Libya konusundaki BM Güvenlik Konseyi'nin aldığı son 1973 sayılı karar başlıca 3 unsura önem veriyor: Libya'ya silah ambargosu, uçuşa yasak bölge ve sivillerin korunması bunlar.
Son tartışma ve restleşmelerden sonra varılan mutabakat uyarınca NATO, silah ambargosunu uygulamaya başlamış bulunuyor. Buna Türkiye, 5 savaş gemisi ve bir denizaltı ile katılıyor. Bu katılımla birlikte 27 savaş gemisi bu ambargoyu denetleyecek. Hafife almıyoruz; ama esasen bu misyon bir tür 'dostlar alışverişte görsün' şeklinde bir misyon bize göre; zira bu saatten sonra Libya'ya hiçbir ülkenin silah göndermesi söz konusu olamaz. Zaten silah girecekse de bu çöl üzerinden özel mahiyette olabilir, o kadar. Bunun da havadan denetimle mümkün olması ihtimali son derece zayıf elbette.
Uçuşa yasak bölge konusu da son NATO mutabakatı ile Koalisyon güçlerinden NATO'nun kontrolüne geçecek. Bunun operasyonel ilkeleri, komuta-kontrol konuları da yakında netleşmiş olacak. Bu misyona NATO üyelerinin yanı sıra bazı Arap ülkeleri de katılıyor. Nitekim, 12 Katar savaş uçağı halen bölge üzerinde devriye uçuşlarına katılmış bulunuyor. Bunu da muhtemelen BAE takip edecek.
En çetrefilli konu olan sivillerin korunmasına gelince; bunu bugüne kadar Amerika, Fransa, İngiltere ve başkalarından meydana gelen Koalisyon gücü yapıyor. İstese bu misyona başkaları da (Türkiye dahil) baştan itibaren katılabilirdi; zira 1973 sayılı karar bütün BM üyelerini ya kendi başlarına, ya bölgesel teşkilatlar-düzenlemeler yoluyla, BM Genel Sekreteri ile işbirliği halinde sivilleri ve Libya güçlerinin tehdidi altında bulunan sivil nüfusu, Bingazi dahil, bu konuda gereken tedbirleri almaya davet ediyor. Nitekim, bu konuda öne çıkan Fransa ve diğer Koalisyon ortakları buna dayanarak müdahale etmiş bulunuyorlar ve Bingazi'yi Kaddafi güçlerinin muhtemel katliamından kurtarmış bulunuyorlar. Bu konuda sırf Fransa'ya, Amerika'ya ve İngiltere'ye karşı olmak uğruna pek çok şey söyleniyor, bunların acele ettikleri iddia ediliyor; ama nedense müdahaleden birkaç saat önce Kaddafi'nin Bingazi'ye saldıracağını, muhalefete merhamet etmeyeceğini söylediği, bizim de televizyondan bizzat görüp duyduğumuz oğlu Seyfülislam'ın 'Bingazi'deki teröristleri temizleyeceğiz.' şeklindeki tehditleri unutuluyor. Unutulan başka şey de, müdahale sonrasında herkesin televizyonda Bingazi çevresinde ve yollarındaki Fransız uçaklarının imha ettikleri tanklar, toplar, zırhlı araçlar. Bunlar imha edilmeselerdi Bingazi'ye girip katliam yapacaklardı. Burası kesin. Bunun tevili mümkün değil.
Çokça söylenen ve Koalisyon'un itham edildiği bir konu da şüphesiz Koalisyon güçlerinin yol açmış olabileceği sivil kayıplar. Bu konuda pek çok şey söyleniyor. Libyalı makamlar elbette bu konuyu propaganda amacıyla kullanıyorlar, 100'ü aşan sivil kayıptan söz ediyorlar, bunları dünya medyasına düzenledikleri cenaze törenleriyle aktarmaya çalışıyorlar. Ancak haberlerde defin için getirilen tabutların çoğunun boş oldukları, bunların gerisin geriye götürüldükleri bildiriliyor. Ayrıca Batı medyasının 'bize bu sivillerin, nerede ve nasıl öldüklerini gösterin, bunları belgeleyelim' şeklindeki taleplerine hiç cevap verilmediği de söyleniyor. Bütün bunlara bakarak, sivil kayıplar konusunda erken ve sonra ispatlanmayacak şeyler de söylememek, üstelik bunları politik hareket tarzı ve tercihi olarak benimsememek, işin aslını öğrenmek gerekiyor. Bizden söylemesi. Diğer yandan, muhalefet, Kaddafi güçlerinin 8.000 civarında sivili öldürdüğünü iddia ediyor. Esasen, Kaddafi'ye karşı ayaklananlar da siviller değil mi? Bunlar önce gösteri yapıp sonra Kaddafi güçleri kendilerinin üstlerine gelince silah depolarını basıp ancak bu şekilde silahlanan siviller değil mi? Herkes görüyor, bunlar ne düzenli ordu, ne düzenli milis; üniformaları bile yok. Henüz yeterli ölçüde organize olmamış, eski hafif silahlarla Kaddafi güçlerine karşı koymaya çalışıyorlar, o kadar.
Bunları Kaddafi'nin ağır silahlarına, tank ve toplarına karşı koruyan, bunlara yardım eden kim? Beğenilmeyen, karşı çıkılan Koalisyon güçleri? 'Libya halkına silah doğrultmayız' diyelim; ama sivil muhalefetin acımasız, gaddar ve zalim Kaddafi güçlerine karşı bu savunmasız sivilleri nasıl, ne şekilde ve kimlerde koruyacağımızı da açıkça söyleyelim, NATO'nun bununla ilgili vereceği kararının da mümkün olduğu kadar geniş ve caydırıcı şekilde olmasına çalışalım; bunun tersini asla yapmayalım. Sonra sivillerin korunmamasından dolayı da suçlanmayalım.
Zalim zulmüne devamda kararlıysa, bu zulüm nasıl önlenecek acaba? Kim olursa olsun, hangi sebeple yaparsa yapsın, bunu önlemeye çalışanlara karşı çıkmak, bunu sırf Batı antipatisinin yönlendirmesiyle yapmak ne derece doğru acaba? Sivilleri kim ve nasıl koruyacak, söyleyin o zaman da bilelim....