İspanya'yı Darbeci Gelenekten Çıkartan Savunma Bakanı Serra Anlattı
İspanya'da orduyu darbeci gelenekten çıkartıp, demokratik sisteme entegre etmeyi başaran eski Savunma Bakanı Narcis Serra, 'Ordu mensuplarını izole ederek, orduda reform yapamazsınız. Askerlere rağmen ...
Şenay Yıldız'ın röportajı...
General Franco'nun ölümünden sonra faşizm sürecini atlatmayı başarıp, demokrasiye geçen İspanya'da 1982'den sonra Savunma Bakanlığı görevini yürüten Narcis Serra, ülkesinde sivil-asker ilişkilerini tümüyle yeniden şekillendirdi. 1982-1990 arasında Savunma Bakanlığı, 1991'de ise Başbakan Yardımcılığı yapan Serra, kendi ülkesinde yaptığı başarılı reform sürecinin ardından dünya çapında üne kavuştu ve Latin Amerika ile Avrupa'daki birkaç hükümete de askeri reform programları konusunda danışmanlık yaptı. 'Demokratikleşme Sürecinde Ordu' adlı kitabı geçen aylarda İletişim Yayınları'ndan çıkan Serra, önceki gün Türk Sanayicileri ve İşadamları Derneği'nin (TÜSİAD) 40. yıl faaliyetleri kapsamında düzenlediği ''21. Yüzyılda Devlet ve Birey'' konulu forum için Türkiye'ye geldi. Serra toplantı sonrasında
AKŞAM'ın sorularını yanıtladı:
DARBEYİ BİTİRME HEDEFİ
- Ülkenizde orduyu demokratikleşmeye iten en büyük güç neydi?
Ben Bakan olarak atandığımda yerine getirmem için tek bir hedef verildi. Artık daha fazla darbe görmeyeceğimizden emin olmak. Bu benim önümdeki tek görevdi. Biliyorsunuz 1981 Şubat'ında seçimden bir gün önce bir darbe yaşadık. Bunun hemen ardından toplumda askeri güçlerle sorunları çözmemizin tek yolunun reform yapmak ve askeri güçleri İngiltere veya Almanya'da olduğu gibi devlet yapısının altına getirmek olduğunu anladım. Ama tabii ki bu zaman alan bir süreç. Bunun sonunda benim görev süremin başında darbe yaptığı için en az güvenilen, en az saygı duyulan ordu, en güvenilenler listesinde kraldan sonra kilise, medya gibi pek çok yapıyı geçerek ikinci sıraya oturdu. Çünkü, İspanyol toplumu ordunun doğru yere oturduğunu ve hükümetin dediklerini yapar bir hale dönüştüğünü anladı. Bu reformların amacı da orduyu toplumun kendini güvende hissedeceği bir yapıya dönüştürmekti.
- Siz bunları yapmaya çalışırken generallerden tepki gördünüz mü?
Aslında pek generallerden değil de genç askerlerin isteksizliği vardı. Franco öldüğü zaman İspanyol Ordusu kendisini Franco rejiminin gardiyanı, rejimin devamı için çok önemli aktörler olarak gördü. Bu nedenle hep diyorum ki, askeri reform sadece yasa değiştirmekle değil, ancak ordu içerisindeki düşünce tarzının değişimiyle olabilir. Yaptığınız tüm bu reformların bizzat ordu tarafından da kabul edilmesi gerekiyor. Bu da ancak yaptıklarınızın onların konumunu da iyiye götüreceğini hissetmeleriyle olabilir.
- Askerlerin kendilerini iyi hissetmeleri sürecini nasıl yönettiniz?
Ben 9 yıl kaldım ve doğru yönde adımlar attığımdan bir gün bile şüphe etmeden yoluma devam ettim. Bazı değişikliklerin çok hızlı gelişmeyeceğini de biliyordum, adım adım ilerledim. Bu süreçte sadece askeriyenin değil, siyasi partilerin de mantalite değişimi gerekiyor. Toplumun da bu konulara daha duyarlı hale gelmesi, milletvekilleri, gazeteciler, akademisyenlerin de güvenlik konularından anlamaya başlaması gerekiyor. Partilerin içinden bazı milletvekilleri, güvenlik konularına bakan gazeteciler, bazı akademisyenler.. Herkesin bilgilendirilerek, süreçlere dahil edilmesi gerekti.
- Ordu içinde bahsettiğiniz mantalite değişimi sağlanamazsa ne olur?
Burada asla düşülmemesi gereken bir hata var: Ordu mensuplarını izole ederek, askere rağmen orduda reform yapamazsınız. Bunun anlaşılması çok kritik. Bu alandaki reformun diğer alanlardaki reform süreçlerini sadece bir parçası olduğu da çok iyi anlaşılmalı. Seçmeni de, siyasi partileri de, toplumdaki genel düşünce yapısının da değiştirmeniz gerekiyor. Toplum başka bir yöne giderken, orduda bir demokratikleşme süreci yaşanamaz. Ordunun demokratikleşmesi diğer alanlardaki demokratikleşme süreci ile tamamlanması gereken, kapsayıcı bir süreç olmak zorunda. Tek başına başarıya ulaşmaz.
LAİKLİĞİ HALK KORUMALI
- Askerler niye güçlerinin bir kısmını bırakmaktan memnun olsun? Nasıl ikna edebildiniz?
Sosyalist Parti'nin çok büyük bir zaferi ile iktidara geldim ve bu herkesin desteklediği bir durumdu. Arkamda müthiş bir halk desteği vardı, parlamentoda çoğunluk bizdeydi ve bu durum tam 8 yıl sürdü. 8 yıl bir siyaseti ortaya koyup, uygulamak için çok yeterli bir zaman.
- İspanya ile Türkiye arasında benzerlik kuruyor musunuz asker-sivil ilişkileri ve darbelerle demokrasinin kesintiye uğraması bakımından?
Pek çok benzerlik görüyorum ama bunları tek tek sıralamak istemem bunlar size akıl öğretmek gibi algılanacağı için. Ben her ülkenin kendi özel koşulları olduğuna inanıyorum. Bizde Franco gibi faşist bir sistemin devamına inanan bir ordu vardı. Burada ise ülkenin laikliğini de içeren komplike bir tartışma var. Benim, laikliğin korunması konusunda çok net bir tavrım var. Bir toplumda dini özgürlükleri ancak laik bir sistemle koruyabilirsiniz. Ama Türkiye'nin laikliğini siyasi partiler arasında, toplumdaki uzlaşma korumalı, ordu değil. Böyle bir durumda, zaten ordunun korumasına ne ihtiyaç var ki? Bunu çözmesi gereken toplumsal uzlaşı, ordu değil.
- Peki ordunun eline topladığı aşırı gücün başka bir kurumun eline geçmemesini ve aynı şekilde kullanılmamasını nasıl sağladınız?
Bu sorunuzun tek bir yanıtı var: Gerçek demokrasi. Eğer bir ülkede yarı demokrasi varsa, bu olmaz. Yarı demokrasi varsa, bu dediğiniz risk çok fazla. Bir yapının eline çok aşırı güç geçmesi demokrasi için tehlikedir. Siyasi partilerin uzun süre iktidarda kalması da böyle bir riski doğurur. Alternatiflerin olması çok önemli.
- Kitabınızda ordunun ideolojisinden bahsediyorsunuz. İspanya'da ordunun ideolojisini kim belirliyor?
Orduyu böyle ideolojisi olan bir kurum olarak görmüyorum. Ordu mensuplarının her birinin kendilerine özgü ideolojileri olmalı. Ortak bir ideolojik tavır olmamalı. Ordu içindeki ideolojinin toplumun genel eğilimini yansıtması, onun sağlıklı olduğunu ortaya koyar.
- Sağlıklı bir demokraside orduyu nereye oturtuyorsunuz?
Seçilmişlerin kararlarını uygulayan, kamu yönetiminin bir departmanı. Silahlı güçler yargı, yasama veya yürütme ile diyalog halinde olabilecek bir yapı değil. Silahlı güçler, yürütmenin bir parçası.
TOPLUM DÖNÜŞMELİ
- Siz alışkanlıkları ve bir anlamda gelenekleri bozarken ordudaki generaller nasıl davrandı?
Elbette, onların siyasete müdahale etme anlayışı vardı. Siyasi süreçlere dahil olan, 'anayasa böyle olmalı yoksa ordu buna izin vermeyecek' diyen birkaç generali görevinden aldım. Ama sayıları bir elin parmaklarını geçmez. Bunu sadece başka şansım kalmadığı zaman yaptım. Dediğim gibi, orduda gerçek bir reform askerlerin desteği alınmadan yapılamaz. Askerler arasında yeterli bir oranın yeni sürecin sadece ülke için değil, kendileri için de iyi olacağına inanmaları çok önemli. Tüm yapılanların ordu ve toplumca kabul edilmesi, başarı için şart.
- Bu ikna sürecini nasıl yönettiniz?
Genelkurmay Başkanı, üst düzeyli komutanlar ile sayısız toplantılar yaptım. Buradaki temel konu Savunma Bakanlığı'nın güçlendirilmesi, ordunun bütçesinin kontrol edilmesi, personelin seçimi, NATO gibi örgütlerdeki siyasetin belirlenmesi gibi pek çok konuyu Savunma Bakanlığı'nın götürüyor olması çok önemli. Adım adım bunları hallettim. Ama aynı zamanda askerlerin bunun kendileri için de bir iyiye gidiş olduğunu görmesi çok önemli.
ETA ile ordunun mücadelesini engelledik
ETA çok sayıda askeri öldürdü. Ama buna rağmen, biliyorsunuz, biz hiçbir zaman ordunun ETA'ya yanıt vermesine izin vermedik. ETA ile sadece polis mücadele etti. Çünkü hiçbir zaman 'Biz İspanya ordusu, İspanya ile savaş halindeyiz' demelerine izin vermek istemedik. Her zaman bu bir savaş değil, siz teröristsiniz demek için polis onlarla mücadele etti. Dünyanın pek çok yerindeki olaylar da göstermiştir ki, teröristlere askerlerin yanıt vermesi iyi bir sonuç vermiyor. Hiçbir siyasi sorunun askeri çözümü yoktur. Siyasi sorunlara siyasi çözümler bulunabilir. Burada askeri yöntemler kullanılıp kullanılmayacağı sizin tercihiniz. Ama çözüm siyasi olacak. Bu nedenle orduların 'ekstra güce ihtiyacım var, çünkü terör var' argümanına bu açıdan yaklaşmak gerek.(akşam)