13 Temmuz 2010 Salı

Başbuğ-Kürtler Mumcu-CHP / Ergun Babahan

Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ’un Star gazetesine verdiği demeç doğrudan yargıya müdahaleydi.
Geçmişte savcıları meslekten ihraç ettirten, davaları kapattırma gücüne sahip olan Genelkurmay’ın medya üzerinden şikayetle yetinmesi Türkiye gibi bir ülke için gelişme bile sayılabilir.

Ancak bu konuşmanın yapılabiliyor olması bile gündemdeki anayasa değişikliğine evet demek için yeterli bir nedendir.
Şemdinli gibi bir hukuk skandalı yaşamış, devlet adına işlenmiş tüm suçları bir şekilde örtbas ettirmeyi başarmış bir düzenin kapanması sözkonusu olan.

Gürültü de burada kopuyor zaten.
Sözkonusu olan yüksek yargının siyasetin denetimine sokulması değil, askeri bürokrasinin vesayetinden kurtarılmasıdır.
Aksi halde Avrupalı sosyal demokratların CHP’ye “evet” oyu çağrısı vermesi normal olur muydu?
Referanduma dönersek...
Erzincan’dan Ergenekon’a kadar olan dava sürecinde rahatsızlığın en dışa vurulduğu kurumun Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu olduğunu anımsayın.
Aynı HSYK’nın dönemin Genelkurmay Başkanı Yaşar Büyükanıt’ın talimatıyla Şemdinli davası savcısını meslekten ihraç ettirip davayı askeri mahkeme eliyle kapattırdığını hatırlayın.

Sonra mevcut Genelkurmay Başkanı Başbuğ’un Albay Temizöz davasıyla ilgili sözlerini hatıra getirin.
İnfazlarda en fazla 3 kişinin öldürülebildiğini, çünkü JİTEM’in kullandığı beyaz Toros’ların bagajının en fazla 3 ceset aldığını anlatan itirafçıların anlattıklarını zihninizde canlandırın.
Ya da suikasti yine devlet tarafından karartılan Uğur Mumcu’nun ağabeyi Ceyhan Mumcu’nun sözlerine kulak verin:

“Zamanın Ankara DGM Cumhuriyet Başsavcısı Nusret Demiral ile cinayetten sonra Güldal Mumcu ve Avukat Emin Değer ile birlikte bir kez görüştük. Demiral, bize açık açık ‘Eğer bu olayı devlet çözmek isterse katiller bulunur ama istemezse bulunamaz. Siz gidin, Bakanlara, Başbakana rica edin. Onlar düğmeye basarsa Uğur Mumcu’nun failleri bulunur ve ben dava açarım’ dedi
“Beni esas şaşırtan olgu da Nusret Demiral’ın bu yetersiz performansından birilerinin çok memnun olmasıdır. Memnun olduklarının kanıtı da görev süresinin bitmesine rağmen, atamasını birileri durdurdu. O birilerinin kim olduğunu araştırdım ve şunu öğrendim ki, bunun atamasını MİT veya Genelkurmay durdurmadı. Bu konunun ortaya çıkması gerekli. Bu konunun ayrıntılarına vakıf olan eski Adalet Bakanı Seyfi Oktay’ın bu atamanın neden durdurulduğunu gerekçeleriyle açıklamasını bekliyorum. Demiral’ın ataması çıkıyordu, Konya DGM Başsavcılığı’ndan, birileri araya girdi ve durdurdu. Bu bir Devlet kuşatılmışlığıdır. Bu kuşatılmışlığın içine SHP’liler bulaştırılmıştır. Anladığım kadarıyla, görünürdeki engellemeler Adalet Bakanı Seyfi Oktay ve müsteşarı Yusuf Kenan Doğan tarafından yapılmıştır.”

Bugün Uğur Mumcu’nun eşinin CHP saflarında bu yapının değişmesini isteyen zihniyete destek olması hazindir.
Daha hazini Albay Temizöz gibi nicelerinin yargı önüne çıkmasını engellemek isteyenlere, faili meçhüllerin en ağır bedelini ödeyen Kürtler’in destek olmasıdır.
Çünkü önder öyle diyor...