24 Şubat 2012 Cuma

Bir '28 Şubat' öyküsü: Tereciye tere satılır mı? / Emre Aköz

Postmodern darbe adı verilen, 28 Şubat (1997) kansız hükümet darbesinin 15'inci yıldönümü yaklaşıyor. Ben de hafızamı tazelemek için o döneme ilişkin anı ve incelemeleri raftan indirip göz gezdirmeye başladım.
Bu arada eskiden atladığım çok ilginç bir anekdota rastladım. Olay Mahir Kaynak ile ilgili...
Önce gençler için hatırlatayım: Bugün ekranlarda izlediğiniz, Star gazetesi yazarı Mahir Kaynak, 1970'lerin başında, 9 Mart Cuntası denilen, sol darbeci grubu açığa çıkartan MİT elemanıdır.
Kimliği deşifre olan Kaynak, teşkilatın ekonomi masasında görev almış, ayrıca iktisat profesörü olmuştur.
Darbelerine taş koyduğundan solcuların nefretle andığı Mahir Kaynak'ın, itibarını yeniden kazanması için 20 yıldan fazla geçmesi gerekmişti.
***

28 Şubat darbecileri, hedefe sadece Refah Partisi Başkanı Necmettin Erbakan'ın Başbakan... Doğru Yol Partisi Başkanı Tansu Çiller'in ise Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı olduğu "Refahyol" hükümetini koymamıştı...
Askeri vesayete karşı çıkan, Kürt-PKK sorununda barışçı yöntemlerin denenmesini isteyen aydınların da saygınlığını yok etmek istiyordu 28 Şubatçılar...
Bu amaçla... Genelkurmay İkinci Başkanı Org. Çevik Bir'in emriyle... PKK'nın ikinci adamı Şemdin Sakık'ın askeri sorguda alınan resmi ifadelerine bazı eklemeler yapıldı.
Bu yalanlar... Cengiz Çandar ve Mehmet Ali Birand başta olmak üzere, bazı gazeteci ve yazarları PKK ile işbirliği yapmış, hatta örgütten para almış gibi gösteriyordu. Genelkurmay'da hazırlanan 'Güçlü Eylem Planı'nın karaladığı gazeteci ve yazarlar ya işsiz kaldı ya da marjinalleştirildi...
***

Birand gibi işinden olanlar arasında, Aktüel dergisinde yazan Mahir Kaynak da vardı. Dergi grubunun genel müdürü, "Asker senin yazmanı istemiyor" diyerek işine son vermişti.
Daha sonra Çevik Bir'e, "Bana bunu neden yaptınız paşam" diye sorduğunda ise "Sen bizim listede yoktun, adın medyada eklendi" cevabını almıştı Mahir Bey...
(Not: Şaşırmayın. Herhalde doğuştan asker olmalarının yarattığı refleksle... Böyle dönemlerde bazı medyacılar, darbeciden daha darbeci kesilir.)
***

Neyse... Benim asıl ilgimi çeken olay ise başka... 28 Şubat darbe sürecinin devam ettiği günlerde, iki istihbaratçı Kaynak'ı ziyaret eder.
"Hocam sizi öldürecekler ama biz buna razı değiliz, sizi yurtdışına kaçıralım" derler.
Mahir Bey,"Benim pasaportum bile yok" dediğinde cevap hazırdır: "Biz size pasaport hazırladık bile..."
Kaynak bu teklif üzerine düşünürken, ertesi gün gözüne, TV haberlerinde geçen bir yazı takılır: "Mahir Kaynak, Berlin'de görüldü..."
Gerisini şöyle anlatıyor Mahir Kaynak: "Bunun bir operasyon olduğunu anladım ve kaçmayı kabul etmedim... Ya beni yolda yok edeceklerdi ya da yakalatıp, 'Suçlu Mahir Kaynak kaçıyordu, yakaladık...' diyeceklerdi."
Dost gözüken o iki eleman, acaba hangi teşkilata bağlıydı? Malum, askerin de istihbarat birimleri harıl harıl çalışıyordu o dönemde.
Kim bilir; 28 Şubat darbesini soruşturmaya başlayan savcılar, belki bu tali ama anlamlı olayı da çözer.