Bu gazete bir süredir WikiLeaks belgelerini satır satır yayımlıyor...Bu belgeleri sansürsüz yayınlayabilecek ülkemizdeki tek gazete de bu gazete.
Dahası bir net bilgi/belge eline geçtiği zaman direkt yayınlayacak bir gazete bu... Öyle bir gazete olduğu için Taraf çok kısa zamanda bu ülkenin fenomen gazetesi oldu...
“Eski Türkiye’nin merkez medyası/Yeni Türkiye’nin kaybeden medyası” diye nitelenebilecek gazeteler, çıkar amaçlı örgütsel yapı gazeteleri olduğu için ellerine bilgi geldiğinde “yayımlamayı” değil “kullanmayı” düşündüler hep... Mevcut siyasi iktidara karşı, kimi iş çevreleri ve holdinglere karşı, kimi bürokratik ve adli mekanizmalara karşı...
Dün Ahmet Altan çok güzel yazdı... 2003-4 darbe girişimleri sırasında her şey açık, her şey ortada...Hilmi Özkök dışındaki tüm generaller kadrosunun darbe planları/girişimleri sürecinde işin içinde olduğunu, suç ortağı olduğunu herkes biliyor. Darbeci generaller açık açık her yerde konuşuyor. Yaptıkları darbe toplantı zabıtları elden ele dolaşıyor... Fakat tüm medya susuyor, böylesine hayati bir bilgiyi halktan saklıyorlar... Bir yanıyla “asker korkusu”ndan susuyorlar diyebilirsiniz ama daha önemli bir yanı bu “reel durum”dan istifade ederek mevcut AK Parti iktidarından ekonomik rant koparma arzusu sebebiyle saklıyorlar... Elde edilen net bilginin yayınlanmayıp “saklanması”nda bu çıkar amaçlı şantaj mantığı var...
Bugünlerde her geçen gün daha fazla rezil olmanın ve kaybetmenin nevrozuyla davranan kimi “gazeteciler” ve elbette onların patronları “Bak bu darbecileri desteklemiyorum, senin yanındayım” diyerek bir yandan hükümetten rant devşirme derdindeydiler o zaman... Bir yandan da askere “Bak hükümetten yana değilim,öyle haberler yapıyorum ki, sizin istediğiniz zemin hazırlanıyor” diyerek militer gücün yaratacağı ranttan istifade etme derdindeydiler...
Bütün bir 2002-2008 dönemini böyle geçirdi bu gazeteler, dışarıda gözleri ABD ve İsrail’e baktı hep, içerideki gözleri ise TSK’nın ve hükümetin üzerindeydi... Bu kirli darbe oyununda sürekli slalom yaptılar, eyyamcılık zihniyetini bir doktrin haline getirdiler, Ertuğrul Özkök’ün tabiriyle tam anlamıyla “ip cambazı” gibi hareket etti Doğan, Karamehmet ve Ciner medya grupları... Bir yandan hükümetin hoşuna gidecek yazarları istihdam ettiler, öbür yanda askerle beraber darbe hazırlığı yapan elemanları... Sabah bir bakanla konuşup “Sayın Bakan manşetimizi gördünüz mü, sizi destekliyoruz” diyorlardı, öğlen bir paşayla konuşup “Yanınızdayız paşam, size inancımız tam” diyorlardı...
Hükümet, “Dünya müesses nizamı”yla arayı iyi tuttukça bu medya zihniyeti de tam olarak askerin yörüngesine girmek istemiyordu... “Müesses nizam”ın desteklemeyeceği bir darbe girişimi ellerinde patlardı çünkü, biliyorlardı... Kalpleri ve beyinleri bir an evvel “Müesses Nizam” ile AKP’nin bozulmasını ve yeni bir postmodern darbe koşullarının oluşmasını istiyordu. Ama olmuyordu bir türlü... Tayyip Erdoğan hükümeti her seferinde kartlarını doğru oynuyordu, karşılarında Refahyol gibi tam dişlerine uygun bir hükümet yoktu artık...
2008’le beraber Ergenekon soruşturmasının derinleşmesiyle birlikte bu eski medyanın kimyası tamamen bozuldu. O günden sonra sözlerinin bir itibarı da kalmamıştı, o yüzden söylemek istediklerini “Daha evvel AKP’ye yakın olmuş, 28 Şubat’a karşı çıkmış” diye değerlendirdikleri elemanlara yaptırtma stratejisine girdiler...
Satın alınmaya müsait tipleri bulmakta zorlanmadılar. Zaten 2005’ten itibaren özellikle Ertuğrul Özkök’ün kafasında bu plan vardı, Özkök’ün bu stratejisinin bir benzerini başka medya grupları -özellikle NTV kanalı- da uyguladı, hala da uyguluyor... Özkök’ün kendisinin “28 Şubat’ta mazlumdunuz, ben de o darbeye karşı çıkmıştım ama şimdi siz de zalim oldunuz” diyebilme şansı yoktu.
Çünkü Özkök o dönem doğrudan darbecilik yapmıştı, konjonktür tam değişirse bu yüzden yargılanacağını ve ceza alacağını biliyordu. O yüzden bu sözü söylerse anlamlı olabilecek tipleri bizzat organize eden ve yönlendiren de Özkök oldu... Ergenekon soruşturmasıyla başlayan süreç bir şekilde sabote edilmeliydi ki, konjonktür tamamen dönmesin. O yüzden Özkök zihniyetinin satın aldığı tipler bu sahtekârca eyyamcı söylemlerin propagandasını yaptılar. Sonunda mevcut kredilerinden yediler, kendilerini tamamen tükettiler ve o tipler de onları satın alan güç gibi yok olup gidecekler...
Taraf’ın satır satır yayımladığı WikiLeaks belgeleri bu “eski medya”nın elinde olsa bu tükenmekte olan medya zihniyeti “Yaşasın, elimize bir sürü şantaj malzemesi geçti” diye sevinecekti muhtemelen... Yine “bilgi saklayarak” hesaplar yapacaklardı... Oysa bu gazete elindeki tüm belgeleri son satırına kadar yayımlayacak... Yaşadığı tüm zorluklara, baskılara ve bitmek bilmeyen parasızlıklara rağmen bu gazete sadece gazetecilik yapacak...