30 Mart 2012 Cuma

Balyozun sonu / Mustafa Ünal


Balyoz, en hızlı ilerleyen davalardan... Sona gelindi. Koca bir bavula zor sığan dokümanlar incelendi.
250'si tutuklu 365 sanığın ifadeleri alındı. Dün savcı 920 sayfalık mütalaasını sunarken 'darbeye eksik teşebbüsten' tüm sanıklar için 20 yıla kadar hapis cezası istedi. Davanın bir numaralı sanığı Çetin Doğan mütalaayı dinlemedi, salonun dışına çıktı.

Nihai kararı mahkeme verecek. Balyoz davası ilk günden kamuoyunda geniş yankı buldu. Belgelerin içeriği tartışıldı. Üst düzey komutanların tutuklu yargılanmaları çok konuşuldu. YAŞ'ta askerle siyasi irade karşı karşıya geldi. Genelkurmay tutuklu sanıklar hakkında hiçbir şey yokmuş gibi işlem yapmak isterken hükümet karşı çıktı.

Işık Koşaner'in daha görev süresi dolmadan üç kuvvet komutanıyla istifa etmesinde Balyoz davasının önemli rolü var. Koşaner tutuklu komutanların tahliyesi için siyaset ve yargıya baskı yaptı ancak bir sonuç alamadı.
Nihai karar yargının... Kamu vicdanında bir kanaat oluşmadı da değil. Koca davayı sadece bazı eksik ve yanlışlar üzerinden yorumlayanlar, anlamsızlaştırmak için kampanya yapanlar oldu. Her büyük davada eleştirilecek, itiraz edilecek hususlar olabilir. Balyoz, 365 sanık ve on binlerce sayfa yazılı ve görsel dokümandan oluşuyor. Büyük ve kapsamlı bir dava...

Bir doküman üzerindeki soru işaretlerinden hareketle tüm belgeleri geçersiz saymak insafla bağdaşmaz. Bu ülkenin bir darbe gerçeği var. Demokratik sistem sık sık kesintiye uğradı. Tanklı darbeler, müdahaleler, muhtıralar, mektuplar saymakla bitmez. Her biri demokratik sistemde derin yaralar açtı.

Bugüne kadar hiçbiriyle hesaplaşılamadı. Çağdaş dünyanın yıllar önce yaptığını biz yeni yeni yapıyoruz. Savcının 'darbe girişimi' olarak nitelediği Balyoz davasını Türkiye'nin demokratik geleceği açısından önemsiyorum.
Dün 51 muvazzaf komutanın Aydınlık Gazetesi'ne gönderdiği ıslak imzalı mektubu okudum. Her satırı kamuoyu oluşturmaya dönük. 'Bizler dünya hukuk tarihine kara bir leke olarak geçecek şekilde haksız ve hukuksuz olarak yargılanıyoruz.' diyorlar.

Dünyanın hiçbir yerinde demokrasiye darbe veya müdahale girişimi hoş görülmez. Örnek mi? O kadar çok ki... Yunanistan'da albaylar cuntasının lideri Dimitrios İonnidis 1975'te müebbet hapse mahkûm edildi, 6 ay önce 87 yaşındayken cezaevinde öldü.

Demokrasinin üzerinde kara lekeler ancak darbecilerin yargılanmasıyla temizlenir.
İki gün önce Star Gazetesi Balyoz delilleri arasında yer alan, eski Kara Kuvvetleri Komutanı Aytaç Yalman'ın ifadesini haber yaptı. Yalman'ın savcıya söylediği şu sözler önemli: 'Ayışığı ve Yakamoz adlı darbe planlarını Genelkurmay Başkanı Hilmi Özkök 2004 bahar aylarında odasında bana gösterdi. Planı okuyunca kendimin de dışlandığına muttali oldum.'

Darbe planları hayal ürünü değil. Yalman, 2004 yılında gördüğünü söylüyor. Ayrıca 'özellikle MGK'daki görüşmelerde bazı komutanların aşırılıklarından rahatsız olduğunu' gizlemiyor. Aşırılıklar MGK ile sınırlı değil, şûra toplantılarında daha ileri gidildiğini bilmeyen yok.

Balyoz belgelerine ilişkin Işık Koşaner'in ses kaydında söyledikleri de çok şey anlatmıyor mu? Unutanlar için tekrarlayalım: 'Balyoz'un günahı, vebali 1. Ordu'ya ait. Karargâhtan böyle planlar nasıl dışarı çıkar izahı yok. Kim verdi? Biz verdik, biz verdik... Hiç kimseyi suçlayamayız. Bunların günahı, vebali hatası koskoca Birinci Ordu'da, bir plan semineri yapılıyor, tüm planlar tüm teferruatıyla milletin elinde şimdi...'.

Bugün karar aşamasına gelen Balyoz davasını, Koşaner'i isyan ettiren işte bu belgeler başlattı. Savcı 20 yıl istedi, kararı ise yargı verecek. Gözler mahkemede...