2 Eylül 2010 Perşembe

TSK'dan dosta düşmana hatırlatma / M.Ali Kışlalı

AKP iktidarının ikinci döneminde Türkiye birçok bakımdan temellerinden dalgalanıyor. Özellikle Türk Silahlı Kuvvetleri’yle ilgili görüntüler dikkat çekiyor. Çeşitli konu ve bunlarla ilgili sorular komuta kademesinin değişimi sırasındaki törenlerde de gündeme geldi.

İki görev değişiminde dört konuşma yapıldı.

Bunlardan ikisi yeni, biri emekliye ayrılan Genelkurmay Başkanları’na ait olunca dikkat çekti. İncelendiklerinde; TSK’nın bildiğimiz temel görüşlerinin ne değişen komutanlar, ne de değişen ülke koşulları karşısında ciddi değişikliklere uğramadıkları görüldü.

Farklılıklar üsluplarda ve kimi ülke koşullarında ortaya çıkan sorunlarla ilgili güncel değişikliklerdeydi.

Hem emekliye ayrılan İlker Başbuğ, hem de göreve gelen Işık Koşaner’in vurguladıkları yeni unsurlar da vardı. Bunlar; TSK’nın hedef olduğu psikolojik saldırıyı ve bir kısım medyanın tutumuyla ilgili şikayetleri kapsadı.

Koşaner TSK bünyesiyle ilgili olarak, kimi çevrece yapılması özendirilen değişikliklerle ilgili görüşünü de açıkladı.

TSK’nın ‘Kırmızı çizgileri’ kabul edilen anayasal rejim esasları ile Atatürkçü Düşünce Sistemi başta olmak üzere bu hususlar TSK’yı toplumun en güvendiği kuruluş yapan, temelleri her göreve gelen komutan tarafından bir kere daha vurgulanan hususlardı.

Nitekim, son törene katılan emekli Genelkurmay Başkanları’ndan Hilmi Özkök, sohbetimizde kendisinin de bu çizgileri görevi sırasında hep yinelediğini hatırlattı.

Emekliye ayrılan Orgeneral İlker Başbuğ ile görevi üstlenen Orgeneral Işık Koşaner’in titizlikle hazırlanmış konuşmaları bir çok yönden dikkat çekici. İki komutan sanki, iki yıl önceki görev değişimleri sırasında yapmış oldukları ‘iş bölümü’ yaklaşımını yinelediler. TSK’yı çok rahatsız eden güncel konuları, örneğin medyanın tutumunu değişik açılardan eleştirdiler. Ama ele alınması gereken, TSK için önemli olduğuna inandığım, bu soruna çözüm getirebilecek herhangi bir hazırlık içinde gözükmediler.

İlker Paşa görevi sırasında zaman zaman şiddet dozu yüksek konuşmalar yapmıştı. Şimdi Işık Paşa, ülkenin genel havasını dikkate aldığı görüsünde. Ama bu TSK’nın sadece temel düşüncelerinin ifadesi sırasında ve üslupla ilgili olarak hissedildi.

Her fırsatta belirttiğim gibi; TSK’nın ne temel prensiplerine göre yetişerek bu rütbelere gelmiş komutanların, ne de onlarla aynı eğitimi almış genç subayların, ne olduğu henüz tam anlaşılmamış olağanüstü soruşturmaların etkisiyle değişime uğradıkları söylenemezdi.

Ulusunun emrinde hükümetlerin değil) olduğunu her fırsatta açıklayan TSK’da olayların nasıl izlendiğini, Genelkurmay Başkanı’nın anayasal sistem içinde nasıl çalışma yapıp, oluşan görüşleri nerede ortaya koyduğunu Org.Koşaner konuşmasında belirtti.

Bunun siyasete karışma anlamına gelmeyeceği açıktı.

Özellikle askerlik hizmetiyle ilgili görüşlerin, İçişleri Bakanı’nın ‘Polisler askerlik yapmayacak’ açıklamasıyla uyuşmadığı anlaşıldı.

Bu ve diğer konularda,Koşaner’in dokunduğu kimi TSK görüşlerinin yandaş medya yayınlarından etkilenip etkilenmeyeceği herhalde kısa sürede ortaya çıkacak.

Org. Başbuğ devlette işlerin yasalara ve sivil yönetimlerin yetki paylaşımları anlayışlarına göre yürütüleceğini ama askerden gelen görüşlere gereken önemin verilmesi gereğini hatırlattı. Org. Koşaner de askerlerin bu konuda hazırlıkları nasıl yaptıklarını anlattı. Bundan sonrasını değerlendirmek ise, iki dönem başbakanlığı sırasında, artık askerlerle geçerli ilişki konusunda yeterli deneyim kazanmış olan Başbakan’a kalıyor. Önemli olan; askerlerin inandıkları hususları dosta düşmana,onların anlayacakları dille hatırlatmaları.

Bu konuda, kamu oyunun olmasa bile, siyasilerin anlayacakları bir dil kullanılmalı. Kendilerinin de öncelikle, şikâyetçi oldukları medyaya nasıl yaklaşmaları gerektiğini, ciddi ciddi düşünüp çözüm aramalılar.

Asker-gazeteci ilişkilerinin bu noktaya nasıl geldiğinin farkına varıp sorunun geçerli çözümünü arayıp bulmalılar.

Görev değişimi törenlerine hem katılanların (Muvazzaf ve emekli) listesi, hem de ‘ikram’ sırasındaki sohbetlerin genel havası anlamlıydı. Camianın kendisine karşı uygulanan asimetrik saldırı karşısında kimi mesleki kazanımlarını hatırlamaya başladığı seziliyordu.