Dün Pazardı. Libya’dan Afganistan’a... Afganistan’dan Süleymaniye’ye dört bir yanı tarassut ettim. Ama gene de er İbrahim Serkan Gündüz’ün trajik ölümü ve sonraki gelişmelere çakılı kaldım.
İbrahim Serkan Gündüz adlı asker, 8 Temmuz 2003’te Hakkâri’de askerliğini yaparken mayına basarak hayatını kaybetti.
Soruşturmada, Gündüz’ün askere alınmadan önce psikolojik rahatsızlıkları olmasına rağmen askere alındığı ve acemi birliğinde intihara kalkıştığı, buna rağmen usta birliği için Hakkâri’ye gönderildiği ortaya çıktı.
Olayın yaşandığı gün birliğindeki bir astsubayın hakaretine maruz kalan ve tokat yiyen Gündüz’ün, mayınlı bölgeye doğru koştuğu ve bu sırada mayına basarak hayatını kaybettiği anlaşıldı.
Olayın ardından, Gündüz’ün yakınlarına önce çocuklarının mayına basarak şehit olduğu bildirildi ve şahadet belgesi verildi.
Ancak bir süre sonra Gündüz’ün intihar etmiş sayılması nedeniyle şehitlik belgesi geri alındı. Gündüz’ün ailesine olaydan dolayı tazminat da ödenmeyeceği bildirildi.
Gündüz’ün ailesinin başvurduğu Askeri Yüksek İdare Mahkemesi de kararı yerinde buldu. Bunun üzerine aile, AİHM’e başvurdu.
***
Dosyayı inceleyen AİHM, Türkiye’yi “yaşam hakkını ihlal ettiği” gerekçesiyle mahkûm etti.
Zorunlu askerlik hizmetinin söz konusu olduğu ülkelerin bu tip düzenlemeleri daha da güçlendirmiş olması gerektiğinin vurgulandığı kararda, Gündüz’ün psikolojik sorunlarının ve madde bağımlılığının askeri makamlarca daha birinci evreden itibaren bilindiği, buna rağmen askerliğe elverişli bulunduğu kaydedildi.
Gündüz’ün madde bağımlılığının ve psikolojik rahatsızlıklarının giderilmesine dönük önlem alındığını gösteren bir kanıt bulunmadığının anlatıldığı kararda, askeri makamların, buna rağmen Gündüz’e yüksek riskli bir bölgede askerlik yaptırarak “insani bir unsuru” göz ardı ettikleri ifade edildi.
Kararda, Gündüz’ü intihara götüren olaylarda askeri makamların ihmal ve sorumluluğunun olduğu, askerliğe elverişlilik konusundaki düzenlemelerin de yetersiz olduğunun görüldüğü belirtildi.
Mahkeme, bu nedenle, Gündüz’ün olaydaki kusur oranını bile araştırmadan, Türkiye’yi yaşam hakkını ihlal ettiği gerekçesiyle tazminata mahkûm etti.
Karara göre Türkiye, aileye 24 bin euro ödeyecek.
***
Türkiye’nin “nasıl bir devlet” olduğunu gayet berrak ve somut bir şekilde sergileyen Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin bu kararı Ocak ayı içinde açıklandı...
Ama maalesef kendisine sadece İnsan Hakları Ortak Platformu’nun İzlem adlı dergisinde yer buldu.
Önceki gün de Gökçer Tahincioğlu’nun imzasıyla Milliyet Gazetesi’nde yayınlandı.
Üç sorum var: İkisi siyasal iktidara, diğeri Anayasa Mahkemesi’ne...
Tüm AB üyesi ülkelerde mecburi askerlik kalkmışken, bizde Prusya tipi askeri cumhuriyetin ana mekanizmasını teşkil eden “mecburi askerlik” ve dünyada eşi menendi bulunmayan Askeri Yüksek İdare Mahkemesi niye devam ediyor?
Çağdaş dünyanın terk ettiği ve Türkiye halkının istemediği bu yapıları neden dayatmaya devam ediyorsunuz?
Son sorum da Anayasa Mahkemesi’ne:
Son referandum değişikliği nedeniyle mağdur olduğumuzu düşündüğümüz kararlar için Yargıtay’dan sonra Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne epeyce bir süre gidemeyeceğiz...
Acaba Anayasa Mahkemesi er İbrahim Serkan Gündüz’ün ölümündeki gelişmeleri, iç denge hesaplarından ve baskılardan uzak kalarak, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi düzeyinde inceleyebilecek mi?
Dünyada örneği olmayan Askeri Yüksek İdare Mahkemesi’nin çocuklarımızın sıradanlaştırılan ölümlerine aldırmamasına hukuksal bir isyan bayrağı açabilecek mi?
Yoksa anayasadaki bu değişim, evrensel yargının Türk yargı sistemini denetlemesine son vermek için mi yapıldı?