30 Mart 2012 Cuma

Prof. Bal’dan darbeleri önleme manifestosu / Mustafa Kartoğlu


AK Parti Kütahya Milletvekili Prof. İdris Bal, siyaset bilimci, dış politika ve güvenlik uzmanı. TBMM Dışişleri Komisyonu üyesi de olan Bal, Türkiye’nin önündeki en önemli 4 konuda aylardır sürdürdüğü çalışmalarını tamamladı. Dört rapor da devletin zirvesinin masasında. “Darbeler nasıl önlenir” başlıklı rapor, 12 Eylül ve 28 Şubat’ın yargıya taşındığı bu günlerde önemli tespitler yapıyor, somut öneriler getiriyor: 
‘Vaka-i Hayriye’ darbe geleneğini önlemedi: Osmanlı, askerin asli vazifesini ihmal ederek siyasetle ve yağmacılıkla uğraşması yüzünden battı. Bu yüzden, 1826’da Yeniçeri Ocağı’nın lağvedilmesi tarihe “Vaka-i Hayriye/hayırlı olay” diye geçmiştir. Ancak ordunun adının değişmesi sorunu çözmedi, Osmanlı’da padişah kellesi alan asker, 1960’ta başbakan idam etti. Sorun, halkın inançlarından, değer yargılarından, hassasiyetlerinden habersiz, kendilerini toplumun üzerinde, ayrıcalıklı gören bir grubun “halk için, halka rağmen” anlayışıdır. Sadece silahlı askerler değil, darbeye davetiye çıkaran siyasetçi, destekleyen medya, alkışlayan üniversite ve aydınlar da demokrasi suçlusudur.
Darbelerin bedeli ağır oldu: Darbeler, demokrasi ve siyaset sisteminin olgunlaşmasını engelledi, seçilmişlerin üstünde ayrıcalıklı bürokratik ve ekonomik kurumlar oluşturdu, sosyal/etnik ayrımcılık/bölünmeye neden oldu, özgürlükleri kısıtları, insan hakları ihlal edildi, ekonomik krize ve her alanda geri kalmışlığa neden oldu, terörü arttırdı, beyin göçüne neden oldu, dış politikayı etkisizleştirdi. Türkiye’nin yaşadığı “iki buçuk” darbe sonrasını hatırlamak bu durumu görmek için yeterli.
Darbenin başı ‘dar...’ demeden ezilmeli
Prof. Bal, tarihin tekerrür etmemesi için somut öneriler sıralıyor:
- Darbeci yapılar tam tasfiye edilmemişlerdir. Erken zafer havasına girilmemeli, yargı sürecinin sağlıklı işlemesi sağlanmalı.
- Darbenin en küçük işareti bile ciddiye alınmalı, soruşturulmalı, sorumluları cezalandırılmalı.
- Türkiye demokrasisi darbecileri yargılayacak düzeye, medyası da darbe planlarını deşifre edecek çok sesliliğe ve olgunluğa ulaştı. Medyada tekelleşmeye izin verilmemeli.
- Devlette reformlar sürdürülmeli, yasamanın, yürütmenin, ordunun, istihbaratın, polisin rol, yetki ve sorumluluğunu yeniden belirlemeli.
- Sivil siyaset üzerinde vesayet kurumları oluşturan darbe anayasası değiştirilmeli, Batı Avrupa ve ABD demokrasileri model alınmalı.
- Tarafsız, bağımsız bir yargı için atılan adımlar olumlu. Ancak askeri yargı kaldırılmalı. Emir komuta ile yargı olmaz.
- TSK ve bağlı kurumları ile tüm kamu kurumlarının faaliyetleri Sayıştay, yargı, siyaset ve medya denetimine açık olmalı.
- TSK sadece dış güvenlikle ilgilenmeli, İç Hizmet Kanunu’ndaki darbe gerekçesi olarak kullanılan düzenlemeler kaldırılmalı. Jandarma lağvedilmeli, bu görev polise verilmeli.
- Asker sayısı azaltılmalı; savunma sanayi güçlendirilmeli, gücünü ileri teknolojiden alan bir ordu oluşturulmalı.
- Darbe ürünü Milli Güvenlik Kurulu lağvedilmeli; TSK Milli Savunma Bakanlığı’na bağlanmalı.
- YAŞ’ta verimlilik esasına ve seçilmiş yöneticilerin tercihlerine dayalı terfi sistemi getirilmeli.
- Darbeciler ölmüş bile olsa yargılanmalı, isimleri cadde, okul, park ve kışlalardan silinmeli, buralara, demokrasinin yerleşmesi için çalışanların isimleri verilmeli.
- Beden eğitimi derslerinde, askeri yanaşık düzen eğitimi kaldırılmalı. 19 Mayıs, 23 Nisan, 29 Ekim bayramları askeri gösteriler yerine kültür, sanat ve spor faaliyetleriyle kutlanmalı.
- Harbiye’de verilen dersler gözden geçirilmeli; halka tepeden bakan, sivil siyasete güvenmeyen eğitim sistemi değiştirilmeli.
- Tüm eğitim kurumlarında insan hakları, demokrasi, meşruiyet kaynağının halk olduğu, halkı da seçilmişlerin temsil ettiği, darbelerin ülkeye zarar verdiği vurgulanmalı.
- MİT’in askeri kökeninin izleri silinmeli ve sivil bir yapıya kavuşturulmalı.
- Kamu yönetiminde demokrasi dışı baskılara direnebilecek “cesur” kişiler seçilmeli.