15 Temmuz 2010 Perşembe

Şu profesyonel ordu meselesi / Aslı Aydıntaşbaş

Türkiye bir yandan “profesyonel ordu” kurmayı tartışırken, diğer yandan Türk ordusunun gelmiş geçmiş en profesyonel birimi dün hâkim karşısında yargılanıyordu.

Poyrazköy davasında yargılanan genç SAT komandolarından söz ediyorum tabii. Bir zamanlar Kardak’a çıkarma yapan, Bağdat’ta elçiliği koruyan, Filistin’de özel misyonlara giden SAT komandoları, dün Deniz Harp Okulu armalı lacivert ceketleriyle dizi dizi hâkim karşısındaydı.

Boyumdan büyük laflar etmeyeyim. Davanın ıcır cıcır detayları, iç içe geçen ve bitmek bilmeyen duruşma tutanakları fazlaca karmaşık. Konunun uzmanı değilim. Balyoz’da askerin cami bombalayacağı iddiaları ortaya atılalı beri gazetelerde çarşaf çarşaf okuduğumuz kumpaslara inanmakta güçlük çeksem de, yargı süreciyle ilgili değerlendirme yapmayı doğru bulmam.

İnanmak zor ama kim bilir? Belki de bu gencecik çocuklar, yıllar yılı vatan uğruna o görevden bu göreve koşan o subaylar, gerçekten amirallere suikast yapmaya, gayrimüslimleri yok etmeye, müzeleri havaya uçurup çocukları ve Alevi liderlerini öldürmeyi planlıyordu... Bunun için de gizliden gizliye mühimmat elde etmiş, bunu da Poyrazköy’de gömmüşlerdi...

Ama biz gelelim profesyonel ordu meselesine.

Başbakan Tayyip Erdoğan, geçenlerde muhalefet liderleriyle yaptığı görüşmede pek yakında Güneydoğu ve sınır bölgelerinde “profesyonel özel ordu”nun görev yapacağı müjdesini vermiş.

Aslında “özel ordu” sözü Erdoğan’a ait değil; kamuoyunda süregelen kavram kargaşasının medyadaki son halkası. Başbakan’ın söz ettiği, 2008’de Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ’un da söz ettiği ve ordunun bir süredir üzerinde çalıştığı bir proje. Çalışmaları Genelkurmay yürütüyor, hükümetle de bilgi paylaşıyor. Fazlaca geç kalınmış olsa da, son terör olayları ve hükümetin de iteklemesiyle sonunda hızlanan bir modernizasyon hamlesi bu.

Tasarlanan, Kara Kuvvetleri’ne bağlı 5, Jandarma’ya bağlı 1 olmak üzere, profesyonel komando, istihbarat ve özel terörle mücadele eğitimi alan, PKK’ya karşı düzenli ordudan daha çevik hareket edebilecek 6 tugayın oluşturulması (En az otuz bin kişi). 3-4 aylık eğitim gören ana kuzuları yerine, profesyonel askerlerin bölgeye gönderilmesi, bunların iyi maaşla kısa dönem değil Doğu’da ve terörle mücadelede 5-10 yıl arasında görev yapması. ABD’deki “deniz piyadeleri” (Marines) gibi, ancak TSK komuta kademesi içinde bir yapı öngörülüyor.

Bu, “profesyonel birlikler”. Bir de, zorunlu askerlik hizmetinden vazgeçip tüm ordunun Amerikan ya da Avrupa orduları gibi gönüllü, maaşlı “profesyonel orduya” çevrilmesi olayı var ki, Türkiye buna henüz hazır gözükmüyor.

Profesyonel ordu düşüncesi, hem askerin siyasetteki ağırlığını azaltacağı, hem de TSK’nın nihai modernleşme sürecini tamamlayacağı için hükümet kanadı ve bazı çevrelerde beli oranda ilgi uyandırıyor. Profesyonel ordular, hız ve alan kabiliyeti açısından eski tarz hantal yapılardan daha başarılı. Bu yüzden 27 AB üyesi ülkeden sadece 7’sinde zorunlu askerlik var. Almanya 2014, Yunanistan 2012’de profesyonel orduya geçme kararında...

Ancak bu, Türkiye’de, bu coğrafyada kolay olacak bir süreç değil. Profesyonel ordu yapılanmasına geçmek için, büyük günlük tehditlerin ortadan kalkması lazım. Terör bitmedikçe, siyasette iç barış sağlanmadıkça, İran’ın nükleer hırslarının boyutları tam ortaya çıkmadıkça Türk Silahlı Kuvvetleri’nin bu adımı atmasını kimse beklemiyor.

Ancak bu, Türk ordusu hiç değişmeyecek anlamına gelmiyor. Tam tersine değişen dünya koşulları, orduda yeniden yapılanmayı zaruri hale getiriyor. Asker de bunun farkında. Kara kuvvetlerinin %20 küçülmesi, profesyonelliğe geçiş gibi başlıklar şimdiden gündemlerinde. İlerde belki müşterek komuta ya da 1., 2., 3., orduların “Batı ordusu” adı altında birleştirilmesi gibi yepyeni konular olacak.

Gerçek şu ki, iskeleti NATO konsepti çerçevesinde ve Soğuk Savaş şartlarında şekillenen Türk Silahlı Kuvvetleri, artık dışarıda Sovyetler, içerde komünizmle mücadele amaçlı bir kurum değil. Yaşanan sancı da bununda ilgili. Askeri tehditler bile farklı. Kimyasal silahtan siber teröre kadar yepyeni düşmanlar var. Örneğin PKK’yla mücadele için 500 bin kişilik düzenli ordu yerine 20-30 bin kişilik profesyonel birlik çok daha etkili. Ya da Yunanistan veya Suriye gibi komşularla sınırlara birlikler yığmak, mayınlar döşemek yerine yeni elektronik gözler, yeni sınır güvenlik sistemleri çok daha mantıklı.

Bu ve benzeri nedenlerden dolayı, önümüzdeki yıllar hep orduyu tartışarak geçecek. Asker milletiz ya...