1927 doğumlu Nadide Şirin, başvurusunda mağduriyetlerinin
giderilmesini isterken yaşadıklarını da paylaştı. Askerlerin köye
yaptığı baskın sırasında dağlara doğru kaçtıklarını anlatan Şirin,
yaşanan tabloyu "Mağaralara saklananları bulup öldürdüler. Biz
ağaçlıkların içine gizlenmiştik. Kadınlar, ağlayıp da yerimizi belli
etmemeleri için küçük bebeklerini boğuyordu." ifadeleriyle özetledi.
Nadide Şirin, Dersim'deki kanlı olaylar yaşanırken henüz 11 yaşında
bir çocuktu. 74 yıl sonra olayların aydınlatılmasına ilişkin devlette
samimi çabalar görünce, anılarını milletvekilleriyle paylaşma kararı
aldı. Yakınları aracılığıyla yazdığı mektubunda, Dersim olaylarının
aydınlatılmasına ilişkin çabaları takdir etti ve yaşadıklarını anlattı:
"Askerler, köyümüz Aşkire'yi (Kocatepe) sarmıştı. Muhtar Aliye Pasay,
kadınları askerlerin eline veriyordu. Biz askerlerin geldiğini duyunca
dağlara doğru kaçmaya başladık. O karışıklıkta ailemi kaybettim, yanımda
sadece halam vardı. Dağın başına vardığımızda, uzaktan köyde olup
biteni izliyorduk. Las mağaralarında birçok kişiyi katlettiler."
Askerlerin arkalarından geldiklerini ve kendilerine yaklaştıklarında
kadınlar olarak topluca sık ve bodur ağaç topluluklarının içine
gizlendiklerini kaydeden 85 yaşındaki Nadide Şirin, hafızasından hiç
silinmeyen tabloyu şöyle resmetti: "Küçük bebekleri olan kadınlar,
ağlayıp da yerlerimizi belli etmemesi ve hepimizin ölmemesi için
bebeklerini kendi elleriyle boğuyordu..." Ancak çaresiz kadınların bu
çabaları da fayda etmemiş. Kadınları bulan askerler, hemen kurşuna
dizmek yerine teslim olup olmadıklarını sormuşlar. Kadınlar, 'teslim
olduk' deyince, toplu olarak sürgüne tabi tutulmuşlar. Nadide Şirin,
sürgün sırasında annesini bulmuş ancak annesi kısa süre sonra bindiği
attan düşünce birkaç gün sonra ölmüş. Şirin'in kız kardeşi de sürgün
sırasında hayatını kaybetmiş.
Aylar süren sürgünden sonra Nadide Şirin ve bazı çocuklar Samsun'a
getirilmiş. Burada tavuk kümeslerine benzer barınaklarda yaşamışlar.
Uzun süre dilencilikle geçinmişler. İlk etapta kendilerini dışlayan
halk, sonrasında "Bunların ne güzel isimleri varmış; Hasan...
Hüseyin..." diyerek bu insanlara sahip çıkmış. Nadide Şirin, büyüdüğünde
tıpkı kendisi gibi Samsun'a sürgün edilen bir Dersimli gençle hayatını
birleştirmiş.