Balyoz davası, son gelişmelerle birlikte Ergenekon'un önüne geçti. Bu yüzden üzerinde durup, bazı bilgileri hatırlatmak istiyorum.
Birinci Ordu Komutanı Çetin Doğan, Kara Kuvvetleri Komutanı Aytaç Yalman'ın onayı olmadan "iç tehdit" unsurunu jenerik senaryoya dahil etmişti. 3 Ocak 2003'te, Yalman buna karşı çıktı ve seminer çalışmasının Genelkurmay'dan gelen talimat çerçevesinde, "dış tehditle sınırlı" olarak uygulanmasını istedi. Doğan, Yalman'a itiraz etti, "Geri bölge emniyetini sağlamam gerekir" dedi. Onun bu yazısına Kara Kuvvetleri Komutanlığı'ndan ne onay, ne de ret geldi; Aytaç Yalman sessiz kaldı. Ve Çetin Doğan, jenerik senaryoyu, iç tehdit unsuruna ağırlık vererek gerçekleştirdi.Meğer, hiçbir plan seminerinde "iç tehdit" konusu işlenmezmiş. İşte Birinci Ordu Genel Sekreteri Albay Baki Erdoğan'ın iç tehdit ve plan semineriyle ilgili ifadesi:
Soruldu: Plan seminerlerinde "dış tehdit", "iç tehdit" kavramları kullanılır mı?
Cevap: Benim bildiğim kadarıyla iç tehdide ilişkin bir seminer yapılamaz.
Soruldu: Askeri senaryo planlarında, senaryo gereği, gerçek yer, zaman, şahıs isimleri belirtilir mi? Bu isimler açık olarak yazılır mı? Yoksa kodlamalar mı yapılır?
Cevap: Plan seminerlerinde gerçek isim, gerçek kurum, özel isim kullanılmaz; genelde renklerle düşman ifade edilir.
Soruldu: Askeri senaryo planlarında "siyasi görüşlere ve siyasi açıklamalara" gerçek kişi/kurum isimlerine yer verilir mi?
Cevap: Siyasi görüşlere kesinlikle yer verilmez. (Ek klasör 91; sayfa 18)
Çeşitli tartışma programlarında emekli askerler, özenle gerçekleri vatandaştan sakladılar.
Plan seminerlerinin iç tehdide yönelik olabileceğini ve orada özel isimlerden de söz edilebileceğini uzun uzun anlattılar. Birinci Ordu Genel Sekreteri Albay Baki Erdoğan'ın beyanlarıyla, bu açıklamaların gerçek dışı olduğu ortaya çıktı.
Rutin dışı bir oyun planı
Birinci Ordu Komutanı Çetin Doğan, AK Parti iktidarından sonra oluşan durumu, 20 Aralık 2002'de, Karargâh Koordinasyon toplantısında şöyle anlatıyordu: "... İçimizde şimdiye kadar barınamayanlar Meclis'e taşınmıştır. Bu bir meydan okumadır.Geri adım atamayız. Takip ettiğimiz insanlar vardır. Kategorili personelin pervasızca, biraz daha cesaretlenmiş olmaları karşısında, Silâhlı Kuvvetler içinde bunlara hiçbir suretle yer vermeme ihtiyacı ortaya çıkmıştır. Önümüzdeki Şûra döneminde bunların götürülmesi gerekmektedir."Bu bant çözümünün üstünde, Birinci Ordu Genel Sekreteri Albay Baki Erdoğan'ın imzası var. (Ek klasör 93; sayfa 67-79)
Bu da, yukarıda açıklanan Çetin Doğan'a ait görüşlerle uyum içindeki bir ses kaydı: (Plan Semineri'nde sunuşu Tümgeneral Nejat Bek yapıyor) "Sayın komutanım, irticai kadro ve çevrelerin, 3 Kasım 2002 genel seçimleri sonrasında, başta öğretim kurumları olmak üzere, kamu kurum ve kuruluşlarında türban kullanılmasında ve kadrolaşma faaliyetlerinde, ısrarlı ve kararlı davrandıkları görülmektedir. Bu bağlamda, Ordu Komutanlığı'nca, laiklik ve cumhuriyet ilkelerine karşı son zamanlardaki davranışlar, kategorili personel işlemleri, irticai faaliyetler, İmam Hatip liseleri ve Milli Eğitim Bakanlığı bünyesindeki atama çalışmaları izlenmektedir.
Bu konularda ayrıntılı emirler çıkartılmıştır...
Kılık kıyafet yönetmeliğini tavizsiz uygulayan Kartal Anadolu İmam Hatip Lisesi müdürüne istifa etmesi yönünde baskı yapıldığı tespit edilmiştir... Yönetmeliği uygulayan Çatalca, Fatih, Eyüp, Kâğıthane, Sarıyer, Bayrampaşa, Üsküdar ve Pendik İlçe Milli Eğitim Müdürleri görevlerinden alınmıştır. Bayrampaşa, Üsküdar, Pendik İlçe Milli Eğitim müdürlerinin yerine irtica yanlıları getirilmiştir.
Mevcut iktidar ve irticai kesim, uygun olmayan temsil sisteminin sağladığı sayısal üstünlükle, kamuoyunun aymazlığı ve mütareke basının desteğiyle, kendi amaçları doğrultusunda kararlı bir şekilde hareket etmektedir." (Ek klasör 171; sayfa 113-117)
Çetin Doğan'ın karargâh konuşmasının muhtevası ile plan seminerindeki (jenerik senaryodaki) Nejat Bek'e ait ses kayıtlarının içeriği birbiriyle örtüşüyor. Zaten 17 Aralık 2002'de, Çetin Doğan, 2. Kolordu Komutanı Engin Alan'a gönderdiği talimatta, askeri personelin ve başta İmam Hatipler olmak üzere, bütün kamu kurum ve kuruluşlarının yakın takibe alınmasını, türbanlıların tespit edilmesini istemişti.
Jenerik senaryodaki Tümgeneral Nejat Bek'in sözleri, Doğan'ın karargâh konuşması ve 2. Kolordu'ya Doğan tarafından gönderilen talimatın içeriği tam bir uyum halinde. Ayrıca, jenerik senaryodaki görüş beyanları, Albay Baki Erdoğan'ın açıklamasında belirttiği hususlarla taban tabana zıt:
Zira, hem gerçek kişi ve kurum adları veriliyor; hem de, 3 Kasım 2002 seçimlerinden sonra doğan siyasi atmosferden söz ediliyor. Bu durumda, "Darbe yok; tamamen jenerik senaryo" iddiaları ne kadar inandırıcı?