“Bu iş F-16'lara benzemesin”
Geçtiğimiz hafta Başbakan Recep Tayyip Erdoğan başkanlığında toplanan kritik bir Savunma Sanayii İcra Komitesi toplantısını daha geride bıraktık.
Toplantıyla ilgili perde arkası gelişmeler de yeni yeni ortaya çıkmaya başladı.
Son toplantıyla ilgili görüştüğüm bürokratlar çok ilginç ayrıntılar aktardılar.
Biliyorsunuz üç ay önce toplanan komitede Amerikan ve İtalyan firmalarının genel maksat helikopteri temini, tamir ve bakımı için istedikleri 5 milyar dolara Başbakan Erdoğan ve Genelkurmay Başkanı Işık Koşaner ortak tepki göstermişlerdi.
Şimdi Amerikan ve İtalyan firmaları, fiyatı 4 milyar dolara düşürmüş vaziyetteler.
Türkiye tarafı taviz vermeden bu işi 3,5 milyar dolara bitirmekte kararlı.
Böylece Türkiye'nin bu ihaleden kazancı tam tamına 1,5 milyar dolar olacak. Yabancı ülkelerin temsilcilerinin Erdoğan'ın pazarlıkçı yönüyle ilgili dile getirdikleri bir şey var. Aynen şöyle diyorlar yabancı temsilciler: “Eskiden masaya ne koysak alıyorduk. Şimdi canımız çıkıyor.”
Yerli bürokratlar da eski dönem ile yeni dönem arasındaki farkı şöyle anlatıyorlar: “Eskiden komitenin toplantıları çok kısa sürede sonuçlanırdı. Sivil kanadın hiçbir görüşü olmazdı. Özellikle Mesut Yılmaz her şeye ‘evet' derdi. Oysaki Erdoğan bunun tam aksini yapıyor. Toplantı öncesi uzmanlardan brifing alıyor. Projeleri biliyor. Toplantıya hazırlıklı geliyor. Teknik konularda kendi fikrini söylüyor. Asker tarafının ihtiyaçlarına önem veriyor. Onların fikirlerini önemsiyor. Geniş istişarelerden sonra bir sonuca varılıyor.”
İşte F-35'lerle ilgili de bu yönde bir toplantı gerçekleştirildi.
Şu anda F-35'lerin yazılımlarını tamamen ABD hazırlıyor. Bu son derece sakıncalı bir durum.
Türkiye, kendi tehdit algılamalarıyla ilgili bilgileri Washington'a gönderecek, üretici firma da bu doğrultuda yazılımları hazırlayacak.
Savunma bürokratları, böyle bir durumun milli güvenliği tehdit edeceğini vurguluyorlar.
Bu konuda üst düzey bir yetkili, yazılımdaki “dost-düşman” algısına dikkat çektikten sonra, “Yarının ne getireceğini bilemeyiz. Bizim düşman olarak addettiğimiz bir ülke ABD'nin müttefiki olabilir. O zaman bu yazılımlar ciddi bir risk teşkil eder. Uçakları istediğiniz istikamette kullanamayız” diyor.
Evet bu yöndeki uyarılar dikkate alınmış olmalı ki; Türkiye'nin ABD'den ithal etmeyi planladığı 100 adet F-35 savaş uçağı alımı ertelendi.
Başbakan ve Genelkurmay Başkanı bu konuda hemfikir oldular.
Milli bir duruş sergilediler.
******
ABD tarafı ısrarla F-35'lerin uçuş kodlarını vermek istemiyor. Tıpkı 80'li yıllarda satın alınan F-16'ların yazılım kodlarını vermedikleri gibi…
Bürokratlar Başbakan Erdoğan ve Genelkurmay Başkanı Koşaner'in toplantıda "Böyle bir şey kabul edilemez" dediklerini söylüyorlar.
Ayrıca toplantıda görüşlerini dile getiren Genelkurmay Başkanı Işık Koşaner'in, "Bu iş F-16'lara benzemesin" uyarısında bulunduğunu belirtiyorlar.
Hatırlanacağı üzere Türkiye'nin 80'li yıllarda ABD'den satın aldığı F-16 savaş uçakları çok tartışılmıştı.
F-16'nın yazılım kodlarını ABD yine bugünkü gibi Türkiye'ye vermeyi reddetmiş, uçakların tüm dost-düşman tanımlamaları ABD'nin kontrolünde kalmıştı.
Amerika'nın savaş jetlerine ait kodları vermemesi ve yazılıma dair teknolojiyi paylaşmaması Türkiye'yi farklı adımlar atmaya sevketmiş, yerli yazılımda ciddi mesafeler katedilmişti.
Şimdi Türkiye, son sürat F-16'lara milli yazılım yüklenmesi için çalışmalarını sürdürüyor.
Yazılım gibi hayati bir konuda Koşaner ve Erdoğan'ın ortak tavır koymaları yani milli bir duruş ortaya koymaları Türkiye açısından çok çok önemli bir gelişme...
Yani tüm bunlardan anlayacağımız ne yapıp edip kendi milli yazılımlarımızı üretmemiz gerekiyor.
Yani kimin dost kimin düşman olduğuna kendimiz karar vermeliyiz.
Aksi durumda gerçek anlamda bağımsız bir devlet olduğumuzu söylemek biraz zor olur.