11 Kasım 2010 Perşembe

İşte ihanet notlarında durdurulmak istenen projeler

Bir üsteğmenin bilgisayarından çıkan PKK'yı koruma notları kamuoyunu dehşete düşürdü. Dağ kadrosuna tehlike oluşturduğu için durdurulması istenen 6 savunma projesi terörle etkin mücadele adına büyük önem taşıyor. Projeler arasındaki AselPod sistemi, F16'ların hedef bulma ve bombalama kabiliyetini üst seviyeye çıkarıyor.

Şantaj ve askerî casusluk soruşturması kapsamında Üsteğmen Emrah K.'nın bilgisayarında çıkan belgeler Ankara'nın gündeminde. Üsteğmenin TÜBİTAK'ta mühendis emekli Yarbay Yücel Ç. ile paylaştığı notlarda 'dağ kadrosu için tehlike oluşturan' 6 büyük savunma projesinin durdurulması isteniyor, "Heronlar bertaraf edilmeli." deniyor. Söz konusu projeler, ülke güvenliği açısından büyük önem taşıyor ve terörle etkin mücadele adına önemli teknolojik kazanımlar getiriyor. Notlarda PKK'nın en çok korktuğu ithal uçaklara Aselsan tarafından gece görüş sistemi entegre edileceği kaydediliyor. Bahsi geçen hava araçlarının başında ANKA geliyor. Türkiye'nin insansız hava aracı (İHA) projesi olarak yürütülen ANKA'ya önümüzdeki süreçte gece görüş sistemleri takılacak. ANKA'lar, sınırda teröristlerin hareketini anbean izleyip kaydettiği görüntüleri kontrol merkezine aktaracak. Ayrıca AselPod adı verilen sistem sayesinde de F-16 savaş uçaklarının gece görüşü, lazerle işaretleme, hedef bulma ve bombalama kabiliyetleri en üst düzeye çıkarılacak.

İsrail'den alınan istihbarat toplama uçakları Heron'lara da Aselsan üretimi ASELFLIR 300 kamera ve gözetleme sistemleri monte edildi. Söz konusu diğer uçaklar ise F-16'lar. Bu uçaklara milli keşif ve gözetleme sistemi kazandıracak proje ise Aselpod. F-16'ların gece şartlarında 'gündüz gibi' operasyon yapmasına imkân veren ve Türk mühendislerin buluşu AselPod (keşif ve gözetleme sistemi) şu anda üretim aşamasında. Bu sistem sayesinde uçakların gece görüş, lazerle işaretleme, hedef bulma ve bombalama kabiliyetleri en üst düzeye çıkarılacak. Özellikle gece operasyonlarında pilotlar büyük rahatlığa kavuşacak. Savunma çevrelerinden edinilen bilgiye göre, ilk AselPod 2011'in Haziran ayında Hava Kuvvetleri Komutanlığı'nın 100. kuruluş yıldönümünde TSK'ya teslim edilecek. ABD, İsrail ve Fransa'nın ardından Türkiye bu kritik sistemi üreten 4. ülke olacak. AselPod'da, gündüz ve gece kameralarının yanı sıra lazer güdümlü mühimmatlara uygun işaretleme yapabilecek ve pilota hedef mesafe bilgisi iletecek sistemde, lazer hedef işaretleme ve mesafe ölçme cihazı da yer alacak. İlk olarak 4 AselPod üretilecek, projenin ikinci aşamasında 16 podun TSK'ya kazandırılması bekleniyor.

Belgede geçen bir diğer proje insansız hava araçları (İHA). Türkiye, İsrail'den aldığı Heron'ların teslimatında yaşanan gecikmenin ardından kendi istihbarat uçaklarını üretmeye başladı. TAI tarafından yürütülen proje kapsamında 2012'ye kadar ANKA adı verilen 3 adet Türk İnsansız Hava Aracı'nın (TİHA) üretilip Hava Kuvvetleri Komutanlığı'na teslim edileceği belirtiliyor. Daha sonra ise seri üretime geçilmesi hedefleniyor. Türk mühendislerinin çalışmalarının ürünü olan ANKA, 24 saat havada kalıp 30 bin feet yüksekliğe kadar çıkabilecek. Üzerindeki gelişmiş kameralarla, gece gündüz her türlü hava koşulunda, keşif gözetleme ve istihbarat görevlerini yerine getirebilecek. Özel şirketler arasında da bu uçakların daha küçük boyutundan üretip TSK'ya teslim edenler var. Şu anda operasyonlara katılan bu insansız hava araçlarının ismi ise 'Gözcü'.

Durdurulması istenen bir diğer proje, ses emniyet cihazları. TÜBİTAK tarafından geliştirilen cihazlar sayesinde Türk subayları operasyon bölgelerinde aralarında kriptolu konuşmalar yapabilecek. Cihazların kripto algoritmaları ise tamamen yerli.

Soruşturmada ele geçen Excell belgesinde uydu haberleşme sistemlerinin 'tehlike'sinden de bahsediliyor. Şu anda Savunma Sanayii Müsteşarlığı'nın yürüttüğü uydu haberleşme projelerinden biri X-Band Uydu Haberleşme Sistemleri ismini taşıyor. Proje kapsamında Türksat-2A uydusunda bulunacak ve askerî haberleşme için tahsis edilecek iki adet X-band transponderleri (uydu üzerindeki alıcı ve vericiler) ile haberleşecek yer terminalleri ve şebeke kontrol merkezlerinin tedariki hedefleniyor.

Yürütülen bir diğer önemli proje, coğrafî kısıtlama olmaksızın dünya üzerinde herhangi bir bölgeden askerî istihbarat amaçlı yüksek çözünürlüklü görüntü elde edilmesine imkân tanıyacak Göktürk uydusu. Söz konusu proje için 2009'da İtalyan Telespazio S.p.A. ile sözleşme imzalandı. Projede görev alacak yerli ortaklar ise TÜBİTAK, Aselsan ve TAI.

Güvenli veri ve görüntü iletimi projesi de yine hava ve yer haberleşmesinde bilgilerin kriptolanmasını sağlayacak. Milli yazılımların kullanılacağı proje, düşman unsurların harekât konuşmalarını dinlemesini ve ele geçirmesini engelleyecek. Yine insansız hava araçlarından elde edilen görüntülerin yer kontrol istasyonlarına aktarımı sırasında da şifreleme yapılacak.

TÜBİTAK'ta görevli emekli Yarbay Yücel Ç. ile çetenin köprü elemanı olduğu iddia edilen Deniz Kuvvetleri'nde görevli Üsteğmen Emrah K. arasındaki belge alışverişinde bu 6 projenin ismi yer alıyordu. Devlet güvenliği için çok önemli proje isimlerinin karşısına "Dağ kadrosu için tehlikeli. Hava yer haberleşmesi kriptolu olacak. Durduralım. Hiç olmazsa yavaşlatalım. Kripto kodlarını mutlaka ele geçirelim." ve "Kesinlikle sekteye uğratılmalı. Geçişler sekteye uğrayabilir. Trafik ve taşımacılığa dikkat. Dağ kadrosu sert çıkıyor." şeklinde notlar yazılmıştı.

Hukukçular ve şehit aileleri tepkili:

Heron skandalı soruşturulsaydı, karakol baskınları olmazdı

'Şantaj ve askerî casusluk' soruşturmasında ortaya çıkan PKK'yı koruma amaçlı notlar, şehit ailelerinin ve hukukçuların tepkisini çekti. 2007'deki Dağlıca saldırısından önce iki subay arasında geçtiği belirlenen bir konuşmada, PKK'ya kayıplar verdiren Heronların düşürülmesinin istendiğini hatırlatan aileler, "Bu olayın üzerine gidilseydi Aktütün, Gediktepe ve Hantepe baskınları yaşanmazdı." diyor. Hukukçular da, skandal belgelerin, terörün neden bitmediğini gösterdiğine dikkat çekiyor.

'Şantaj ve askerî casusluk' soruşturmasında, şebekenin terör örgütü PKK ile bağlantısını gösteren dokümanların ortaya çıkmasına şehit yakınları ve hukukçular, 'Onca belgeye rağmen neden iddiaların üzerine gidilmedi?' şeklinde tepki gösterdi. Şehit yakınları, Üsteğmen Emrah K.'nın bilgisayarında çıkan belgelerin 2007 yılında Dağlıca baskınından birkaç hafta önce yapıldığı belirlenen ihanet konuşmasıyla örtüştüğünü söylüyor. "İhanet konuşmasının üzerine gidilmiş olsaydı Dağlıca, Aktütün, Gediktepe ve Hantepe baskınları yaşanmazdı." diyen şehit yakınları, TSK içindeki çürük elmaların bir an önce ayıklanarak adalet önüne çıkarılmasını talep ediyor.

Casusluk çetesiyle ilgili medyada çıkan gelişmeleri değerlendiren Dağlıca şehidi Selçuk Gürdal'ın kardeşi Celalettin Gürdal, suç işleyenlerin TSK içinde elini kolunu sallayarak dolaştığını vurguluyor. Askerî makamlara yüzlerce dilekçe yazdığını hatırlatan Gürdal, kimsenin kendisini dikkate almadığına ve yetkililerin olayın üstünü kapatmaya çalıştığına dikkat çekiyor. Dağlıca baskınının yıldönümü olan 21 Ekim'de yaptığı konuşma yüzünden askerî makamlar tarafından susturulmak istendiğini söyleyen Gürdal, konuşmasından dolayı kendisine dava açıldığını belirtiyor.

Türkiye Harp Malulü Gaziler Derneği İzmir Şube Başkanı Volkan Kaya, "2007'de MİT'in tespit ettiği Heronlarla ilgili konuşmanın üstü örtülmeseydi veya birileri tarafından kollanmasaydı, bugün ortaya çıkan casusluk çetesi üç yıl önce çökertilirdi." diyor. Medyada çıkan ihanet konuşmalarını ve belgelerini okudukça kanının donduğunu söyleyen Kaya, "Askerî savcılar etkili bir şekilde idari soruşturma başlatsaydı, 2007'den bu yana Dağlıca, Aktütün, Gediktepe ve Hantepe baskınlarındaki zafiyetler yaşanmazdı." sözleriyle konunun ihmal edildiğine dikkat çekiyor. Volkan Kaya, Çukurca'daki mayın hadisesiyle ilgili başlatılan soruşturma kapsamında Tuğgeneral Zeki Es'in tutuklanmasını son zamanlarda yaşanan en olumlu gelişme olarak değerlendirdi.

Tuğgeneral Es'in tutuklanması bir milat

Tuğgeneral Zeki Es'in askerî mahkeme tarafından tutuklanmasının TSK için milat olduğunu söyleyen Doç. Dr. Önder Aytaç, bu tutumun yeni dönemde TSK'nın ihmal ve ihanetlere nasıl yaklaşacağına dair bir gösterge olduğunu belirtiyor. Genelkurmay Başkanı Işık Koşaner'in yalnızca askerlik işleriyle ilgilenmek istediğini vurgulayan Aytaç, TSK içerisinde bu düşüncenin aksine hareket edecek kişilerin Koşaner tarafından yargı önüne çıkarılacağına inandığını söylüyor. Hantepe baskını ve Heron soruşturmasının devam ettirilmesi halinde TSK içindeki yasadışı yapılanmaların çorap söküğü gibi açığa çıkacağını kaydeden Aytaç sözlerine şöyle devam ediyor: "Koşaner'in hukuka güveni tam. Tuğgeneral Zeki Es'in mayın soruşturması kapsamında tutuklanması Koşaner'in gelecekte nasıl bir Genelkurmay başkanı olacağına dair ipuçları veriyor. Eğer bu iki soruşturma salahiyetle devam ettirilse artık TSK'da çeteleşmeler fırsat bulamayacak."

TSK'daki ihanet şebekesi yüzünden PKK bitirilemiyor

Çete soruşturması kapsamında ele geçirilen belgelerin PKK'yı bitirmeye yönelik projeler içerdiğini söyleyen Hukukçular Birliği Vakfı Başkanı Sinan Kılıçkaya, bu çalışmaların TSK'nın en stratejik projeleri arasında yer aldığını kaydetti. Projelerin yabancılara satılmasını, "TSK içindeki bir grup PKK'nın bitmesini istemiyor." şeklinde yorumlayan Kılıçkaya, geçmişte çetelerin üzerine gidilmesi durumunda PKK sorununun bugüne kalmayacağını savundu. Kılıçkaya şöyle konuştu: "Ses kayıtlarını MİT tespit etmişti. O gün bu olayın üzerine kararlılıkla gidilmedi. Sonuç ortada. Bugün PKK hâlâ bitmediyse devlet içindeki hainler yüzünden. Suçluların cezalandırılması bu tür ihanetlerin son bulmasını sağlayacaktır."

Belgeler, Türkiye'deki terörün neden bitmediğini gösteriyor

Genelkurmay içerisinde dış güçlere ve PKK'ya hizmet eden bir örgütün varlığının söz konusu olduğuna dikkat çeken Hukukçular Derneği Başkan Yardımcısı Cavit Tatlı, çetenin ortaya çıkarılmamasının askerî yargı içerisindeki emir-komuta zincirinden kaynaklandığını söylüyor. Devletin gizli belgelerini sızdırma işine karışmış veya göz yummuş kişilerin derhal görevlerinden alınmasını isteyen Tatlı, bu şahısların yargı önüne çıkarılması gerektiğini belirtiyor.

Orada Albay'ın çocuğu olsaydı, teröristlere müdahale etmez miydi?

-İnternete düşen ses kaydında, Kara Kuvvetleri İç Güvenlik Harekat Şube Müdürü Albay Ünal A. olduğu iddia edilen kişinin, "7-8 teröriste müdahale edilmez" sözleri şehit ailelerini çileden çıkardı. Hantepe baskınında şehit düşen piyade onbaşı Hakan Yutkun'un annesi Gülfiye Yutkun, komutana sert tepki gösterdi. Anne Yutkun, "Orada o komutanın çocuğu olsa, yine 7-8 teröriste müdahale etmez mi acaba?" diye sordu. Terör saldırıları ile ilgili her gün yeni bir gelişme yaşandığını, yeni ses kayıtlarının ortaya çıktığını belirten anne Gülfiye Yutkun, her gün binlerce kez kahrolup öldüklerini dile getirdi. Komutanın sözlerine çok üzüldüklerini belirten acılı anne, şunları söyledi: "Ne demek 7-8 teröriste müdahale edilmez? Bunlar dalga mı geçiyor bizimle? Bizim çocuklarımızı niye götürüp oraya koyuyorlar o zaman? Çocuklarımız teröristlere yem olsun diye mi? Ne zorluklarla onları büyütüp, bu yaşlara getiriyoruz? Ne demek 7-8 teröriste müdahale etmem? Kaç teröriste müdahale edeceksin o zaman? Orada o komutanın çocuğu olsa, yine 7-8 teröriste müdahale etmez mi acaba? Bir terörist bile görse, gider öldürür değil mi. Kimi kandırıyorlar."

Baba Zafer Yutkun da, ses kayıtları sonrasında yaşanan gözaltıların ardından saldırıların kesilmesine dikkat çekti. Bunların tesadüf olamayacağına vurgu yapan Zafer Yutkun, şunları kaydetti: "Asıl üzerinde durmamız gereken konu terörün bir anda durması konusudur. Hantepe baskının ardından ortaya bir sürü ses kaydı çıktı. Ardından da komutanlar gözaltına alınınca bir anda olaylar kesildi. Bunlar tesadüf mü."

"Türk ordusunda böyle insanların ne işi var?" diye soran baba Yutkun, sözlerini şöyle tamamladı: "7-8 terörist bizim askerlerimizi öldürürken onları izleyip, 'bunlar az, bırakalım öldürsünler' mi diyorsunuz? Biz niye çocuklarımızı askere gönderiyoruz o zaman? Bu insanların Türk ordusu içinden mutlaka ayıklanması gerekiyor. Mayın konusunda sadece Zeki Es mi suçlu? Tugay komutanı, onların altındakiler hepsi tutuklanmalı. Bu insanlara en ağır cezalar verilsin."