. Muhalif olanlar oralara çağrılmaz. Evinde bırakılır yalnız başına ceza olarak. Örnekler o kadar çok ki ama buna benzer şeyler işte. Kısacası özgür değilsinizdir?

ORUÇ TUTSUN TUTMASIN DAVET BEKLER
-Sizin söylediklerinizden şöyle bir sonuç çıkarabilir miyim? Askerlerin kendi aralarındaki hiyerarşi daha demokratik işliyor sanki?
Uygulamaya gelince antidemokratik bir uygulama ama o uygulamayla büyük bir çelişki var. Tam feodal bir aile yapısı var orda. Herkes sizi ‘Bu benim bir bütünüm, bana nasıl karşı gelebilir, benim sözümü nasıl dinlemez, kapısını çaldığımda bana nasıl açmaz' ya da ‘nasıl hazırol rahata geçmez' diye bakıyor. Ocak olayında da din olayında da bu böyle değil mi? Komutan eşleri çok az yemek yapar. Ya o yapar, ya şu yapar, o davetten bu davete gider gelir. Zaten olaylar da bundan çıkar. ‘Beni herkes iftara davet etti de, şu niye etmedi'. Kadın oruç tutuyorsa da tutmuyorsa da iftar yemeğine davet bekler.

-Komutan eşinden söz ediyorsunuz sanırım?
Komutan eşinden. Devamlı ilgi beklerler. Bir çocuk annesinden nasıl şefkat, ilgi bekliyorsa…

EŞİNİZ ÇAĞRILIR, AİLE SİCİLİNE ÇARPI ATILIR
-Alıştırılmış sanki
Alıştırılmış tabi. Büyük bir çatı düşünün, hepsi onun içinde. Ama aile ilişkilerine gelince hiç de öyle değil. Üvey anne üvey baba gibiler. Yani bu, bir nevi içsel egosunu tatmin etmekten öte bir şey değil. Eğer bunlara uymazsanız, bir bakarsınız eşiniz çağrılır, azarlanır, aile siciline çarpı yer. Veya takdir bekliyorsa, takdirlik de bir insansa, komutanı da biliyorsa onun takdirlik bir insan olduğunu, o dönem takdir almaz, cezalandırılır. Ama bir dahaki sefere hakkı verilir. Yani nasıl köpeğe sus deyip, cezalandırırsanız, insanlar da öyle cezalandırılır.

-Biraz önce dediniz ki hazır olda durulur, herhalde mecazi olarak kullandınız, değil mi?
Hayır gerçek. Ben başlangıçta 20 yaşındayım, enerji doluyum… İlk olay zaten ayak ayak üstüne attığım için patlamıştı. Ben sigara içtim, kıyamet koptu.

-Nasıl yani?
O toplantılardan birinde sigara ikram ettiler, ben de gencim tabi, büyüdüğümü sanıyorum, insanın o çirkin, o içsel altbeni ortaya çıkıyor o durumlarda. Herkes sigara içiyor. Kalktı bir paşamızın eşi bana sigara ikram etti. Kendisini de çok severim falan. Aldım, ayak ayak üstüne de attım. Kıyamet koptu. Ne küstahlığım kaldı, ne terbiyesizliğim.

-Size sigara ikram eden hanım mı yapıyor bunları?
Evet. Deneme yanılma metodu, bir öğreti.

-Sigarayı almamanız mı lazımmış?
Almamam lazımmış. Hemen ayağa fırlayıp, ‘Ne demek efendim, ben sizin yanınızda sigara içer miyim, çok üzüldüm, çok utandım' demek gerekiyor.

KOMUTAN EŞİNE YERİNİZİ VERMEK ZORUNDASINIZ
-Peki bu yalnızca eşler arasındaki toplantılarda mı yaşanıyor, yoksa diğer yerlerde de…
Her yerde her yerde. Bu saygı gösterileri askeri mıntıkanın her yerinde bekleniyor. Mesela bir kuyruktasınız. Tesadüfen bir komutanın eşi de geldi. Siz saatlerce bekliyorsunuz, dışarıda kuyruk nasılsa orada da öyle, evinizde yemeğiniz pişiyordur, bir an önce evinize dönmek zorundasınızdır, ama komutan eşine yerinizi vermek zorundasınız. Bu bir kural.

-Çok başarılı olup da eşinin bu dik başlı durumlarından dolayı ordudan atılan subaya rastladınız mı?
Atılmaz olur mu! Çeşitli bahanelerle çoktur atılan.

-“Bu gerekçe gösterilmez ama” mı diyorsunuz?
Gösterilmez, başka bir gerekçeyle atılır.

-Subay eşleri bir araya geldiğinde ne konuşulur peki? Örneğin siyaset konuşurlar mı?
Yok, kesinlikle politika konuşulmaz. Kendi politikalarını konuşurlar.