31 Mart 2011 Perşembe

Önce kobay yapmışlar, izni sonradan almışlar

Gülhane Askeri Tıp Akademisi (GATA) Nöroloji Anabilim Dalı'nda görevli 6 doktorun, hareket bozukluğu hastası 20 Mehmetçik'i kobay olarak kullanması Türkiye'nin gündemini sarsmaya devam ediyor.Askerlerin denek olarak kullanıldığı araştırmanın GATA Bilimsel Araştırmalar Etik Kurulu'nun izni ve kobayların rızası doğrultusunda yapıldığı iddia edilmişti. Edinilen bilgilere göre, GATA Nöroloji Anabilim Dalı'nda yapıldığı öğrenilen klinik ve laboratuvar araştırması 2007-2008 yılları arasında gerçekleşti. Kurul izninin ise bu çalışmanın uluslararası sempozyumun da sunumu yapılabilmesi için 2009'da alındığı ortaya çıktı. 2009 yılında GATA Etik Kurulu'na yapılan müracaatta 20 denek üzerinde çalışma yapılacağı belirtildiği fakat bunların kim olduğu yönünde bilgi verilmediği ileri sürülüyor. Deneklerin isim bilgileri verilmeden araştırmaya izin verilemeyeceği, bu nedenle iznin geçersiz olduğu ve yapılacak çalışmanın yok hükmünde sayılacağı iddia ediliyor. Uluslararası Helsinki bildirgesinde de kısıtlı olarak tanımlanan "erler, erbaşlar ve mahkûmlar" üzerinden klinik araştırmalar yapılamayacağı belirtiliyor.

Kobay olarak kullanıldığı iddia edilen askerlerin rızasının alınmadığı da iddialar arasında. Askerlerin araştırmaya katıldıkları yönündeki onay belgesinin içeriğinde, "tedavi için yapılan işlemleri kabul ediyorum" cümlesi yer alıyor. Ancak bu denekliğin kabulü anlamı taşımıyor. GATA' da yatan hastalardan alınan belgenin genel prosedür olduğu ve bu belge bu kadar kritik bir araştırma için değil hiçbir araştırma için kullanılamayacağı vurgulanıyorGenelkurmay Başkanlığı'nın açıklamasında yer alan "transkranyal manyetik sitimülasyon nörofizyoloji laboratuvarlarında oldukça yaygın kullanılan elektro fizyolojik bir yöntem olup uygulama günümüzde tanı ve tedavi amacıyla kullanılmaktadır. Bu uygulamada kullanılan manyetik alan MR görüntülemede uygulanan manyetik alanla aynı şiddettedir." açıklamasının da çelişki içerdiği iddia ediliyor. Bu uygulamanın tedavi veya herhangi bir teşhis amacıyla kullanılmadığı, eğer kullanıldıysa neden etik kurul izni almaya gerek duyulduğu soruluyor. Yapılan çalışmanın rutin bir uygulama olmayıp klinik bir araştırmayı kapsamakta olduğu vurgulanıyor.