11 Kasım 2010 Perşembe

Enerji ve silah devleri masaları kaptı / Serpil Yılmaz

LONDRA
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’e, Kraliyet Uluslararası İlişkiler Enstitüsü’nün (Chatham House) verdiği “2010 Devlet Adamı Ödülü” için düzenlenen tören, Londra’da “Şölen Evi” olarak bilinen ve İngiltere Krallığı’nın ilk yerleşkesi Banqueting House Whitehall’da yapıldı.

Ödülü İngiltere Kraliçesi II. Elizabeth takdim ederken, iki yıl önceki Türkiye ziyaretini de hatırlattı. Batı’ya sadakatle bağlı şirketler, yaptıkları bağışlarla törenin sponsorları oldular. Sponsorları yakın plana alalım... Chatham House’un sürekli ana sponsoru İngiliz-Hollanda şirketi Royal Dutch Shell, törenin de asıl patronuydu.

130 üyeli Londra merkezli “Chatham House”un kuruluşunun, 1916’da İngiltere ve Fransa tarafından imzalanan Skyes Picot anlaşmasına kadar gittiği yazıldı, çizildi.

Bu anlaşmanın Türkiye açısından önemi şuydu: Ortadoğu’nun sınırları çiziliyor ve Osmanlı Irak’taki paylaşımın dışına çıkartılıyordu. Shell de 1907’de girdiği Ortadoğu petrol kuyularına ilk adımlarını atıyordu. Törende Gül’ün oğlu Emre Gül ve damadı Mehmet Sarımermer’i masasında ağırlayan Shell, bugün de Irak’taki en büyük enerji yatırımcısı.

Yemeğin sponsorlarının başında ise DEİK Türk-İngiliz İş Konseyi Başkanı Suzan Sabancı Dinçer’in Yönetim Kurulu Başkanı olduğu Akbank geliyor. Dinçer, protokol masasında Gül’ün karşısında oturdu. Dünkü yazımda Chatham House’a Gül’ü aday olarak gösteren mütevelli üyesinin Dinçer olduğunu yazmıştım.

Silah, enerji, finans şirketleri

Yemeğin diğer masalarının sponsorlarını sıralayayım: BAE Systems (1999 yılında British Aerospace ve Marconu Electric Systems’in birleşmesi ile ortaya çıkan savunma sanayinin dördüncü büyük şirketi. Aynı zamanda Pentagon’un da önemli tedarikçisi)... Beko (İngiltere buzdolabı pazarının lider markasıyla Koç Holding de ödül törenine adını yazdırmış oldu)... Bloomberg TV (Geceye Bloomberg’i Türkiye’ye getiren Habertürk’ün patronu Turgay Ciner de katılmıştı. Bir başka masada ise Sabah grubunun patronu Ahmet Çalık oturuyordu. İki medya patronunun yan yana geldiğini görmedim)... British American Tobacco (Kambersiz düğün olur mu? Bir tütün tekeli de bu şölene katılmalıydı!)... Citi (Akbank’ın ortağı Amerikan bankası)... Diageo (Dünyanın en büyük alkol üreticisi)... Eni (İtalyanlar enerji paylaşımının ana oyuncusu olduklarını ilan ediyorlar. TÜSİAD eski başkanlarından Anadolu Grubu Başkanı Tuncay Özilhan ile birlikte TÜSİAD International’in Başkanı Aldo Kaslowski, Eni’nin konuğu olarak aynı masayı paylaşıyorlardı)... Europoint Holdings Ltd, (Hollanda merkezli finans şirketi. Londra’nın Türkiye’ye finans merkezi olmak konusunda aktaracağı bilgi ve deneyimin işe yaradığı belli oluyor)... HSBC (İngiliz bankası, TMSF tarafından el konulan Demirbank’ı 2001 krizinde 300 milyon dolar gibi komik bir paraya satın almıştı)...

The European Azerbaijan Society (Avrupa Azerbaycan Derneği’nin varlığını, rahatlıkla Avrupa Birliği’nin doğalgaz projesi Nabucco’ya bağlayabiliriz. Nabucco’ya gaz verecek olan ülke olan Azerbaycan, AB’nin hedeflerini desteklediğini gösteriyor)... Vodofone Türkiye (Chatham House Mütevelli Heyeti’nde bulunan Vodofone Global İcra Kurulu Üyesi ve eski Büyükelçi Matthew Kirk, oyların elektronik ortamda atıldığını söyledi. Kendisine sorduğumda, üç adaydan hangisine oy attığını açıklamasa da ‘Gül’ün seçilmesinden memnun oldum’ dedi)... Son olarak Avrupa’ya elektronik eşya ile giren Zorlu (Bu kez enerji şirketi ile sponsorlar arasında yerini alıyor.)

Törene ilgi üst düzeydeydi

Her bir sponsorun konuklarına bakarsak; İngiltere’den ve Türkiye’den ilginin hayli yoğun olduğunu söyleyebiliriz.

Avrupa’da ender rastlanan bir kalabalık...

Fiba Holding Başkanı Hüsnü Özyeğin, bir süredir Londra’da yaşayan Akfen’in patronu Hamdi Akın, Capital Partners’in CEO’su Hasan Arat’tan tutun da; Merkez Bankası Başkanı Osman Durmuş, BDDK Başkanı Tevfik Bilgin, Yatırım, Tanıtım ve Destek Ajansı Başkan Vekili Hüseyin Aslan gibi kamu kurumlarının yöneticileri de “onur gecesine” tanıklık ettiler.

Gül’ün eşi Hayrünnisa Gül’ün de yer aldığı yemeğe, 84 yaşındaki Kraliçe II. Elizabeth kalmadı; ödülünü verdi ve salondan ayrıldı.

Konuşmacılar, Türkiye’nin dış politikasını ve Gül’ün AB sürecine, Afganistan-Pakistan, Irak, KKTC, Ermenistan meselelerine getirdiği katkıları öve öve bitiremediler. Her biri, İngiltere ve de dolayısıyla dünya siyasetine yön veren çok önemli isimlerdi. Chatham House Başkanı ve eski İngiltere Başbakanı Sır John Major, Royal Dutch Shell Başkanı Simon Henry, İngiltere’nin Avrupa’dan Sorumlu Bakanı David Lidington ve “AB’nin Türkiye’ye daha çok ihtiyacı var” diyerek salondaki en büyük alkışı alan İngiltere eski dışişleri bakanlarından The RT Hon Jack Straw MP’in varlıkları kadar, konuşmalarının içeriklerine de dikkat edilirse, Gül’ün aldığı ödülün “uluslararası öneminin” altını çizmeye gerek kalmaz.

İngilizler, Straw’ı seçim bölgesi Blackburn’a, Katar Emiri Şeyh Hamad bin Halife el Tani’den aldığı bağışla yaptırdığı cami ile de anıyorlar. Biz de burada Gül’den önce “Yılın Devlet Adamı” ödülü verilen 4 isimden birinin, Tani’nin eşi Sheikha Mozah olduğunu hatırlatmakla yetinelim.

Gül konuştu, Bilge Ceylan hatırlandı

Gül’ün ödülünü alırken kullandığı “Ödülü büyük bir onur ve alçak gönüllülükle Türk halkı adına alıyorum” cümlesi, Cannes Film Festivali’nde “Jüri Büyük Ödülü’nü alan yönetmen Nuri Bilge Ceylan’ın yaptığı konuşmayı çağrıştırdığını söylemeliyim.

Ceylan’ın ödülünü alırken “Benim yalnız ve sevgili ülkem” demesi, yankı uyandırmıştı.

Gül de bu sözleriyle, Çankaya’da “yalnız” olduğunu mu düşünmemizi istedi, yoksa “Yanımda Türk halkı var” mesajı mı vermek istedi; anlamadım.

Her neyse, bu ödülle Gül’ün Cumhurbaşkanlığı makamından sonra, BM Genel Sekreteri olması yönünde lobi yapanların elleri hayli güçlendi.