28 Şubat döneminde YÖK Başkanlığı görevini yürüten Prof. Dr. Kemal
Gürüz, “28 Şubat süreci ile alakamız yok” dedi. YÖK’te fişleme
yapmadıklarını söyleyen Gürüz, “Fişleme dedikleri YÖK’e gelen ve
arşivlenen ihbarlardır. Bunlar halen gelir“ diye konuştu.
Geçen hafta savcılığın 28 Şubat soruşturması çerçevesinde kendisinin görev yaptığı döneme ilişkin YÖK’teki belgelere el koymasıyla ismi gündeme gelen Gürüz, o dönemde yaşadıklarını anlattı. 6 Aralık 1995’den 5 Aralık 2003 tarihine kadar iki dönem YÖK Başkanlığı yapan Gürüz, VATAN’a şunları söyledi:
MGK’DAN HEP YAZI GELİR: Bizim, YÖK’ün 28 Şubat ile alakamız yok. Alaka kuranlara sormak gerekiyor. MGK’dan YÖK’e her dönem yazı gelir. YÖK kurulduğu günden bu yana gelir. Hala da geliyordur. İhsan Doğramacı varken de, Mehmet Sağlam YÖK başkanıyken de MGK’dan yazılar gelmiştir.
FİŞLEME DEDİKLERİ...: ‘Fişleme belgeleri çıktı’ deniliyor. ‘Akademisyenlerle ilgili bilgiler var’ deniliyor. Fişleme dedikleri şeyler akademisyenlerden gelen ihbarlar. Bir sürü akademisyen ihbar eder. Bir sürü yerden gelir. YÖK’e gelir, rektörlüğe gelir. Bu tür ihbarlar halen gelir. Örneğin aklımda kalan bir ihbar var. O dönem bir rektör adayının diğer rakibini trafik kazası süsü vererek öldüreceğini iddia edenler oldu. Gelen ihbaları dikkata almak zorundasın. Gerektiğinde üniversiteye soruyorduk. Sonuçta rektörün, akademisyenin sicil amirisin ve dosyasına imza atıyorsun. Resmi evrakta suç unsuru olur mu?
DİDİK DİDİK ETTİLER: Evimi geldiler aradılar. YÖK’ten belgeler alındı. Didik didik edildi, çıkan birşey yok. Bir tane belge sızdırıldı. O da Çevik Bir’in Ortaöğretim Başarı Puanı’nda düzenleme yapılmasını isteyen ve katsayının minimize edilmesini isteyen yazısı var. 16 Mayıs 1997 tarihinde Milliyet gazetesinde yeni sınav sistemi haberi çıktı. O haberden 2 ay sonra söz konusu yazı geldi. O yazıda ‘katsayı minimize edilsin’ diyor, biz farkı açmışız. Dediklerini yapmamışız. Bu mektubun sızdırılmasının amacı, ‘Genelkurmay’dan emir geldi, onun üzerine değişiklik yapıldı’ diye lanse edilmek istenmesindendir. Ama hiç alakası yok. Bu yazının üstüne Çevik Bir’e gittim. Kendisine kibarca bu yazıyı dikkate almayacağımızı söyledim. Mektupta istenilenin tam tersini yaptık.
OLAĞANÜSTÜ BİR ŞEY YOK: MGK toplantısı olduğu gün ben ABD’deydim. O dönemde hatırladığım olağan dışı, olağanüstü bir yazı veya hatırladığım birşey yok. YÖK’te de olağanüstü birşey yaşanmadı. Askerden gelen bir talep de olmadı. MGK kararlarını ABD’de duyduk.
MAHKEME KARARI: Türban ile ilgili eleştiriliyorum ama Anayasa Mahkemesi’nin kararları vardı. O kararlar hala var. Bunları uyguladım, suç mu? Mahkeme kararı uygulamak suç mu?
Geçen hafta savcılığın 28 Şubat soruşturması çerçevesinde kendisinin görev yaptığı döneme ilişkin YÖK’teki belgelere el koymasıyla ismi gündeme gelen Gürüz, o dönemde yaşadıklarını anlattı. 6 Aralık 1995’den 5 Aralık 2003 tarihine kadar iki dönem YÖK Başkanlığı yapan Gürüz, VATAN’a şunları söyledi:
MGK’DAN HEP YAZI GELİR: Bizim, YÖK’ün 28 Şubat ile alakamız yok. Alaka kuranlara sormak gerekiyor. MGK’dan YÖK’e her dönem yazı gelir. YÖK kurulduğu günden bu yana gelir. Hala da geliyordur. İhsan Doğramacı varken de, Mehmet Sağlam YÖK başkanıyken de MGK’dan yazılar gelmiştir.
FİŞLEME DEDİKLERİ...: ‘Fişleme belgeleri çıktı’ deniliyor. ‘Akademisyenlerle ilgili bilgiler var’ deniliyor. Fişleme dedikleri şeyler akademisyenlerden gelen ihbarlar. Bir sürü akademisyen ihbar eder. Bir sürü yerden gelir. YÖK’e gelir, rektörlüğe gelir. Bu tür ihbarlar halen gelir. Örneğin aklımda kalan bir ihbar var. O dönem bir rektör adayının diğer rakibini trafik kazası süsü vererek öldüreceğini iddia edenler oldu. Gelen ihbaları dikkata almak zorundasın. Gerektiğinde üniversiteye soruyorduk. Sonuçta rektörün, akademisyenin sicil amirisin ve dosyasına imza atıyorsun. Resmi evrakta suç unsuru olur mu?
DİDİK DİDİK ETTİLER: Evimi geldiler aradılar. YÖK’ten belgeler alındı. Didik didik edildi, çıkan birşey yok. Bir tane belge sızdırıldı. O da Çevik Bir’in Ortaöğretim Başarı Puanı’nda düzenleme yapılmasını isteyen ve katsayının minimize edilmesini isteyen yazısı var. 16 Mayıs 1997 tarihinde Milliyet gazetesinde yeni sınav sistemi haberi çıktı. O haberden 2 ay sonra söz konusu yazı geldi. O yazıda ‘katsayı minimize edilsin’ diyor, biz farkı açmışız. Dediklerini yapmamışız. Bu mektubun sızdırılmasının amacı, ‘Genelkurmay’dan emir geldi, onun üzerine değişiklik yapıldı’ diye lanse edilmek istenmesindendir. Ama hiç alakası yok. Bu yazının üstüne Çevik Bir’e gittim. Kendisine kibarca bu yazıyı dikkate almayacağımızı söyledim. Mektupta istenilenin tam tersini yaptık.
OLAĞANÜSTÜ BİR ŞEY YOK: MGK toplantısı olduğu gün ben ABD’deydim. O dönemde hatırladığım olağan dışı, olağanüstü bir yazı veya hatırladığım birşey yok. YÖK’te de olağanüstü birşey yaşanmadı. Askerden gelen bir talep de olmadı. MGK kararlarını ABD’de duyduk.
MAHKEME KARARI: Türban ile ilgili eleştiriliyorum ama Anayasa Mahkemesi’nin kararları vardı. O kararlar hala var. Bunları uyguladım, suç mu? Mahkeme kararı uygulamak suç mu?