1 Kasım 2010 Pazartesi

Arınç, CHP ve G.Kurmay'a yüklendi

Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, "Cumhurbaşkanımız bir davette bulunuyor, başka bir kurum da oraya gitmemek için başka bir resepsiyon tertipliyor. Bu şık bir davranış, doğru bir davranış değildir. Amaç ne olursa olsun böyle bir farklılığı ortaya koymak yanlış anlaşılır, eleştirilir ve o kurumu yıpratır" dedi.

Arınç, Atlantik Eğitim Kurumları Mezunlar Derneğinin açılış töreninin ardından gazetecilerin sorularını yanıtladı.

Bülent Arınç, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı dolayısıyla düzenlediği resepsiyona CHP’lilerin ve TSK mensuplarının katılmamasını eleştirdi.

Kurumların resepsiyona katılıp katılmamaları konusu halk tarafından merak ediliyorsa bu kurumların da çok haklı sebepler göstermesi gerektiğini ifade eden Arınç, kendisinin de resepsiyona katılmadığını, üyesi bulunduğu Hükümetin mensuplarının eşli veya eşsiz şekilde Hükümeti kurumsal olarak temsil ettiklerini söyledi.

Bugün gazetelerin ve televizyonların resepsiyon haberlerini "askerler ve CHP katılmadı" şeklinde verdiğine işaret eden Arınç, "Birisi sivil bir örgüt, diğeri de askeri bir kurum. İkisinin yan yana gelmesi bence dikkat çekici ve eğer söylenecek şeyler varsa bu benzerliğe bakarak söylenmelidir" dedi.

Arınç, 5 yıl süreyle TBMM Başkanlığı yaptığını da anımsatarak, başkanlığı döneminde gördüğü teamüller olduğunu, 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı, 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı ve 30 Ağustos Zafer Bayramı’nda tek resepsiyon verildiğini anlattı. Arınç, şöyle devam etti:

"29 Ekim Cumhuriyetimiz kurulduğu gündür. Cumhuriyetimizi, milletin birliğini ve başkomutanlık görevini temsil eden cumhurbaşkanıdır. 29 Ekim’in akşamında resepsiyon verilmesi gerekiyorsa bunu sadece Cumhurbaşkanımız yapar, bugüne kadar gelenek böyledir. Sayın Demirel, Sayın Sezer ve rahmetli Sayın Özal zamanında da 29 Ekim kutlamalarına Cumhurbaşkanı katılır, akşam da daveti sadece o verir, ikinci, üçüncü bir davet veya kurumların farklı gece tertip etmesi bugüne kadar yaşanmamıştır. 23 Nisan Meclisimizin açıldığı gündür. O gün Anıtkabir’e biz gideriz, kutlamaları biz izleriz, akşam da resepsiyonu Meclis Başkanı olarak biz veririz. Yaşadığım bu 5 yıl ve onun öncesi ve sonrasında 23 Nisan akşamı Meclis Başkanı’ndan başka bir kişinin ya da kurumun resepsiyon verdiğini duymadım.

30 Ağustos Zafer Bayramı’dır, o gün Anıtkabir’e asker gider, merasimlere onlarla beraber biz gideriz, resepsiyonu sadece askerimiz orduevinde verir. 30 Ağustos’un akşamında hiçbir başka kurum veya kuruluşun orduevinde yapılan resepsiyona karşı bir alternatif resepsiyon yaptığını ne gördüm, ne duydum. Bu teamül yerleşmiştir. Teamüllere karşı farklı şeyler yapılır mı, yapılırsa nasıl karşılanır, onu hem bunu yapanlara hem de kamuoyuna sormak lazım. Bir Cumhuriyet Bayramı’nda devletimizi temsil eden, milletin birliğini, başkomutan sıfatını taşıyan bir zat, Cumhurbaşkanımız bir davette bulunuyor, başka bir kurum da oraya gitmemek için başka bir resepsiyon tertipliyor. Bu şık bir davranış, doğru bir davranış değildir. Amaç ne olursa olsun böyle bir farklılığı ortaya koymak yanlış anlaşılır, eleştirilir ve o kurumu yıpratır. O kurumu yıpratacak hareketlere hiç kimsenin tevessül etmemesi lazım. Devletin başındaki insan davet ediyor, buna ya katılırsınız ya katılmazsanız. Hiç kimse bir yüzbaşı katılmadığı zaman ’niye gelmedi’ diye araştıracak değildir, hiç kimse ’Arınç niye katılmadı’ diye sormak ihtiyacı duymuyor, ama kurumları temsil eden insanların haklı mazeretleri olmadıkça bu davetlere katılması Cumhuriyetin de bir geleneğidir."

-"KEŞKE GELMESİ GEREKENLER DE GELSEYDİ"-
Arınç, dün akşamki resepsiyona Türkiye’nin farklı kesimlerinden bin 500’e yakın davetlinin katıldığını da belirterek, "Anadolu’nun bir haritası, bir toplamı, Türkiyemizin bir toplamı bu davete koşarak gelmiştir. Keşke gelmesi gerekenler de gelseydi, ama bu Türkiye’de sivilleşme adına, Sayın Cumhurbaşkanımızın konumu adına eksiklik değil, onlar kazançlı çıktılar, karlı çıktılar çünkü doğru olanı yaptılar. Gelmeyenler kendi durumlarını tekrar gözden geçirsinler. Halen Sayın Abdullah Gül, Cumhurbaşkanıdır, bütün yetkilerini kullanıyor, kullanmaya devam edecek. Beğenenler veya beğenmeyenler kendilerini buna göre dizayn etsinler. Türkiye’de güçlü bir hükümet var ve görevine devam ediyor" diye konuştu.