Yıldırım neden kulüp başkanı gibi savunulmuyor? Güntay Şimşek yazdı
Bu sorulara cevap verilirse Aziz Yıldırım’ın yöneticilerine neden bu kadar hükmedebildiği ve onların da cansiperane savunmaları niçin yaptıkları daha iyi anlaşılır. Çünkü FB yöneticilerinin Yıldırım’ı savunma şekli ve şiddeti bir spor klubü başkanı portresinden çok daha ötede bir tabloyu karşımıza çıkarıyor.
Kamuoyu yaygın bir şekilde akrabaları sebebiyle olsa gerek Aziz Yıldırım’ı NATO müteahhidi olarak bilir, ama onun üzerine kayıtlı bir şirket dahi yoktur. Aslında iş yaptığı, sözünü geçirdiği, hükmü altına aldığı alan ise Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin en savunmasız, en denetimsiz yeri Savunma Sanayi Müşteşarlığı ve uhdesindeki şirketleridir. Bu kurumlarda onu öne çıkaran ve vazgeçilmez kılan en önemli özelliğiyse mahkemede yaptığı savunmalarda sık sık atıfta bulunduğu gibi Atatürkçülüğü değil, taksimatçılığıdır.
Savunma Sanayi Müsteşarlığı (SSM) uhdesindeki şirketlere büyük meblağlı projeleri ana üstlenici olarak ihalesiz verir. Onlarda alt üstleniciler seçer ve büyük meblağı dağıtmaya başlar. Böylesine önemli işlerin dağıtımı, sevk ve idaresi, kimlerin pay alacağı bu çarkın sağlıklı dönmesi açısından önemlidir.
Daha anlaşılır ifadeyle Türk Silahlı Kuvvetleri ihtiyaçları devasa boyutlu Aselsan, TAI, TEİ, Roketsan, Havelsan gibi Türk Silahlı Kuvvetlerini Güçlendirme Vakfı (TSKGV) şirketleri kanalıyla stratejik, çok önemli, çok gizli sıfatlarla ismi örtülen ve kamuoyuna da açıklanmayan alt üstlenici olarak takdir edilen, beğenilen ve işbirliğine yatkın şirketlere yaptırılır. Bu şirketlerin de doğal olarak Atatürkçü olması değil işini bilmesi gerekir.
Şimdi gelelim çarpıcı örneğimize. Mesela FB Yönetim Kurulu üyesi Ömer Temelli. Medyanın her yerinde, ekranlarda, twiter üzerinden yağmur gibi twitlerle bir Aziz Yıldırım savunması yapıyor ki, şapka çıkarılır. Sanal alemde kulübüne temiz duygularla bağlı bazı Fenerbahçe taraftarlarını ve daha çok holiganları organize ederek küfür, hakaret, tehdit suçlarını işlemeye teşvik ediyor. Aziz Yıldırım’ı FB’nin tepesinde tutmaya çalışan yöneticilerin çoğunun arka planında da bir menfaat çarkı, bir faydalı proje, ihale veya adında ‘milli’ sıfatı takılan bir iş olabilir mi? Merak ediyorum.
Aziz Yıldırım bağlamında yaşananlara ‘Spor Kulübü’nden ziyade başka bir “kulüp” gözüyle bakmak gerekir. Kamuoyunda farklı, elit ve ağır olarak algılanan bazı FB yöneticilerine bile savunma sanayi penceresinden bakılmasında fayda var. Gerçek Fener Cumhuriyeti burası. Asıl oyun alanı da oyuncular da bu tarafta. Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı Recep Tayip Erdoğan’ın gücünün bu “kulübe” yetip, yetmeyeceği konusunda da şüpheliyim. Çünkü etrafındaki bazı önemli isimler de çoktan buranın bir parçası durumuna getirilmiş, bu cumhuriyete kaymış durumda...
Yıldırım’a sahip çıkan FB yöneticilerini daha iyi anlamanız için basit bir ölçü vereyim. Savunma Sanayi Müsteşarlığı (SSM) ile Genel Kurmay Başkanlığı’nın kesişme noktasında bu kişilerin işleri var mı, yok mu? Bakın yeter.
Bir sure önce yukarıda isimini zikrettiğim bir savunma sanayi şirketinin eski bir tepe yöneticisi, bana Aziz Yıldırım’ın şirketiyle yaşadıkları sorunları anlattı. Ben de köşeme taşıdım. Hemen ‘Yıldırım’ın şirketi değiliz’ diye Yaltes’den cevap geldi.. Daha önce benzer duruma SSM şirketlerinden birinin genel müdürü olan yakın arkadaşım sebebiyle düşmüştüm. Çünkü ortada görünen, işi takip eden olarak Aziz Yıldırım var, ama resmiyette hiçbir şey üzerine kayıtlı değil, ispatı zor.
Ancak FB Yönetim Kurulu Üyesi Ömer Temelli’nin durumu çok farklı. Aziz Yıldırım’ın hem çok sevdiği sektör olan savunma sanayinde hem de akrabalarının şirketinde üstelik eşiyle birlikte yönetim kurulu üyesi. Temelliler, Aziz Yıldırım’ın olmadığı yerde akrabalarının şirketi Yaltes’de görev almışlar. Bu şirketin yüzde 60 hissesi Yalçın Gruba, Türklere, yüzde 40'ı da Hollandalılara ait. Yönetiminde Faruk Neşet Yalçın, Cengiz Yalçın, Ömer Temelli, Yaşar Zeynep Temelli ve Hollandalılar yer alıyor. Ancak Yaltes AŞ'nin web sitesinde isimlerle ilgili fazla detay bulmak mümkün değil. Savunma sanayii şirketi olması, işleri ihalesiz, direkt membaından alması, çok gizli, stratejik olarak lanse edilen ürünlere imza atmaları sebebiyle bırakın sahiplerini yöneticilerinin ismini bile kamuoyu ile paylaşmıyorlar. Ama neyi sakladıklarını çok merak ediyorum.
Çünkü bizde sakladıkları şirketin yüzde 40’ı yabancıların. Muhatapları bu yazıya bir cevap göndermeden Eylül 2011’de şirketin hisse yapısının değiştiğini (% 60 Thales International Western Countries B.V. ve % 40 Thales Nederland B.V.) ben haber vereyim. Yaltes Elektronik ve Bilgi Sistemleri Üretim ve Ticaret AŞ yetkilileri de diğer detayları gönderir umarım.
Şimdi kimin kimi neden savunduğunu, savunma sanayi şirketlerinin ne işe yaradığını anladınız mı?