3 Eylül 2010 Cuma

“Nişanlı çifte birlikte işkence yaptılar”

Dava dosyaları ortaya çıkan 12 Eylül'ün insanlık suçundan üç örnek: Nişanlı çifte çığlıklarını birbirlerine dinleterek işkence yaptılar. Erkeği öldüren işkenceciler ceza almadı… Ercan Koca gözaltına alınmasından bir saat sonra ağır yaralıydı. Polisler 4-5 kez yere düştüğünü söylediler ve yargılanmadılar... 18 yaşındaki genç 20 gün işkence gördü

Arşivlerden 30 yıl aradan sonra ortaya çıkan işkence dosyaları bugün Devrimci 78’liler Federasyonun açacağı utanç müzesinde sergilenmeye başlanacak. Arşivlerden çıkan işkence dosyaları, 12 Eylül’ün karanlık ve işkenceci yüzünü ortaya koyuyor. Dava dosyalarında 35 gün süren gözaltı ve işkenceler yaşandığını ortaya koyarken, o dönemdeki ölümlerin büyük bir bölümünün darp ve elektrik akımı verilmesi sonucu yaşandığı belirtiliyor. Bir dosyada işkencecilerin nişanlı çifte elektrik verdikleri anlatılıyor, bu polisler hiç bir ceza almıyor.

Erkek ölüyor. 18 yaşında gözaltına alındıktan sonra 35 gün boyunca hiç bir şekilde haber alınmayan Veli Barak’ın öyküsü ve gördüğü işkence de tüyler ürpertici. Pankart asarken yakalanan ve aldığı darbeler sonucu ‘beyin zararı kanaması’ sonucu hayatını kaybeden Ercan Koca’ın ölümüyle ilgili soruşturmada ise Askeri Savcılık suçlu kimseyi bulamıyor.

Hücrede iki büklüm, vücudunda yanıklar...

Devrimci 78’liler Derneği’nin çalışmaları sonucu ailelere teslim edilen Genelkurmay’daki işkence ve gözaltında ölüm dava dosyalarındakilerden biri nişanlı genç bir çifte ait. Belgelere göre Hasan Asker Özmen nişanlısı Birgül K. ile 2 Ekim 1980’de Ankara Gençlik Park’ında gözaltına alındı. Özmen ve Birgül K., Halkın Kurtuluşu örgütüne üye olmakla suçlandı. Ankara Emniyeti’nin bodrum katına götürüldüler. Sorgularını Komiser Enver Göktürk ve ekibi yaptı. Özmen 4 Ekim 1980 günü saatler süren sorgudan sonra hücresine konuldu. Sabah sayım yapılırken Özmen’in öldüğü fark edildi. Tutanaklara göre Özmen, gözleri kapalı ve ayakları karnına doğru çekmiş, hücrenin bir köşesinde hareketsiz duruyordu. Vücudunda yanık izleri vardı. Özmen’in ölümüyle ilgili soruşturma başlatıldı.

‘Elektrik veriyorlardı’
Soruşturmada tanık olarak ifadesine başvurulan Birgül K. şunları söylüyordu: “Başkomiser Enver Göktürk’ü nişanlıma işkence yaparken gördüm, nişanlıma ceryan veriyorlardı. Bunu gözüm bir ara açıldığında gördüm. Nişanlımın yanında bana da defalarca işkence yapıldı.”

Askeri Savcılık Komiser Enver Göktürk ve Polisler Serdar Kerem, Niyazi Porç hakkında ‘işkence yapmak’tan dava açtı. Adli Tıp Raporu Özmen’in vücudunda görülen yanıkların elektrik akışı taşıyan sivri uçlu sıcak bir maddenin batırılmasından meydana gelebilmiş olduğu bildirildi. Üç polise Sıkıyönetim Komutanlığı 2 Numaralı Askeri Mahkemesi ceza verdi. Karar Askeri Yargıtay verilen karar bozdu. Sanıklar 6 ay cezaevinde kaldıktan sonra beraat ettiler.

‘Bana 20 gün boyunca işkence yaptılar’

18 yaşındaki Veli Barak’a ait dosyada ise 19 Eylül 1980 tarihinde gözaltına alındığı anlatılıyor. Barak ailesi günlerce oğullarından haber almak için uğraştılar. Barak gözaltına alındığının 35. gününde Ankara Savcılığı aileye, Veli Barak’ın Ankara Emniyet Sarayı 1. Şube’de bulunduğunu bildirdi.

Haber üzerine Emniyet’e gidildi ancak yetkililer Veli Barak’ı ailesine göstermedi. Veli Barak, mahkemedeki ifadesinde 20 gün boyunca aralıksız işkence gördüğünü söyleyerek şunları ifade ediyor: “Bana 20 günden fazla işkence yaptılar. Bu işkence sırasında bir ara gözümdeki bağ sıyrılmıştı. Bundan istifa ederek bana işkence yapanın Komiser Enver Göktürk olduğunu gördüm. Bana isnat edilen suçla suçlanan Hasan Asker Özmen’e de Enver Göktür işkence yaptı ve neticede Hasan Asker Özmen öldü.”

Erdal Eren’in ceketi

Bugün açılacak ‘Utanç Müzesi’nde’ işkence dosyalarının yanı sıra işkence cansız mankenlerle anlatılacak. Mankenler Filistin askısı, düz askı ve ters kasap askısı şeklinde asılarak, işkenceler anlatılmaya çalışılıyor. İşkenceci asker ve polislerin isimleri de tek tek yazıldı. 17 yaşındayken yaşı büyütülerek, asılan Erdal Eren’in idam kararı ve ceketinin yanı sıra birtakım özel eşyaları burada sergileniyor. İdamların infaz edildiği darağacı AKP’li Altındağ Belediyesi’nin izin vermemesi nedeniyle sergilenemeyecek.

Kaçarken beş kere düşüp ölmüş!

Ercan Koca 13 Aralık 1980 günü saat 17.00’de Demetevlerde, Erdal Eren’in idam edilmesini protesto eden bir pankart asıyordu. Pankartı astığını gören bir trafik polisi müdahale etti. Ercan Koca, polisi fark edince olay yerinden kaçtı. Evraktaki iddiaya göre kovalamaca sırasında Koca, 4-5 defa yere düştü. Koca son defa yere düştüğünde polis Ercan Koca’yı yakaladı.

Daha sonra güvenlik güçleri olay yerine gelerek önce pankarttı Ercan Koca’ya indirtti. Sonra Ercan Koca’yı karakola götürdü. Bu sırada Tümen Hareket Merkezin’den telefon edilerek Koca’nın kendilerine getirilmesi istendi. Koca, Tümen’e götürüldüğünde hareket merkezi müdürü Sabri Nuri Karayunus, Ercan Koca’nın ‘ayakta duramayacak halde’ olduğunu gördü. Hastaneye sevk edilen Koca bilirkişi raporlarına göre beyin zarı kanaması sonucu öldü. Askeri Savcılık olaya el koydu. Ancak yaptığı soruşturma sonucunda kimseyi suçlu bulmayarak takipsizlik kararı verdi. Kararda şöyle denildi: “İşkenceye tabi tutulmadığı tespit edilmiştir. Koca’nın kaçarken polisçe takip edildiği 4-5 defa yere düşerek beyin zarı kanaması sonucu öldüğü anlaşılmıştır.”

Takipsizlik kararına Baba Süleyman Koca itiraz etti. Baba Koca sıkıyönetim komutanlığına verdiği itiraz dilekçesinde şunları belirtiyordu: “17 yaşındaki bir evladının kaybetmiş bir baba olarak oğlumun ölümünden sorumlu bulunan kişilerin bulunup ortaya çıkarılması çabası içerisindeyim. Oğlum Yenimahalle polis karakolundan çıkarıldığında koma halindeydi...”