Ecevit başkanlığında kurulan 56’ncı hükümetin ilk günlerinde gerçekleşen MGK toplantısında, koalisyon hükümetinden beklenenler de ifade edildi. HABERTÜRK, bir ilke daha imza atıyor ve dönemin Genelkurmay Başkanı Hüseyin Kıvrıkoğlu’nun Ecevit’e irtica eleştirisinde bulunduğu toplantının perdesini aralıyor
ABDULLAH KILIÇ / GAZETE HABERTÜRK28 Şubat 1997’de Milli Güvenlik Kurulu’nda (MGK) alınan kararların çoğu bugün geride kaldı. Ancak tarihe damgasını vuran bir söz var ki hâlâ hafızalardaki yerini koruyor: “28 Şubat gerekirse bin yıl sürecek.”
Genelkurmay Başkanı Org. Hüseyin Kıvrıkoğlu’na atfedilen bu sözü, Kıvrıkoğlu’nun 28 Ocak 1999 tarihindeki MGK toplantısında söylediği rivayet ediliyor. Kıvrıkoğlu’na ait olduğu iddia edilen MGK toplantısındaki konuşma metnine HABERTÜRK ulaştı. Başbakan Bülent Ecevit, 23 Ocak 1999’da Hürriyet’e verdiği röportajda ordu-hükümet ilişkilerini değerlendirirken “28 Şubat sürecinin defteri kapandı’’ diyordu. Bu konuşmadan 5 gün sonra yapılan MGK’da söz alan Kıvrıkoğlu, o tarihi konuşmayı yaptı.
‘BİR-İKİ KONUYA DEĞİNMEK İSTİYORUM’
Kıvrıkoğlu konuşmasına “Sayın Cumhurbaşkanım, Sayın Başbakanımız’ın konuşmalarını dinledik. İzahatlarına teşekkür ederiz. Ben bir-iki konuya değinmek istiyorum burada” diyerek başladı. 28 Şubat’ın niçin yapıldığı, kime karşı yapıldığı sorularını sordu. “Anayasa’nın 3’üncü Maddesi’nde ki temel kuralları aşındırmaya yönelik faaliyetler içerisinde bulunan bir partiye ve onunla işbirliği içerisinde olanlara ve neticede de irticai faaliyetlerin her gün şiddetini artırmasına karşılık olarak laik TC’yi korumak maksadıyla yapılmış bir harekettir. Bunun başka izahı yoktur efendim. Diğerlerinin hepsi safsatadır.”
“28 Şubat’ı TSK yapmamıştır, 28 Şubat kararları TSK tarafından alınmamıştır” diyen Kıvrıkoğlu, “18 karar, MGK’nın aldığı kararlardır. Bunların bir kısmı mevcut kanunların uygulanmasıdır, bir kısmı yeni kanunların çıkarılması maksadına yöneliktir, bir kısmı da uygulamalara yönelik kararlardır. 28 Şubat, bunların uygulanması suretiyle ‘irtica’nın ortadan kaldırılması veya asgariye indirilmesini, etkisinin azaltılmasını hedef almıştır. Esas maksadı budur” şeklinde konuştu.
‘28 ŞUBAT DEFTERİ KAPANMIŞ MIDIR?’
Kıvrıkoğlu, kısa bir izahattan sonra sözü “28 Şubat sürecinin defteri kapandı’’ diyen Ecevit’e getirdi: “Son günler de basınımızda baş köşeyi işgal eden ve Sayın Başbakanımız’ın ifadelerinden mülhem “28 Şubat defteri kapanmıştır’ açıklaması medyada tartışma konusudur.” Bu cümlelerden sonra Kıvrıkoğlu MGK üyelerine şu soruları sordu: “Gerçekten 28 Şubat defteri kapanmış mıdır? Önce şunu ortaya koymak lazım. 28 Şubat kime karşı ve niçin yapılmıştır?” Kıvrıkoğlu şöyle devam etti: “Tabii hepimiz biliyoruz ki Refah Partisi’ne ve irticayı bertaraf etmeye yönelik bir hareket olarak ortaya çıkmıştır. Peki bu konuda sonuca ulaşılmış mıdır?” Kıvrıkoğlu, kendi sorularına yine kendisi cevap vererek konuşmasını sürdürdü: “Hayır. Başarı oranı halen yüzde 20-25’i geçememiştir. MGK’nın 28 Şubat’ta tespit ettiği 18 konunun sadece 4’ü kanunlaşmış, onlar da tam olarak uygulanamamıştır. Evet, 28 Şubat halkı laik Cumhuriyet etrafında birleştirmiştir, fakat gerekli tedbirler tam olarak maalesef alınamamıştır. Bu tür beyanatların, 28 Şubat’ın hedef aldığı şa hıs ve kurumları cesaretlendireceği, kararlarının uygulayıcılarınıysa atalete sevk edeceği endişesini taşıyoruz.”
ECEVİT’E İRTİCA ELEŞTİRİSİ
Kıvrıkoğlu, Ecevit hükümetini 28 Şubat kararlarını uygulamadığı ve irticayla yeterince mücadele etmediği için de eleştiriyordu. “56’ncı hükümetin programına baktığımızda da irtica ile mücadeleye hiç değinilmemesi dikkat çekicidir” diyen Kıvrıkoğlu, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Bu da 28 Şubat karşıtlarını teşvik ederken, 28 Şubat’la ilgili birtakım uygulamaları yapanları da maalesef frenleyebilecek bir durum olarak görülmektedir. Biz irtica konusunda kelimesine dahi rastlayamadık 56’ncı hükümetin programında. Tabii 28 Şubat’ı bir süreç olarak kabul edersek, bu, bu gün 28 Şubat’ta baş lamış bir süreç değildir. Cumhuriyet döneminden beri, irticanın var olduğu dönemden beri olan bir süreçtir, zaman zaman çok güzel uygulanmış, zaman za man bir takım sapmalar olmuş, fakat 28 Şubat’la beraber konu tekrar rayına oturtulmuştur. Ve rayına oturtulan bu sürecin irtica tehlikesi var olduğu sürece devam etmesi şarttır, elzemdir.”
'28 ŞUBAT 10 SENE 100 SENE 500 SENEDİR'
MGK’da irtica ve hükümetin bu konudaki duyarsızlığıyla ilgili genel bir çerçeve çizen Kıvrıkoğlu, sonra o tarihi cümlesini sarf etti: “Bu 10 senedir, 20 senedir, 100 senedir veya 500 senedir. O nedenle 28 Şubat defteri, irtica devam ettikçe asla kapanmamalıdır diye düşünüyoruz. Ayrıca bir önceki MGK toplantısında alınan karar gereği, Başbakanlık uygulamayı Takip ve Koordinasyon Kurulu’nun görevine kesintisiz olarak devam etmesinde de büyük yarar görüyoruz. İrticayla mücadele için bir Başbakanlık genelgesinin ivedilikle yayınlanması veya 55’inci hükümet döneminde yayınlanan Başbakanlık genelgesinin yürürlükte olduğu ve uygulamaya devam edileceğinin açıklanması, özellikle bunu uygulayacak olan mülki amirler ve diğer bürokratlar nezdinde bir siyasi iradenin varlığını ve desteğini ortaya koyacaktır. Bunların önemine inanıyoruz.”
‘DSP LAİK BİR PARTİDİR’
Kıvrıkoğlu’nun kendisine ve hükümetine ağır eleştiriler getirmesine Başbakan ecevit bozulmuştu. ecevit bu durumu, her zamanki nezaketiyle belli etti. Ecevit’in söylemlerine bozulduğunu gören Kıvrıkoğlu, ortamı yumuşatmaya çalıştı: “Bizim DSP’nin laikliği konusunda herhangi bir tereddüdümüz yok. O konuda yüzde yüz inanıyoruz ki laikliği en iyi koruyacak partilerimizin başında gelir, partilerden biridir. Endişemiz hiçbir zaman hükümetimizde de değil, fakat esas uygulayıcılardadır.” Kıvrıkoğlu, ecevit ve hükümet ile ilgili birkaç övücü söz kullanmaya gayret etti.
'İKTİDAR SİYASİ İRADEYİ ORTAYA KOYMALI'
Genelkurmay Başkanı Org. Hüseyin Kıvrıkoğlu, MGK’da zaman zaman tansiyonun yükselmesine neden olan konuşmasını şu sözlerle tamamladı: “Dolayısıyla valilerimiz, emniyetimiz, bürokratımız hükümetin göstereceği siyasi iradeyi daima arkasında görmek istiyor. Çünkü ileride politikacıların, siyasetçilerin kendilerine değişik bakacağı endişesi içerisinde davranışını evvela bir siyasi iradenin ortaya konması ve bu irade istikametinde, onu arkasına alarak, onu destek yaparak bu işlere başlamayı ve kendini bu suretle daha güçlü gördüğü için; diyoruzki, mutlaka böyle bir siyasi iradenin var olması lazım. Onun için bir genelgenin yayınlanmasına ihtiyaç var veya mevcut genelgenin devam ettiğinin hatırlatılması meselesi var. Ve bir de Başbakanlık uygulamayı Takip ve Koordinasyon Kurulu, nitekim ANASOL-D döneminde fevkalade güzel çalışmıştır, büyük işler yapmıştır. Aynı kurulun devamının laikliği koruma yönünde büyük bir aşama sağlayacağı inancını taşıyorum. Ben bunu arz etmek istiyorum.”
'FAALİYETLERİN DEVAMLILIĞI ZARURİ'
Kıvrıkoğlu’nun endişeleri bitmiş değildi. Bunun içinde TSK’nın kararlılığını net bir şekilde ifade etmesi gerekiyordu. Öyle de yaptı ve sözlerini şu cümlelerle sürdürdü: “Bugüne kadar bir momentum kazanılmıştır, bir dinamizm ortaya çıkmıştır. Bu dinamizmi biz yeterli görmedik, yaklaşık 1.5-2 yıldır. Ki 28 Şubat 1 ay sonra 2 yılını tamamlayacak. Zaten 30 Haziran’dan itibaren başlamıştır bu işlerin yapılması. 30 Haziran’a kadar da zaman kaybedilmiştir. Yani ANASOL-D hükümeti ile başlamıştır. Dolayısıyla bu başlatılan faaliyetlerin devam ettirilmesi zarureti vardır diye düşünüyoruz. Aksi takdirde, ben bunu ordu komutanlığım zamanında da gördüm, 28 Şubat kararları çıkmıştı, bütün valilerimiz 28 Şubat kararlarında tek bir uygulamaya girmedi. Ne zamana kadar? 1 ay sonra İçişleri Bakanlığı bir genelge yayınladı. Genelgeyi dahi uygulamada tereddüt gösterdiler.”
‘VALİLER CESARETSİZDİ’
Kıvrıkoğlu’nun sitemi sadece ecevit ve hükümetle sınırlı kalmadı. Genelkurmay Başkanı, irticayla mücadelede valilerin tutumunu da eleştiriyordu. Bürokratları ve valileri ‘cesaretsiz’ olmakla suçlayan Kıvrıkoğlu, “Valilere, niye böyle yapıyorsunuz?” diye sorduğumuz zaman, birbirlerini gözlediklerini gördük. Valiler birbirlerini gözlemeye başladılar. Acaba hangi vali bir adım atacak? Onun attığı adıma göre kendileri bir adım atmak gibi bir tutum sergilediler” diyordu.