15 Eylül 2010 Çarşamba

Gülen'in sağ koluna askerden sorgu

Fetullah Gülen'in 35 yıllık arkadaşı Nurettin Veren, 'Fetullahçı gizli örgüt' ile ilgili Genelkurmay'a 8 saat görüntülü ifade verdiğini açıkladı.

Fethullah Gülen’in 35 yıllık arkadaşı, sağ kolu Nurettin Veren 2006 yılında TSK içindeki Fethullahçı gizli örgütlenmeyi ayrıntılarıyla Genelkurmay Askeri Savcılığı’na anlattı.

Aydınlık Dergisi'nden Mehmet Bozkurt'un haberine göre, Askeri Savcılık’ta Veren’in ifadesi 8 saat sürdü, ifade görüntülü kaydedildi. Nurettin Veren, TSK’daki imamın ismini Genelkurmay’a açıkladı.

Org. Yaşar Büyükanıt’ın Genelkurmay Başkanı olduğu dönemde Genelkurmay Askeri Savcılığı Nurettin Veren’i ifadeye çağırdı. Askeri Savcılığın çağırma nedeni Nurettin Veren’in televizyonlarda Fethullahçı gizli örgütlenme ile ilgili açıklamalarıydı. Askeri Savcılık, Veren’e TSK içindeki Fethullahçı yapılanmayı anlatmasını istedi. Veren, 2006 yılında şu bilgileri verdi;

“-TSK’daki örgütlenmeyi sağlayanların başında S.S.A. geliyor. Şimdi (2006 yılı) Amerika’da olduğunu biliyorum. Diğer bir isim de K.Ü. Aynı zamanda denizcilere bakıyor.

“-Askerler değişik evlerde salı günleri misafir edilir gizli toplantılar yapılır.

“-Çeşitli kademelerdeki Fethullahçı subaylar Gülen’e istihbarat getirir.

“-Kurmay Binbaşı seviyesinde subaylar Gülen’e brifing verir.

“-Bazı teğmenler kılıçlarını Fethullah Gülen’e getirdiler, bunlar İzmir’de bir dershanenin üst katında sergilendi ve daha sonra kaldırıldı. Bu teğmenlerin bazıları ordudan atıldı. Bunun üzerine “Ordu din düşmanı” propagandası yapıldı.

“-95 yılında TSK’dan atılan denizciler Fethullahçılar.

“-Bazı askeri öğrenciler Fethullahçılardan burs alırlar. Bunlar üst seviyelere geldiklerinde Fethullah’a bağlılıklarını devam ettirirler.

“-Fethullah Gülen 9 Ocak 2005’te Milliyet’te Mehmet Gündem’e verdiği röportajda “Ordu’da Fethullahçı var mı?” sorusuna net bir cevap vermedi.”

GENELKURMAY NİÇİN HAREKETE GEÇMİYOR?

Veren, “Bu ifade Genelkurmay’ın elinde. İsimleri verdim. Niçin harakete geçilmiyor? Hanefi Avcı da TSK içindeki örgütlenme ile ilgili önemli bilgiler veriyor. Askeri Savcılığın bunları değerlendirmesi gerekir” diyor.

Veren, Genelkurmay’a neden gittiğini de şöyle açıklıyor: “Sizin anayasal göreviniz içerde veya dışarda normal vatandaşın çıplak gözle göremediği tehlikeleri tespit etmektir. Siz beni koruyup kollamanız için değil, ben sizi uyarmak için, koruyup, kollamak için geldim.”

Genelkurmay’daki 8 saatlik ifadesinde Nurettin Veren, Fethullahçı örgütlenme anlayışını, örgütün stratejisini, çalışma şeklini, iç yapısını ve TSK içindeki isimleri açıklıyor. Veren örgütün çalışma şeklini kendi ifadeleriyle Genelkurmay’a şöyle anlatıyor; “Siz elinizdeki teknik imkanlarınızla yedidüvele karşı kahramanca savaşabilirsiniz. Bir çuval şeker ve tuzu karıştırsam elinizdeki cihazlarla birbirinden ayıramazsınız. Sizin karşınıza çıkan tuzla şekerin birbirine karışmış halidir. Bu işi çözme metodu; bizim karşımızda hiçbir tarikat duramaz anlayışı olmamalı. Sizin bünyenizde birbirinin aynı; kristalize olmuş tuz ve şeker var. Bunun tespiti kolay değil.”

Veren, ifadesinde Fethullahçıların çalışmalarının nasıl belgeleneceğine dair bilgiler de veriyor. Fakat, “Anlattıklarımızdan yeterli ders çıkarılmamış ki, YAŞ toplantısında terfisi görüşülen askerler ifadeye çağrılabiliyor” diyor.

HÜCRE TİPİ ÖRGÜTLENİYORLAR İMAMLAR BELLİ
Nurettin Veren’e, isimler belli olduğu halde neden üzerine gidilmiyor diye sorduk. Veren’in yanıtı şöyle: “Hanefi Avcı demedi mi? Hakim hakim değil, savcı savcı değil, polis polis değil. Sen üzerine gitmek istesen diyor ki ‘Hukuk var. Yargı böyle karar verdi’. Yahu, o yargı değil ki, düşmanın maşası. Zaten esas tehlikeli olan görünmeyen düşmanla harp etmek. Ben bunları söyleyince dediler ki, ‘Bu adam niye bağırıyor. Bir tane imam mı orduyu yönetecek?”

Veren’e, “Nasıl oluyor da orduda, yargıda, emniyette üst düzey yerlere gelmiş insanlar kendi mesleğinden ve aynı bilgi düzeyine sahip olmayan bir imamdan emir alıyor?” diye soruyoruz. Veren, bu soruya Fethullahçıların hücre tipi yapılanmasını anlatarak cevap veriyor; “Her birimin kendi imamı var. Astsubaylara astsubay imam, subaylara subay imam.

Ama bütün bunların bağlı olduğu bir sivil imam var. Bunlar telefonla iletişim kurmazlar. Bir cümle için Amerika’ya gider, gelirler. Ulak biçiminde. Bu adamlar küçük yaşlardan itibaren imamı dinleyerek yetiştiriliyor. Onların hangi mesleği seçeceğine, hangi sınava gireceğine cemaat karar veriyor. Zengin ailelerin çocukları Anadolu’ya hakim ve savcı olarak gitmezken, cemaat bu boşluğu gördü. Kendi mensuplarını dava adına buralara gönderdi. Bunlara her türlü zorluğa katlanmaları öğretildi. Şimdi de bu noktalara geldiler.”

TSK'NIN GÖREVİ İRTİCAYLA MÜCADELE
Nurettin Veren, “AKP’yi ve Fethullah Gülen’i bitirme irtica eylem planı” belgesi olarak ortaya çıkan ve TSK’ya tertibin bir parçası olan sahte belgeyle ilgili olarak şunları söyledi: “Ordunun içinde iki kuvvet yaratılmaya çalışılıyor. Bu çok tehlikeli bir durum. Bu, tuzun kokması. Birileri mevcut yapıya dışarıdan müdahele edilecek yapı kuruyor. Bir gazete ne yazdı, “AKP’yi ve Fethullah Gülen’i bitirme irtica eylem planı” dedi. Bu sözde ihtilal belgesi. İhtilal mevcut iktidara karşı yapılır.

Fethullah Gülen iktidar mı? AKP’yle Fethullah’ı nasıl yan yana koyarsın? Burada Gülen eşittir AKP oldu. Asker şu uyanıklığı göstermeliydi; ‘Ben kurumsal yapı içinde, ikinci bir yapılanma teşebbüsüne karşı tavır alıyorsam, bu AKP’ye karşı bir eylem planı değildir. Benim yaptığım eylem planı, TSK’yı içten ele geçirmeye çalışan bir yapıya karşı yapılmıştır.’ TSK, Anayasal hakkını kullanarak kendi içindeki bir örgütlenmeye karşı harekete geçmeliydi. Benim onlara anlattığım kaset bile başlı başına bir belgedir.”

“GELME! SONUN A. TANER KIŞLALI GİBİ OLUR”
Nurettin Veren, televizyonda anlattıkları üzerine Genelkurmay tarafından telefonla arandı ve ifadeye davet edildi. Bu görüşmeden bir kaç saat sonra Veren’in telefonu çaldı, arayan kişi; “Az önce arandığın yerden arıyorum. Buraya gelirsen sonun Ahmet Taner Kışlalı gibi olur” dedi ve kapattı. Veren durumu Genelkurmay’a bildirdi ve görüşme birkaç gün ertelendi.

Belirlenen günde Veren, Ankara’ya gitti. Genelkurmay’da Askeri Savcılık tarafndan 8 saat görüntülü ifadesi alındı. Veren, “Bu kayıtlar dönemin Genelkurmay Başkanı Org. Yaşar Büyükanıt’a verildi mi, verilmedi mi bilemiyorum. Ama bu tehditlere rağmen herşeyi anlattım. Fethullahçı örgütlenmeyle ilgili her türlü bilgi Genelkurmay’ın elinde var” dedi.

HANEFİ AVCI: ASKERİ SAVCILIK İFADEME BAŞVURMADI
“Haliç’te Yaşayan Simonlar; Dün Devlet ve Bugün Cemaat” kitabının yazarı eski Emniyet Müdürü Hanefi Avcı'ya 'askeri savcılıkça ifadeye çağrıldınız mı?' diye sorduk. Avcı, yaptığı açıklamada; “Askeri Savcılıkça ifadem alınmadı veya askeri savcılıklarca herhangi bir işlem yapıldığından haberdar değilim” dedi.

Avcı, gizli örgütlenmeyi kitabında şöyle anlatıyor; “Genelde her kurumun imamı işleri yönetmektedir. Emniyet, ordu, MİT, basın ve madya, yargı, maliye gibi tüm büyük kurumlardan sorumlu olan bir imam vardır. Her imamın altında o kurumun her biriminden sorumlular mevcuttur, bu en yukarıdan başlayıp alta kadar yoğun örgütlü olarak devam eder...

Bununla birlikte her kurum imamı ayrıcı doğrudan yurtdışında bulunan Fethullah Hoca’ya bilgi verip ondan talimat alır, yani olup biten herşey hocanın bilgi ve kontrolünde gerçekleşir, dolayısıyla meydana gelen olaylar asla sıradan bir cemaat mensubunun kendi kafasına göre yaptığı şeyler değildir.”