Koalisyon güçlerinin Kaddafi güçlerine karşı 10 gün önce başlattıkları hava saldırılarının geçici sonuçları bunların bazı bakımlardan yeterli, bazı bakımlardan ise yetersiz kaldığını gösteriyor.
Saldırıların sivilleri korumada tam olmasa da belli bir yeterlilik düzeyine eriştikleri söylenebilir. Nitekim, Bingazi çevresindeki Kaddafi güçlerine karşı neredeyse son anda düzenlenen saldırıların bu şehri çok muhtemel bir katliamdan kurtarmış olduğunu bugün hiç kimse reddetmiyor. Benzer durumlar başka yerler için de elbette ileri sürülebilir. Zaten bu saldırıların caydırıcılığı sayesinde Kaddafi güçlerinin elleri ve kollarının belli bir ölçüde bağlanmış olduğuna hiç şüphe yok. Bu yüzden de yapmak istediklerini tam yapamıyorlar.
Ne var ki, buna rağmen bunlar muhaliflerin ellerindeki yerleri geri almak, buralarda kendi otoritelerini yeniden tesis etmek için ellerinden geleni yapmaktan da geri durmuyorlar. Nitekim, bu yüzden muhaliflere saldırmaya devam ediyorlar.
Muhalifler ise bu saldırıları zaman zaman geri püskürtüyor, zaman zaman da karşılarındaki ateş gücünün şiddet ve ağırlığı karşısında geri çekiliyorlar. Nitekim, bu sebeple son birkaç gündür bazı yerleri terk etmiş bulunuyorlar.
Bu durum muhalefeti destekleyen Koalisyon'un hiç hoşuna gitmiyor elbette. Bundan dolayı da hava saldırılarının savaşı tersine çevirmeye yetmediğini görerek başka tedbirler arayışı içine girmiş bulunuyor.
Bunların başında da muhalefete silah sağlamak, böylece Kaddafi güçlerinin silah avantajını bu şekilde azaltmak geliyor. Esasen muhalefet de çoktandır dışarıdan silah talep ediyor. Nitekim, en son önceki günkü Londra Konferansı sırasında muhalif hareketin cephesi durumunda olan Libya Geçici Milli Konseyi'nin medya sorumlusu Mahmut Şammam basın toplantısında bu taleplerini açıkça şöyle ilan etmiş bulunuyor:
"...Libya cadde ve şehirlerini gösteren haberlerden de görüleceği gibi halkımızın elindeki silahların hafif silahlar oldukları aşikar. Normal arabalara monte ettiğimiz makineli silahlarla savaşıyoruz. Bizim silahımız yok. Zaten olsaydı birkaç gün içinde Kaddafi'nin işini bitirirdik. Ama ne yapalım, silahımız yok. Biz silahtan çok siyasi destek talep ediyoruz. Ancak ikisi de olursa, bu muazzam olur."
Libyalı muhaliflerin silah talepleri baştan hiç dikkate alınmadıysa da bugünlerde Koalisyon ülkeleri liderleri tarafından dikkate alınmaya başlanmış bulunuyor. Nitekim, Başkan Barack Obama, Dışişleri Bakanı Hillary Clinton, İngiltere Dışişleri Bakanı William Hague, Londra Konferansı'nın hemen ardından silah konusunda önemli mesajlar veriyorlar.
Başkan Obama, "Bu konuda her şey masada; konu ne ihtimal haricinde ne de dahilinde. Bu konuda değerlendirmelerimiz devam ediyor." derken Bayan Clinton ise 'bu konuda henüz bir karar vermediklerini; ancak silah ambargosu kararına rağmen Amerika'nın buna hakkı olduğunu (yani muhalifleri silahlandırma), çünkü bunun 1703 sayılı BM kararının sivilleri koruma amacıyla bütün askerî eylemlere izin verdiğini' söylüyor. İngiliz Bakan Hague de her ne kadar Libya'ya silah ambargosu söz konusu olsa bile 1973 sayılı karar uyarınca sivillere kendilerini savunma bağlamında yardım edilebileceğine dikkat çekiyor ve böylece ülkesinin silah konusu düşündüğünü ima ediyor. Haberlere göre, Fransa silah konusunda hem Amerika ve hem de İngiltere'nin önüne geçmiş, hatta bu işi Fransa'nın üstlenmesi konusunda Amerika ile görüşmelere bile başlamış bulunuyor.
Bütün bu haberlere, gelişmelere ve liderlerin sözlerine, mesajlarına bakıldığında muhalefeti, silahlandırmanın bugün söz konusu olmaya başladığı ve bunun da ambargo kararına rağmen kararın esnetilmesiyle aşılmasının düşünüldüğü ortaya çıkıyor.
Ancak, buna rağmen özellikle Amerika'da bu konunun tamamen netlik kazanmış olduğu da söylenemez; zira buna karşı olanlar da belli bir güce ve karşı tezlere sahip durumdalar. Bunlar, muhalif hareketleri geçmişte silahlandıran Amerika'nın kendi kuyusunu kazmış olduğunu söyleyip buna Afganistan'ı, Nikaragua'yı, Angola'yı örnek gösteriyorlar.
Hava bombardımanından bugün muhalifleri silahlandırmaya ulaşan Libya konusu böylece en azından sözde yeni bir aşamaya girmiş bulunuyor. Bu sözde kalır mı, yoksa hayata geçer mi, söylemesi zor; ancak Kaddafi'ye karşı mutlak bir başarı, zafer çabası içinde olan Koalisyon'un bu konuyu ciddi ciddi düşündüğü de aşikar.
Bu konuda 'Libya halkına silah çekmem' diyen Türkiye acaba ne düşünüyor?