Son MGK'da ele alınan stratejiye göre, Türkiye terörle mücadelede güvenlik ve diplomasi boyutunu birlikte yürütürken Irak Bölgesel Kürt Yönetimi ile de 8 konuyu masaya yatırdı
SABAH, 24 Haziran'daki Milli Güvenlik Kurulu'nda PKK'ya yönelik olarak ele alınan stratejinin detaylarına ulaştı. Hükümet'in uyguladığı strateji, mücadelenin güvenlik ve diplomasi boyutunun atbaşı yürütülmesini içeriyor. Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ'un "Sözün bittiği yerdeyiz" sözünün ardından Cumhurbaşkanı Abdullah Gül de terörle mücadelenin son MGK'da çok detaylı konuşulduğunu belirterek, "Karar alındıktan sonra detay vermek mücadeleyi etkiler. Bir program yürütülüyor zaten. Konuşmak fayda sağlamaz" demişti. SABAH'ın edindiği bilgiye göre, MGK'da ele alınan ve Hükümet'in uyguladığı strateji, mücadelenin güvenlik ve diplomasi boyutunun atbaşı yürütülmesini içeriyor. Bir yandan PKK'ya yönelik operasyonel abluka etkin bir şekilde yürütülecek, bir yandan da Kuzey Irak yönetimi ile PKK'ya yönelik baskıyı arttıracak diplomatik süreç işletilecek. Buna göre Türkiye, Kuzey Irak yönetimi ile bazı konuları masaya yatırdı. İlk aşamada 300'e yakın PKK'lının iadesi, terör örgütü mensuplarının Irak vatandaşlığına alınmaması, yurtdışına giriş çıkışlarının kontrol altına alınması, lojistik desteğin kesilmesi, sınır güvenliğinin sağlanması istendi. Türkiye ayrıca Kuzey Irak'taki 14 Kürt ve Arap aşireti ile yakın işbirliği süreci başlattı. Stratejinin ayrıntıları şöyle:
OPERASYONEL ABLUKA...
PKK'ya yönelik yurtiçi ve sınır ötesinde kapsamlı operasyonlar etkin şekilde sürdürülecek. Başbakan Tayyip Erdoğan'ın "sınırda görev yapacak profesyonel ordu kuracağız" sözünün bu stratejinin bir parçası olduğu belirtiliyor. Erdoğan'ın da açıkladığı gibi profesyonel askerler sınırda 5 ile 10 yıl arasında görev yapacak. Görev sonunda tazminatını alacak ve başka bir kurumda işe yerleştirilecek. Türkiye bu stratejiye göre, ABD'den Kuzey Irak hava sahasının Türk Silahlı Kuvvetleri'ne açılmasını istedi ve bu kabul edildi. Türk Hava Kuvvetleri unsurları Kandil bölgesine kadar sorunsuz hareket kabiliyetine ulaştı.
DİPLOMATİK BASKI ...
Bu süreçte, PKK'ya karşı ortak hareketi içeren Kuzey Irak yönetimi ile diplomatik süreç oluşturuyor. Türkiye'nin bu konuda Kuzey Irak yönetimi ile bazı konularda görüş birliğine vardığı ve bazı konuların bir süre önce kademeli olarak uygulamaya geçildiği belirtiyor.
Diplomasi sürecinin ayrıntıları
İade listesi: Türkiye 300 PKK'lının iadesini istedi. Bu kişilerin K.Irak'taki varlıklarının ayrıntılı bir şekilde belirtildiği listede Murat Karayılan, Cemil Bayık, Fehman Hüseyin ve Duran Kalkan'ın yanı sıra Mustafa Karasu, Gülizar Tural, Halil Ataç, Ümit Beyazdağ, Hasan Atmaca, Haydar Kubilay, Nurettin Yıldırım, Hanefi Güneş, Menap Altındağ, İlknur Şen, Engin Sincer, Ferhat Abdi Şahin, Yusuf Turhallı, Gönül Tepe, Fethi Şarlatan, Dursun Ali Küçük, Sofi Nurettin ve Mehmet Eşiyok da yer alıyor.
SINIR GÜVENLİĞİ: Türkiye, kendi bölgesinde kritik noktalarda ek karakollar kuracak. K. Irak yönetiminden de Hakurk, Zap ve Avaşin'de 400 noktada önlem alması, karakollar oluşturulması istendi. Karakol inşasında teknik destek sağlanacağı, buradaki birliklere eğitim verilebileceği ifade edildi.
LOJİSTİK ÖNLEMİ: PKK'nın özellikle Kandil, Hakurk ve Zap bölgelerinde kullandığı lojistik merkez ve yollar haritalar üzerinde paylaşıldı. PKK'nın lojistik desteğinin kesilmesi için gerekenler anlatıldı, öneri paketi sunuldu. Bu konuda üçlü mekanizma çerçevesinde hareket edilmesi benimsendi.
YURTDIŞI GİRİŞ ÇIKIŞ: Erbil ve Süleymaniye üzerinden yurtdışına sürekli olarak giriş çıkış yapan PKK'lıların listesi sunuldu. Kuzey Irak'taki havalimanları "hassas" merkez haline geldi. Bu bölgelerdeki istihbarat faaliyeti yoğunlaştırıldı.
ORTAK İSTİHBARAT: Irak ve Kuzey Irak yönetimi istihbarat birimlerine ortak istihbarat önerisinde bulunuldu. Bu konuda önemli adımlar atıldı. İlk kez Kuzey Irak yönetimi istihbarat birimi Teğbet ile temasa geçildi.
IRAK VATANDAŞLIĞI: Türkiye, PKK'lı teröristlerin ve örgütle ilişkisi bulunan Türk vatandaşlarının hiçbir şekilde Irak vatandaşlığına alınmasını istemiyor.
KAMPLARA SIKI DENETİM: Mahmur kampı başta olmak üzere PKK'nın lojistik merkezi haline getirdiği kamplarda BM'nin daha aktif rol alması istendi. Türkiye -Irak ve ABD arasındaki üçlü mekanizmanın yeni bir plan üzerinde çalışması benimsendi.
AŞİRETLERLE İLİŞKİ: Kuzey Irak'ta KDP yönetiminin yanı sıra yerel aşiretlerle diyaloğu geliştirme süreci işletiliyor. Irak savaşı sonrasında geliştirilen bu strateji güncellendi. İlk etapta daha önce temas kurulan 14 Kürt ve Arap aşireti ile yeni diyalog sürecine girildi. Bu çerçevede Türkmenlerin de terörle mücadele Türkiye'ye etkin destek sağlaması istendi.
'Profesyonel ordu ile ilgili çalışma sürüyor'
Vecdi Gönül, profesyonel askerlikle ilgili hukuki konuların bakanlığında, askeri yönün ise Genelkurmay'da ele alındığını söyledi
MİLLİ Savunma Bakanı Vecdi Gönül, profesyonel askerlikle ilgili konunun askeri yönünün Genelkurmay Başkanlığı, hukuki yönünün de Milli Savunma Bakanlığı tarafından çalışıldığını söyledi. Bakan Gönül, Pakistan İslam Cumhuriyeti Federal Savunma Bakanı Ahmad Mukhtar'ı kabulünde gazetecilerin sorularını yanıtladı. Gönül, Başbakan Erdoğan tarafından dile getirilen profesyonel ordu çalışmalarına ilişkin sorular üzerine şöyle dedi: "Genelkurmay Başkanlığının çalışmaları bize intikal etmedi ama bizim arkadaşlarımız da hukuki tarafını çalışıyor. Halen elimizde uzman erbaş, uzman onbaşı statüsünü düzenleyen bir kanun var. Bunun içinde mi çözebiliriz? Yoksa yeni bir kanun mu çıkarılması gerekir? Bunu bizim arkadaşlar çalışıyor. Askerlik yönünü de nasıl olacaklar nasıl yetişecekler hangi eğitim kuruluşlarında ne kadar zamanda eğitebiliriz, gibi hususları da Genelkurmay çalışıyor." Öte yandan, AK Parti Grup Başkanvekili Bekir Bozdağ da dün gazetecilerin soruları üzerine TSK'nın bünyesinde özel birlikler oluşturularak profesyonel kişiler, gönüllü birlikler tarafından terörle mücadelenin belli boyutlarının sürdürülmesinin daha faydalı olacağının aşikar olduğunu söyledi. Bozdağ şunları söyledi; "Bunu birtakım siyasi partilerin 'ayrı bir ordu kuruluyor' şeklinde lanse etme gayreti var. Bu tamamen iftiradır, yanlış bir şeydir, olayı çarpıtmaktır. Bu konu toplumun her kesimi tarafından dillendirilen bir konudur. Muhalefetin çarpıtması gibi 'ayrı bir ordu' kurulması kesinlikle söz konusu değil. Bu, Türkiye'nin ihtiyaçlarından doğan bir konudur. AB'nin veya başkasının istemesi veya istememesiyle alakası yok."