Askerlik yaptığı Kıbrıs’ta disiplin koğuşunda işkence
gören ve kaldırıldığı hastanede ölen Uğur Kantar’la ilgili duruşmada
sanık gardiyanlar, cezaevindeki tüm uygulalamalardan Astsubay Arslan’ın
sorumlu olduğunu iddia etti
Kuzey Kıbrıs’ta askerlik yaptığı sırada disiplin koğuşunda işkence
gören, 26 Temmuz 2011’de Ankara GATA’ya sevk edilen, 12 Ekim 2011’de
hayatını kaybeden Uğur Kantar ile ilgili yürütülen davanın 3.
duruşmasında ilginç gelişmeler yaşandı. Girne Askeri Mahkemesi’nde
görülen duruşmada “Biz alt devre olduğumuz için söz hakkımız yoktu.
Emirlere uymak zorundaydık” diyen sanık gardiyan Ahmet Yurdusevdi, “Ben
cezaevinde görev yapmak istemediğimi Ayhan Arslan’a söyledim. O ‘Burada
kalacaksın’ dedi. Bu konuşmalardan bir kaç gün sonra Ayhan Şentürk,
Astsubay cezaevine geldi ve bizi toplayarak bir konuşma yaptı.
‘Sizlerden bir ekip kurdum. Ben buradan gidene kadar bu ekip devam
edecek. Burada her şeyden Ayhan Arslan sorumludur. Onun her dediğini
yapacaksınız’ dedi. Böyle uygulama yapılması için bize emir veren Ayhan
Arslan ve Fırat Keser’dir” dedi.
Duruşmada cezaevinde yapılan
işkencelere tanıklık eden başka askerler de dinlendi. Aldığı 3 gün
disiplin cezası yüzünden Tümen Disiplin Cezaevi’nde kalan Adil Vural,
“Ayhan Arslan ve Fırat Keser’den sebepsiz yere tekme ve tokat yedim. Bu
gardiyanlar hemen hemen bütün mahkumlara kötü muamelede davranıyorlardı”
dedi. Vural şöyle devam etti:
‘Su bile vermiyorlardı’
“Uğur
Kantar en çok dayak yiyenlerdendi. Ayhan ve Fırat sürekli herkese
vuruyorlardı, güneş altında bekletiyorlardı. Cezaevinde bulunduğumuz yer
duvarları yüksek tepeden güneş vuran bir yerdi. Neredeyse 50 derece
sıcaklık oluyordu. 10 dakikada bir su içmeden kimse dayanamazdı. Ne
zaman su istesek, izin vermiyorlar, 40 dakika, bir saat gibi süreler
geçtikten sonra topluca su içmemize izin veriyorlardı. Ayrıca bu su,
cezaevinin damındaki su deposundan geldiği için sıcaktı. Bu şekilde
güneş altında kaldığımız için böbreklerimiz ve ciğerlerimiz kuruyordu.”
Tümen
Disiplin Cezaevi’nde kalan Gazi Yılmaz ise, “Uğur Kantar, ‘Allah aşkına
bana su verin’ diyordu. Ayhan ile Fırat su vermiyorlardı. Daha sonra
sürükleyerek banyoya götürdüler, banyoda olanları görmedim. Sonra Uğur
Kantar’ı dışarıya çıkardılar. Uğur sürekli, ‘Bana su verin’ diyor, başka
bir şey demiyordu. Uğur’u kelepçeleyip güneşin altında bıraktılar.
Baygındı. Diğer mahkûmları ise, ‘Söz dinlemezseniz, burada olanları
anlatırsanız, sizin de haliniz böyle olur’ diye tehdit ettiler. Daha
sonra Uğur’u götürdüler” dedi. Karara bağlanamayan dava 20 Nisan
tarihine ertelendi.