22 Şubat 2011 Salı

Libya ve Susurluk / Ahmet Altan

Doğrusu ya, Libya’ya “devrim ateşinin” diğer ülkelerden daha sonra ulaşacağını düşünüyordum, Kaddafi’nin bir tür “kurt kapanına” aldığı ülkeyi dünyaya “kapalı” tutmasının, “ateşin” oraya yayılmasını geciktirebileceğinden endişeliydim.

Anlaşılıyor ki artık dünyada “kapalı toplum” diye bir toplum türü yok.

Hiçbir diktatör, kendi halkını dünyanın diğer insanlarının düşüncelerinden, inançlarından, isteklerinden kopartıp alamıyor.
Halkları “yalnızlaştırmak” artık mümkün değil.

Eskiden halklara kurulan en büyük “tuzak” buydu, “yabancılar” düşman olarak gösterilir, bu korku pompalanarak halk dünyadan koparılır, yalnızlaştırılır, “diktatörler” ise kendi “yabancı dostlarıyla” dayanışarak ülkelerini rahatlıkla yönetirlerdi.

Yıllarca “diktatörlerin” boyunduruğunda yaşayan insanlar şimdi “düşmanın” dışarıda değil, “içerde” olduğunu anlıyor.
Mübarek gibi, Kaddafi gibi adamların “dış güçler bizi bölüyor” safsatasına kimse kulak asmıyor.

Gençlerin internet kullanımının “milyonda otuz beş” gibi çok düşük olduğu Libya’da bile, “çağın teknolojisi” gereğini yapıyor ve Libyalılar devrim ateşini kendi ülkelerine internet üzerinden taşıyabiliyor.

Cengiz Çandar’ın dün Neşe Düzel’e yaptığı harika “Ortadoğu” analizinde söylediği gibi “interneti tümden kapatmak” artık imkânsız, interneti tümden kapattığında dünyayla ticaret yapamıyorsun, “petrol sevkiyatı, alım anlaşmaları, yanaşan gemilerin programları, uçakların seferi” internet olmadığında duruyor, bunu da kimse göze alamıyor.

Kaddafi, bütün gaddarlığına, vahşetine, tehditlerine, dışarıdan getirdiği paralı askerlerine rağmen sonunda kaçmak zorunda kalacak.
Bingazi göstericilerin eline geçti bile.

Libya halkı ölümü göze alarak Kaddafi’nin üstüne gidiyor.
Tunus ve Mısır diktatörleri devrildi, Libya’da, İran’da, Fas’ta, Bahreyn’de ayaklanmalar sürüyor.

Diktatörlükler dönemi kapanıyor.
Sanırım bunun bize iki tür etkisi olacak.

Birincisi, buranın darbecileri artık böyle bir şeyi gerekleştiremeyeceklerini anlayacaklar, yeni darbeler planlayamayacaklar, Ergenekon türü örgütler kuramayacaklar, böyle bir iş yapmaya kalkarlarsa da karşılarında halkı bulacaklarını daha açık görecekler.

İkincisi, özellikle darbecilerin ve onların medyasının son zamanlara kadar kullandığı “irtica ve şeriat” korkutmacıları da sona erecek, Ortadoğu’da dini alabildiğine sömüren diktatörler devrilirken Türkiye’nin “dinsel bir diktatörlüğe” savrulamayacağını, bunun güvencesinin de ordu değil bizzat halkın kendisi olduğunu kavrayacaklar.

Bugün, “dindarlığını inkâr etmeyen bir hükümetin yönetimindeki, çağdaş dünyayla sağlam bağlar kuran laik ülke” olarak Ortadoğu’nun model kabul ettiği Türkiye, başkalarına yol gösterirken kendisi yolundan sapamaz.

Zaten böyle bir niyetin işareti de yoktu ama darbeciler böyle bir tehlike olduğu propagandasını çok beslediler, o propaganda da böylece sona erecek.
Çandar’ın çok net olarak ortaya koyduğu gibi dinî inançları güçlü, Ortadoğu’nun önündeki iki örnek El Kaide ile AKP ve Ortadoğu halkları AKP modelini seçiyor.

Türkiye’de iktidar olan parti bölgeye de örnek oluyor.
Dindarlıkla laikliğin birarada yaşayabileceğini gösteriyor.

Bölgeye “örnek” olan bir iktidarımız var.
Peki, bölgeye örnek olan bir “muhalefetimiz” var mı?
Yok.

Neden yok?
“Dindarlıkla laikliği” birarada var ederek örnek haline gelen AKP, birçok konuda sorunlar yaşıyor, Kürt meselesini çözemiyor, Kıbrıs konusunda oranın halkını yok sayan “emperyalist bir anlayışı” savunuyor, Avrupa standartlarında bir demokrasiyi kurumsal hale getiremiyor, askerî vesayeti tümden silemiyor.

Dindarlığı ve laikliği reddetmeden AKP’nin eksikliklerinin üstüne giden, daha fazla demokrasi isteyen, Kürtlerin, dindarların, Alevilerin, Avrupa standartları kabul edilmediği için kazalarda ölüp duran işçilerin haklarını savunan, askerî vesayete sonuna kadar karşı çıkan bir muhalefet, hem ülke içinde çok taze bir dinamik yaratıp hem de Ortadoğu’ya örnek olamaz mıydı?

Olabilirdi.
Ama bizim muhalefet, darbecilere, Ergenekon’a, Susurluk’a sahip çıkıyor, Kaddafi devrilmenin eşiğindeyken bizim muhalefet dikta meraklısı darbecileri kucaklıyor, çetecileri savunuyor.

Bizim iktidar Ortadoğu’ya örnek olurken, umarım Ortadoğu da bizim muhalefete örnek olur, halkı inkâr edemeyeceklerini, halkın isteklerine karşı çıkamayacaklarını, silahı siyasete sokamayacaklarını anlarlar.

Asıl kazancımız da bu olur.
AKP’nin mutlak iktidarın getirdiği çarpılmayı yaşamasını engeller, ülkeyi bugün bulunduğu noktadan daha ileri bir noktaya taşımak için etkili bir güç yaratırlar.