27 Şubat 2012 Pazartesi

Albayın simitçi merakı nereden? / Adem Yavuz Arslan


Bir 'Ankara gazetecisi' olarak normalde CHP Kurultayı'nı yazmam gerekirdi. Fakat iki gerekçeyle başka bir konuyla devam ediyorum.
Birincisi; CHP kurultaylar partisi olduğu için açıkçası artık 'rutine bindi.' Ana muhalefet partisi olmasa ve medyada çok ciddi bir lobisi bulunmasa, haber bile olmayacak parti içi çekişmeler.

Zaten dünkü kurultay da mahkemelik olacak gibi görünüyor.

Yani bize 'CHP'yi yazmak için' daha çok gerekçe çıkar. Kurultayın genel hali, öne çıkan 'kimlik vurgusu' ve 'söylemsizlik-politikasızlık' gibi başlıkların delegeleri bile heyecanlandırmadığı da bir başka gerçek.

Espri bir yana, muhalefetin bu hali, böyle devam ettiği sürece AK Parti'nin yüzde 50'lik başarısı bile bir nevi başarısızlık sayılacak.

Diğer gerekçem ise Hrant Dink cinayeti.

Bu konu, rutin gelişmelere feda edilmeyecek kadar önemli ve fikri takibi yapmak şart.

Cinayetin bir numaralı ismi Yasin Hayal, Taraf Gazetesi'ne çok önemli açıklamalar yaptı. Keşke bunları 5 yıl önce söyleseydi. Ancak yine de bu aşamada bile ifade edilmesi önemli.

Albay simitçiyi neden makamında ağırlar?

Özetle diyor ki Yasin Hayal: "Trabzon İl Alay Komutanı Albay Ali Öz, beni sürekli araçla aldırır, makamında ilgilenir ve iltifat ederdi." Yine anlattıklarına göre kendisinden 'vatana millete hayırlı bir genç' diye bahsediyorlarmış Trabzon Jandarması'nda.

Babası da benzer ifadeler verdi.

Diyelim ki, Yasin Hayal ve babası Bahattin Hayal bu şekilde konuşarak kendilerini kurtarmak istiyorlar.

Fakat bu aşamada çok önemli bir ayrıntıyı kayda geçelim.

Çünkü Hrant Dink cinayetiyle uzaktan yakından ilgisi olmayan bir başka sanığın ifadeleri Hayal'i doğruluyor.

Jandarma komutanı Yasin Hayal'i övüyor

Halen cezaevinde bulunan Veysel Şahin isimli sanık aslında Yasin'in bugün anlattıklarını neredeyse 4 yıl önce söylemişti.

Peki kimdi Veysel Şahin?


1978 Malatya doğumlu. Tutuklanmadan önce Malatya Kerkük Kardeşlik Derneği'nin başkanlığını yapıyordu. 6 Mayıs 2008'de 'tuhaf' bir operasyonla gözaltına alındı.

İddiaya göre organize suç örgütü kurmuştu.

Fakat ne olduysa ondan sonra oldu. Veysel Şahin'in dili çözüldü ve 2001 yılından bu yana jandarmanın muhbiri olduğunu itiraf etti.

23 Aralık 2008'de
verdiği ifadede ise Şemdinli Umut Kitabevi bombalamasından Hrant Dink cinayetine kadar çarpıcı şeyler anlattı.

Zirve cinayetinin tutuklu sanığı Albay Mehmet Ülger'in kendisine 'misyonerleri takip' görevi verdiğini anlattı.
Delillerini de mahkemeye sundu.

Bu iddia üzerine Malatya Savcılığı Jandarma'ya 'Bu iddialar nedir' diye sordu. Malatya Jandarması 28 Ocak 2009'da 'Evet bir dönem muhbirimizdi daha sonra ilişiği kesildi' cevabını verdi.

Veysel Şahin, 'her şeyi bildiği için' kendisine tuzak kurulduğu ve sahte bir operasyonla tutuklandığı iddiasında.
Bu detaylar ayrı bir konu ama Veysel Şahin'in ifadesinde geçen bir bölüm Yasin Hayal'in ifadelerine paralel.
Şahin, jandarmanın haber elemanıyken sık sık Trabzon'a gittiğini, orada orduevinde kaldığını, il alay komutanlığında ise Erhan Tuncel ve Yasin Hayal'i gördüğünü hatta alay komutanının 'İyi çocuktur' dediğini anlattı.

Yani Yasin'i jandarmada gören başkaları da var.

Bir diğer önemli ayrıntı da şu; Yasin'in babası Bahattin Hayal 3 Ocak 2005'te Trabzon Ağır Ceza Mahkemesi'ne dilekçeyle başvurup "Askerlik döneminde de psikolojik rahatsızlık yaşadı ve oğlumun beyni bir şekilde yıkanmış olabilir" dedi.

Ayrıca oğlunun tahliye edilmemesini de istedi.

Sonuç itibariyle Dink cinayetinin üzerinden 5 yıl geçse, onlarca denetleme ve teftiş kurulu raporu da hazırlansa hâlâ araştırılması gereken çok şey var.

Tabii bir de önyargısız olmak gerekiyor.

Çünkü jandarma muhbiri Veysel Şahin'in Yasin Hayal'i jandarmada gördüğü ile ilgili ifadesini Bi Ermeni Var'da anlatmıştım.

Okumadan 'bir garip kitap' diye yazı yazan 'çakma yazar'lara kapak olsun...