Bugün 28 Şubat... Darbelerin sonuncusunun yıldönümü.
28 Şubat ile 27 Mayıs'ın (1960) bir hayli benzerliği var. Her ikisi de milleti derinlemesine böldü; birbirine düşman etti. Oysa 12 Eylül'de öyle olmamıştı. Bugün anket yapılsa, sağcı-solcu herkes, 12 Eylül'e karşı tavır alır. Ama hâlâ, 27 Mayıs'ı ve 28 Şubat'ı haklı göstermeye çabalayanlar var. Bu durumun sebebi, CHP'nin "işine gelen" askeri harekete sahip çıkması ve tabanını da buna göre şartlandırması. "Bizim darbemiz güzeldir" zihniyeti.
1) 28 Şubat, tıpkı 27 Mayıs gibi, toplumun bir kesimine dayanarak, bir başka kesimi ezdi.
2) Her ikisinde de, bir kısım medya, yalan haber yayma vazifesini üstlendi. Gazeteci, psikolojik harekât aracı olarak kullanıldı. 1960'ta, "kıyma makineleri", "Harbiye'nin imhası",28 Şubat'ta, Fadime Şahinler, Aczmendiler vs...
3) 27 Mayıs'ta CHP tabii müttefikti. 28 Şubat'ı da "sosyal demokratlar"destekledi. Ama, "merkez sağ" da işin içindeydi: Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, ANAP Genel Başkanı Mesut Yılmaz ve şemsiye amblemli partiyi kuranHüsamettin Cindoruk.
4) Halk, 27 Mayıs darbesiyle siyaset dışına itilen Demokrat Parti'nin devamı olarak gördüğü Adalet Partisi'ni iktidara taşımıştı. 28 Şubat ise, AK Parti'nin önünü açtı.
5) Hem 27 Mayıs, hem 28 Şubat, husumet ekti. DP'lilere "düşük" ve "kuyruk"dedi. 28 Şubat'ta ise, dindarın adı "mürteci" oldu.
6) 27 Mayıs'ın tortusu kaldı: Vesayet rejimi. 28 Şubat'ın tortusu ise, toplum içindeki nefrete dayalı kutuplaşma oldu. Ekilen korkular yüzünden, herkes birbirinin niyetinden kuşkulanmaya başladı. "AK Parti iktidarı süreceğine, ordu gelsin" diyenler vesayet rejimini savundu.
Ama bugün, 27 Mayıs'ta kurulan vesayetçi sistemin sonuna gelmiş gibiyiz. Tabii atılacak adımlar var; bununla beraber hayli mesafe kat edildi. "28 Şubat'ı bin yıl yaşatmak" amacıyla AK Parti'ye kurulan tuzaklar bir bir açığa çıktı. Bu yüzden 28 Şubat'ın "vesayetçi düzenin sonunu getirmek" gibi bir işlevi de olduğunu söyleyebiliriz. Belki 27 Mayıs'la arasındaki önemli bir fark da bu. Biri vesayetçi sistemi kurdu; diğeri, dolaylı bir şekilde sonunun gelmesine vesile oldu.
1) 28 Şubat, tıpkı 27 Mayıs gibi, toplumun bir kesimine dayanarak, bir başka kesimi ezdi.
2) Her ikisinde de, bir kısım medya, yalan haber yayma vazifesini üstlendi. Gazeteci, psikolojik harekât aracı olarak kullanıldı. 1960'ta, "kıyma makineleri", "Harbiye'nin imhası",28 Şubat'ta, Fadime Şahinler, Aczmendiler vs...
3) 27 Mayıs'ta CHP tabii müttefikti. 28 Şubat'ı da "sosyal demokratlar"destekledi. Ama, "merkez sağ" da işin içindeydi: Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, ANAP Genel Başkanı Mesut Yılmaz ve şemsiye amblemli partiyi kuranHüsamettin Cindoruk.
4) Halk, 27 Mayıs darbesiyle siyaset dışına itilen Demokrat Parti'nin devamı olarak gördüğü Adalet Partisi'ni iktidara taşımıştı. 28 Şubat ise, AK Parti'nin önünü açtı.
5) Hem 27 Mayıs, hem 28 Şubat, husumet ekti. DP'lilere "düşük" ve "kuyruk"dedi. 28 Şubat'ta ise, dindarın adı "mürteci" oldu.
6) 27 Mayıs'ın tortusu kaldı: Vesayet rejimi. 28 Şubat'ın tortusu ise, toplum içindeki nefrete dayalı kutuplaşma oldu. Ekilen korkular yüzünden, herkes birbirinin niyetinden kuşkulanmaya başladı. "AK Parti iktidarı süreceğine, ordu gelsin" diyenler vesayet rejimini savundu.
Ama bugün, 27 Mayıs'ta kurulan vesayetçi sistemin sonuna gelmiş gibiyiz. Tabii atılacak adımlar var; bununla beraber hayli mesafe kat edildi. "28 Şubat'ı bin yıl yaşatmak" amacıyla AK Parti'ye kurulan tuzaklar bir bir açığa çıktı. Bu yüzden 28 Şubat'ın "vesayetçi düzenin sonunu getirmek" gibi bir işlevi de olduğunu söyleyebiliriz. Belki 27 Mayıs'la arasındaki önemli bir fark da bu. Biri vesayetçi sistemi kurdu; diğeri, dolaylı bir şekilde sonunun gelmesine vesile oldu.