20 Temmuz 2010 Salı

Bir başka kayaya çıkıldı / Taha Kıvanç

Bugün size bazı tanıklıklar sunuyorum; hepsi de Kardak ile ilgili ve aynı operasyonu anlatıyor. Operasyon aynı, ancak anlatımlar arasında öyle farklılıklar var ki, dedektif dikkati gerekiyor. Sizlerin dikkatini...

Tansu Çiller'in başbakan olarak "O bayrak inecek, o asker gidecek" demesi üzerine kararı alınan operasyonun komutanının 14 Ocak 2008 tarihinde 'Arena' programında anlattıkları... Okuyalım:

"Doğu Kardak Adacığı'nda bulunan OEK timini etkisiz hale getirmek ve o adadan süpürmek için emir almıştım. Buna yönelik olarak planlarımı hazırladım. Akşam saatlerinde o emir değişti; sadece bir timimizin, Batı Kardak Adacığı'na çıkmasına karar verildi. Önce, helikopterle adacıkların çevresinde bir keşif uçuşu yaptık. Adacıklar, sabah saatlerinde 15-20 arası, akşama doğru 35'i aşkın irili ufaklı Yunan Donanması'na ait savaş gemisiyle kuşatılmıştı. Gece saatlerinde bu sayı, 40 Yunan savaş gemisine yaklaştı."

Yunan savaş uçakları tepede uçarken yapılan bir operasyon... Keşif uçuşlu filân...
Aynı komutan anlatmaya devam ediyor: "Daha sonraki açıklamalarından, Yunan kuvvetlerinin, Batı Kardak Adacığı'nı yeterince düşünmediklerini öğrendim. Bizim açımızdan da, harekâtı gerçekleştirmemiz için tahsis edilen iki Black Hawk helikopterinin yaptığı aldatma harekâtları çok büyük kolaylık sağladı. Yunan gemilerinin tüm dikkatlerinin onların üzerine yoğunlaşmasına neden oldu. Bu esnada deniz, hava, yağmur durumunun da örtü ve gizlenmeye kolaylık sağlaması sanıyorum harekâtımızı kolaylaştırdı."

Herşeyi nereye çıkılacağına kadar planlamış komutan...
Şimdi de olayı izleyen muhabirin kendisini görevlendiren yayın yönetmenine sonradan anlatımıyla aynı olay: "Otelde çok sayıda gazeteci olduğu için çaktırmadan nasıl ayrılacağımızı planladık. Görenlere 'Biz Bodrum'a yemeğe gidiyoruz' dedik. Ama bazıları uyandı, takibe başladı. O nedenle bir bölümümüz Bodrum'a gitti. Ama biz onları atlatıp, Gümüşlük'e gittik."

Yayın yönetmeni anlatmaya muhabirin bıraktığı yerden devam ediyor: "Gümüşlük'e geldiklerinde, komandoların zodyakları şişirmekte olduğunu görmüşler. / O dönemde dijital kameralar yok. Cesur Sert flaşla bir fotoğraf çekmeye kalkmış. Komutan 'Lütfen çekmeyin, bir ülkenin kaderiyle oynarsınız' demiş. / Çünkü patlayan flaşın Kardak'taki Yunan askerinin ve etrafındaki 30 Yunan gemisinin dikkatini çekeceğini düşünmüş. / (..) / Türk zodyakları boş olan ikinci kayalığa çıktı. / Çatışma olmadı. / İki ülkenin diplomasisi o gece 'akıl yarışına' girdi ve ertesi sabah netice alındı."

İki anlatım arasında ciddi bir fark olduğu herhalde dikkatinizi çekmiştir: Komutanın iki yıl önce anlattığı biçiminde, harekât, tepede Yunan uçakları uçarken Blackhawk helikopteri desteğinde yapılıyor; muhabir ve ondan öğrendiklerini bizimle paylaşan eski yayın yönetmeni ise bunlardan hiç söz etmiyor. Bir küçük bot dolusu askerle yapılan basit bir aldatmaca...

'Aldatmaca', çünkü küçük bota çıkılan yolculukta varılan hedef Kardak değil, onun yanındaki bir başka kayacık... O da operasyon öncesi yapılan toplantılara katılan Türkiye'nin Roma Büyükelçisi İnal Batu'nun cinliği...

O toplantıda bulunanlardan sonradan Deniz Kuvvetleri Komutanı olacak Ora. Güven Erkaya anılarını emekli Büyükelçi Taner Baytok'a anlatmıştı. Baytok'un, savaşı önleme tedbiri olarak başvurulan "Kardak yerine bir başka kaya parçasına çıkma" formulünün Erkaya'ya ait olduğunu iddia etmesi üzerine, fikrin esas sahibi İnal Batu derhal itiraz etti. Esasen Kardak'a çıkmaya hazırlananlara, "Millet arkanızdadır" teşvikini yaptığını öğrendiğimiz gazete yayın yönetmeni de formulün sahibinin İnal Batu olduğunu bilmektedir.

Toplantıdaki havayı da veren şu satırları okuyalım: "Türk SAT'ları direkt olarak Kardak'a çıkacaktı ve orada Yunan askeri vardı. Büyük bir ihtimalle çatışma çıkacak ve bu da işi bir Türk-Yunan savaşına kadar götürebilecekti. / Türkiye'nin Roma Büyükelçisi İnal Batu, işte tam o sırada dâhiyane bir teklifte bulundu ve 'Hemen yanında ikiz kayalık var. Orada Yunan askeri yok. Biz de oraya çıkıp bayrak çekelim. Hem çatışma olmaz, hem de anlaşma için zaman kazanırız' dedi."

Neymiş, herhalde anladınız: Botla bölgeye gönderilenler daha hareketlendikleri anda Kardak yerine başka bir kayalığa çıkacaklarını biliyorlarmış...

Sebebi de âşikâr: Araya ABD Başkanı Bill Clinton'un girmesi... Kıbrıs gibi ciddi bir sorun yüzünden savaşmayan iki ülkenin, üzerinde 12 keçinin yaşadığı bir kaya parçasının kimin olduğu münkaşasını sıcak çatışmaya çevirme ihtimaline katıla katıla gülen Clinton'un...

Beklerseniz, olayın medya yönünü de tanıklarla anlatacağım.