25 Kasım 2010 Perşembe

Görevden alınan 3 generale tavsiyem var / Nevzat Tarhan

Menderes’in yakasına yapışan genç “Sen sivil diktatörsün” dediğinde o, “Ben diktatör olsam sen bunu bana söyleyemezdin” demişti. Sonradan bunun 27 Mayısçıların provokasyonlarından olduğu anlaşıldı.

Tersin tersi doğrudur

Üç general tekrar AYİM de. AYİM tarihsel kararı “Hukuka göre mi, Komutancı anlayışa göre mi?” verecek göreceğiz.
Eğer Komutancı Yüksek Yargıçlar oy çokluğu ile karar verirlerse, son yıllarda TSK’da darbeci kadrolaşmanın son hızı ile askeri yargıyı da ele geçirdiğini söyleyenlere haklılık kazandıran bir durumla karşı karşıyayız.

Aslında üç general Deniz Harp Okulu Komutanı Tuğamiral gibi istifa edip siyasete atılsalar siyasi tabloya çok uyar. Nasılsa kendilerini otomatik savunan siyasiler var.

Askeri Cuntanın tersi Sivil Cunta değil normalleşmedir. Normalleşmeye sivil darbe demenin korkunun veya hırsın sebep olduğu ciddi bir algı çarpıklığı olduğunu görmek gerekir. Türkiye’nin geçmişinde bir tane sivil diktatörlük örneği yok ama 4 tane askeri cunta sabıkası var halen sivil dikta diyenlerin körlüğünü anlamakta zorlanıyorum.

Zamanında Menderes’in yakasına yapışan bir genç “Sen sivil diktatörsün” dediğinde Menderes “Ben diktatör olsam sen bunu bana söyleyemezdin” demişti. Sonradan bu sözlerin 27 Mayıs diktasının provokasyonlarından birisi olduğu anlaşıldı.

Önümüzdeki hafta “Üç general vakası” hakkında 60 günlük süre doluyordu. Muhtemelen Askeri Yüksek İdare Mahkemesi son gün itirazlara cevap verecek ve terfiler lehinde karar çıkacaktı.

İçişleri ve Milli Savunma Bakanları üç generali açığa alma kararı verdi. Şimdi AYİM iki kararı birden verecek.
Öğrendiğimiz bilgilere göre “AYİM hukuk ilkelerini değil kurulun oy çokluğunu esas alacak.”

Yani “Üç general vakası” olarak bilinen “devletin temel nizamını değiştirmeye yönelik silahlı örgüt kurma” gibi bir suçtan yargılanan sanık generaller YAŞ tarafından terfi ettirildi. Terfiler üçlü kararnameye dönüşmedi. İdari işlem tamamlanamadı. Otomatik uygulama bu üç generalim emekilik işlemlerinin yapılmasıydı.

AYİM emeklilik işlemleri yapılması gereken bu üç generalin emekliğinin gerçekleşmemesine vurgu yapmak yerine, yetkisine girmeyen üç generalin terfi etmesine yol açacak süreci başlattı.
Şimdi daha başlayan süreç bitmeden bakanlar “hukuku dolanan anlayışı” gördüler ve yetkilerini kullandılar.

AYİM’de hukuku mahkeme üyerinin oy çokluğuna indirgeyen anlayış Türk Kamuoyunun oy çokluğu olan halk oylamasını dikkate almıyordu.

Askeri Yüksek İdare Mahkemesi (AYİM) kendine yöneltilen eleştirilere karşı bir resmi açıklama yaptı. Açıklamanın başlangıç cümlesi şöyle “Saygınlığını hukuka bağlılığından alan Genelkurmay Başkanlığı bize ……”

Şimdi soruyorum, Genelkurmayın yaptığı idari işlemlerin hukuka uygunluk denetimini yapacak olan kurum AYİM’dir. AYİM’in var oluş sebebi Genelkurmayın hukuka aykırı şeyler yapacağı ön kabulüdür.

AYİM yargıçları kendisine, Genelkurmay tarafından hak gaspı yapıldığı iddiası ile gelen bir asker kişi karşısında, taraflardan birisini övmektedir.

Zaten Avrupa Birliği standartlarında böyle bir kurum yoktur.
AYİM yargıçları Genelkurmay yerleşkesinin bahçesinde bulunan bir binada çalışmaktadır. AYİM, binasına gelen kişilerin üst aramasını yapan, kimliklerini kaydeden ve yargıçlarının korumasını sağlayan, maaşını düzenleyen, terfilerini yapan bir otoriteye karşı nasıl bağımsız davranabilir ki? Buna rağmen AYİM de vicdanlı yargıçlar çıkabilir.

Üç generalimize fırsat doğdu istifa edip siyasete atılsınlar AYİM e fazla güvenmesinler her yüksek yargıç komutancı değildir vicdanlarında hukukun sesini dinleyen yargıçlar sürpriz yapabilirler.