Sivil savcılık, Org. Eşref Bitlis'in öldüğü şüpheli uçak kazasıyla ilgili dosyayı yeniden açtı. Askeri savcılığın takipsizlik kararı verdiği dosyayı incelemeye alan Ankara Cumhuriyet Savcısı Hüseyin Görüşen, dönemin asker ve sivil yetkililerini ifadeye çağırdı.
Eski Jandarma Genel Komutanı Orgeneral Eşref Bitlis'in hayatını kaybettiği 1993'teki şüpheli uçak kazasıyla ilgili Kara Kuvvetleri Komutanlığı Askeri Savcılığı'nın 'buzlanma' tespitiyle takipsizlik kararı verdiği dosyanın kapağı yıllar sonra yeniden açılıyor. Kazanın şüphelere rağmen örtbas edildiğini ortaya koyan haberler üzerine yeniden soruşturma başlatan özel yetkili Ankara Cumhuriyet Başsavcısı Hüseyin Görüşen'in talebine olumlu cevap veren Kara Kuvvetleri Komutanlığı Askeri Savcılığı, dosyayı Başsavcılığa gönderdi. 17 yıl sonra şüpheli kazayı mercek altına alan sivil savcılık, dönemin askeri yetkilileri ile olay öncesinin tanıklarını ifadeye çağıracak.
HER ŞEYİ SAVCIYA ANLATIRIM
Susurluk Komisyonu'na verdiği ifadede uçağa yerleştirilen C-4 tipi bombalarla patlatıldığını anlatan Yüksekova Çetesi'ni ortaya çıkaran eski istihbaratçı Astsubay Hüseyin Oğuz, savcılığın çağırması halinde tanık olarak ifade vereceğini söyledi. Faili meçhullerin ortaya çıkarılması için Eşref Bitlis'in öldüğü şüpheli uçak kazasının sivil savcılık tarafından yeniden ele alınmasının tarihi bir adım olduğunu belirten Oğuz, "Komisyona anlattığım her şeyin bugün de arkasındayım. O gün de uçağın düşürüldüğünü söyledim. Bugün de aynı düşüncedeyim. Sivil savcı ifademi almak isterse her şeyi anlatırım" dedi.
'YEŞİL' Mİ ERSEVER Mİ TARİF EDER
Şüpheli kazayla ilgili dönemin bütün sivil ve askeri yetkililerin sivil savcı tarafından dinlenmesi gerektiğini belirten Hüseyin Oğuz, olaydan önceki gece, Bitlis'in uçağının bulunduğu hangarın önünde üniformalı birini gören Bursalı Ordonat Er Tahir Metin'in önemli bilgiler vereceğini söyledi. Oğuz, "Koruma garantisi verilirse, Bursalı Er Tahir Metin, bombayı uçağa yerleştiren kişinin JİTEM elemanları 'Yeşil' kod adlı Mahmut Yıldırım mı, yoksa Cem Ersever mi ya da başka birimi olduğunu tarif edecektir. " dedi.
KOMUTAN 'HAYAL' DEDİ
1997'deki Susurluk kazasını araştırmak için kurulan Meclis Komisyonu'na Tahir Metin'in de kendisi gibi ifade verdiğini söyleyen Oğuz, "Kazadan önce uçağın yanında bir kişi gördüğünü söyledi. Ama bu dikkate alınmadı. Bursalı Er'in anlatacakları kazanın sabotaj olduğunu ortaya koyacaktır" dedi. Tahir Metin, Susurluk Komisyonu'na verdiği ifade ve bir gazetede yayınlanan röportajında Bitlis'in öldüğü kazadan bir gece önce uçağın bulunduğu hangara 125 metre mesafede nöbet tuttuğunu ve parolayı bilen bir kişinin hangara doğru geçişine izin verdiğini anlattı. Metin, "Zayıf, uzun boylu, pilot bereli biri" diye tarif ettiği kişi kazadan ifadesinde anlattığını komutanın ise 'yanlış görmüşsündür' dediğini söyledi. Metin "O günden bu yana tedirginlik içinde yaşıyorum. Asla yalan söylemedim, ne gördüysem anlattım. Şimdi can güvenliğimin tehlikede olduğuna inanıyorum" dedi.
KİMLER TANIK OLACAK?
Terör ve organize suçlara bakmakla görevli Özel Yetkili Ankara Cumhuriyet Savcısı Hüseyin Görüşen'in incelediği dosya kapsamında 'tanık' sıfatıyla ifadeye çağırması muhtemel isimler şöyle: Org. Eşref Bitlis'in uçağına, "Uçamaz" raporu verilmesine rağmen izin verdiği iddia edilen E. Tuğgeneral Armağan Kuloğlu, Olay sonrası Ankara 10. Asliye Hukuk Mahkemesi tarafından atanan bilirkişi heyetine başkanlık yapan Prof. Dr. Ahmet Nuri Yüksel, uçak kazasını inceleyerek, "Buzlanma emaresine rastlanmamıştır" diyen kaza kırım heyeti başkanı emekli Albay Erdal Özden, olay yerinde ilk incelemeyi yapan emekli savcı Albay Hasan Tüysüzoğlu, olaydan 2 ay sonra kaza raporunu hazırlayan ekibin içinde bulunan ve Bitlis kazasına ait raporun karargahta değiştirildiğini açıklayan emekli albay, kazadan önceki gece, nöbet tuğu sırada uçağın bulunduğu hangarın önünde üniformalı birini gören Bursalı nöbetçi er Tahir Metin.
EŞREF BİTLİS KİMDİR?
1933'te Malatya'da doğdu. Kara Harp Okulu'ndan 1952'de teğmen rütbesiyle mezun oldu. Dil eğitimini Almanya'da yapıp 1969'da Silahlı Kuvvetler Akademisi'nden mezun oldu. 1973'te Alman Harp Akademisi'ni bitirdi. 1978'de tuğgeneral oldu ve Bolu Komando Tugay Komutanlığı'na getirildi. 1982'de tümgeneral ve Kıbrıs 28. Tümen Komutanı oldu. 1986'da korgeneral rütbesi aldı. 1988'de Kıbrıs Türk Barış Kuvvetleri Komutanı oldu. 1990'da orgeneral rütbesi aldı ve 20 Ağustos 1990'da Jandarma Genel Komutanlığı'na atandı. 17 Şubat 1993'te uçağının düşmesi sonucu Ankara'da şehit oldu.
'Buzlanma emaresi yoktur'
Eski Jandarma Genel Komutanı Org. Eşref Bitlis'in hayatını kaybettiği uçak kazasını inceleyerek, "Buzlanma emaresine rastlanmamıştır" diyen kaza kırım heyeti başkanı emekli Albay Erdal Özden, "Olayı suikast yönüyle incelemedim, kazayı inceledim" dedi. Bitlis'in düşen uçağındaki ikinci pilot Tuğrul Sezginler'in kız kardeşi, uçağın yapım ya da bakım hatasından arızalanmış olabileceği ihtimali üzerine yapımcı firma Beechcraft'a tazminat davası açtı. Bunun üzerine Ankara 10. Asliye Hukuk Mahkemesi, bilirkişi incelemesine karar verdi. Olay sonrası fotoğraflar, görgü tanığı ifadeleri, kaza müfettişleri ve kaza inceleme heyetinin raporlarını ele alan bilirkişi heyeti, geniş çaplı kaza raporu hazırladı. 4 Kasım 1996 tarihli 7 sayfalık çarpıcı raporda, suikast şüphesinin de göz ardı edilmemesi gerektiği vurgulandı. Raporda, kaza kırım heyeti başkanı Albay Erdal Özden'in de "Motor hava girişinin buzla kaplı olduğuna dair bir emareye rastlanmamıştır" ifadesi de yer aldı. Diğer bir deyişle, bilirkişi emekli Özden'e dayanarak buzlanma ihtimalinin olamayacağı görüşünü belirginleştirdi. "Mahkemede de bunu dile getirdim" diyen Özden şöyle konuştu: "Açıklamayı Genelkurmay yapar. 'Suikast var mı, yok mu' diye bakmadım. Bir beyanat veremem."
Olay yeri savcısı: Paşayı harcadılar
1993 yılındaki uçak kazasından sonra olay yerinde ilk incelemeyi yapan emekli savcı Albay Hasan Tüysüzoğlu, eski Jandarma Genel Komutanı Eşref Bitlis'in öldürüldüğünü söylemişti. "PKK'nın devamından nemalananlar Eşref Paşa'yı harcadılar" diyen Tüysüzoğlu, soruşturmanın kendisinden alındıktan sonra takipsizlikle sonuçlandığını ifade etmişti. Bitlis Paşa'nın uçağı düştükten sonra olay yerinde ilk incelemeyi yapan dönemin nöbetçi savcısı Tüysüzoğlu, "Bitlis'e suikast düzenlendiğini ve Paşa'nın maalesef öldürüldüğünü düşünüyorum" demişti. Olayı o dönem, kıdemli savcı Yüksel Ferağ ve savcı Serdar Karapınar ile birlikte soruşturduklarını söyleyen Tüysüzoğlu, "Fakat daha sonra Yüksel Ferağ, dosyaları bizden aldı. Olayı tek başına soruşturdu ve sonuçta takipsizlik çıktı" diye konuşmuştu.
Bilirkişi 'sabotaj' dedi
İTÜ Uçak ve Uzay Bilimleri Fakültesi'nden emekli olan Öğretim Görevlisi Prof. Dr. Ahmet Nuri Yüksel, Bitlis'in düşen uçağıyla ilgili 4 Kasım 1996 yılında hazırladıkları raporu değerlendirdi. Olay sonrası Ankara 10. Asliye Hukuk Mahkemesi tarafından atanan bilirkişi heyetine başkanlık yapan Yüksel, mülakatın sonunda, "Uçak bal gibi düşürüldü, hiç şüphem yok" dedi. Eşref Bitlis'in uçağının bir gün önce test edildiğini ve hangara çekildiğini aktaran Prof. Dr. Ahmet Nuri Yüksel, kazanın pilotaj hatası, bakım onarım hatası, yapım ve dizayn hatası ile buzlanma sebebiyle düştüğüne dair hiçbir kanıt olmadığını teknik yönleriyle anlattı. Kazada uçağın iki motorunun 50 saniye arayla aynı arızayı verdiğini belirten Yüksel, bunun milyonda bir ihtimali olduğunu dile getirdi. O dönemde uçağın motorunun C4 tipinde ufak patlayıcı parçalarıyla etkisiz hale getirilmiş olabileceğini tahmin ettiklerini aktaran Yüksel, "Ancak daha sonra olayın farklı olduğunu anladık" dedi.
'Tanık olurum'
Emekli orgeneral Eşref Bitlis'le ilgili bazı ayrıntıların ortaya çıkmasından sonra arayan ve olaydan 2 ay sonra kaza raporunu hazırlayan ekibin içinde bulunan bir emekli albay bir gazeteye şok açıklamalarda bulunmuştu. Kazanın olduğu 1993'te Etimesgut Havaalanı'nda önemli bir görevde bulunan albay, "16 Şubat akşamı şiddetli bir soğuk ve buzlanma vardı, 17 Şubat günü de yoğun bir tipi... Etimesgut'ta sabah erken saatlerde kalktım, gerekli kontrolleri yaptım. Meteoroloji ile görüştüm. "Bugün uçuş yapılamaz" raporunu verdikten sonra dinlenmek için eve gittim. Fakat 4-5 saat sonra şok haber geldi, "Bitlis Paşa uçak kazasında ölmüş" diye... Dondum kaldım, inanamadım önce. İlk tepkim, "Allah belalarını versin, paşayı bile bile ölüme göndermişler" oldu.
RAPORU DEĞİŞTİRDİLER
17 yılın ardından önemli açıklamalar yapan albay, kazada idari kusurunu yüzde 40 oranında olduğunu söyledi. Teknik heyet çalışmasının bir ayı aşkın sürdüğünü belirten albay, "Son çalışmayı Genelkurmay Karargâhı'nda yaptık. Tespitlerimize göre idare yüzde 40 kusurluydu ve raporu bunun üzerine kurduk. En büyük oran buydu. Raporu yazdıktan 1 veya 1.5 ay sonra Genelkurmay'a davet edildim. Rapor önümüze geldi, baktım değiştirmişler. İdari kusur oranını neredeyse sıfırlamışlar, yüzde 5'e düşmüş. İtiraz ettim. Ancak masanın karşı tarafında duran 4 general (Bu isimlerden birisi daha sonra kuvvet komutanı oldu) sert bir ifadeyle "Rapor bu, imzalayın" dediler. Şok içindeydim" diye konuştu. Albay, soruşturma başlatılırsa bildiği her şeyi anlatacağını söylemişti.