27 Mart 2012 Salı

Balyoz'a ABD'den destek gelmiş! / Bülent Korucu

Balyoz Darbe Planı yargılamalarında gerilim yükseliyor.

Mahkeme heyeti yerine kamuoyuna mesaj yollamaya çalışan sanık ve avukatlar aynı çizgiyi sürdürüyor. Sadece dozajın arttığı gözleniyor. Sanıklar bir yandan delillerin inandırıcılığını öbür yandan hâkim ve savcıların tarafsızlığını hedef alıyor. Fakat iki çaba da muhteva itibarıyla zayıf ve sadece ses yükselterek kafa karıştırmayı amaçlıyor. Belgeleri çürütmeye dönük son hamle ABD'li Arsenal Danışmanlık firmasından getirdikleri rapor. Başından beri binlerce doküman içinden delil niteliği bile tartışmalı bilgileri çürüterek mesafe almaya çalışıyorlar. 2003'te farklı olan bazı isimlerin değişmiş halinin dijital kayıtlarda yer almasına bütün dikkatleri odaklamak istiyorlar. Bunu yaparken de "bütün dokümanların sahteliğini ileri sürmüyoruz" gibi ustaca manevralara girişiyorlar. 'Tevil yoluyla ikrar' diyebileceğimiz şekilde suçlamaların temelinde yer alan delilleri inkâr etmiyorlar. İkincil bilgileri çürüterek ana delillerle ilgili şüphe uyandırma arzusundalar.

Karşı tez ise güncellemeyle cevap veriyor. 12 Eylülcülerin, Bayrak Harekât Planı'nın yaşayan bir organizma olarak çeşitli periyotlarla güncellendiği ileri sürülüyor. İç Hizmet Kanunu 35. maddeye göre darbeyi vazife görenlerin, haklı bir kolaycılığa başvurduğu biliniyor. Her seferinde Bayrak gibi bir planı yeniden yazmaktansa güncellemek akıllıca. Aynı işlem hâlâ devam ediyor mu bilemiyoruz. Ancak şüpheli bir hırsızlık olayı gerçek bilgilere ulaşmamızı zorlaştırıyor. Soruşturmalar başlayıp dijital verilerin baş ağrıtacağı anlaşılınca Birinci Ordu Komutanlığı'nda ilginç bir 'hırsızlık' yaşandı. Kozmik odada saklanan ve çok önemli bilgilerin yer aldığı iki bilgisayarın çalındığı açıklandı. Yetkili kişilerin özel şifrelerle girebildiği kozmik odadaki hırsızlığın esrarı çözülemedi. Tanık sivil memurlar, CD'lerin en azından bazılarını teşhis edip kozmik odada bizzat hazırladıklarını ifade etti. Sanıklar, o bilgisayarlara ulaşarak suçsuzluklarını ispat etmek gibi kolay bir yolu tercih etmiyor. Taa Amerikalardan uzman raporu ve kırk dereden su getirmeye uğraşıyorlar. ABD'den en son teknik bilirkişi raporunu CHP'liler kaset skandalında getirtmişti. Basın toplantısında açıkladıkları rapor pek inandırıcı bulunmamıştı.

Sanıkların mantığından yani dijital verilerden hareketle söylediklerinin aksi de dile getirilebilir. Muvazzaf personelin bilgilerini 7 yıl geriye giderek doğru biçimde yazmak için zamanda yolculuk becerisi gerekiyor. Yine onlar gibi akıl yürüterek, Balyoz Eylem Planı'ndaki bazı cümlelerin hayatta karşılığını bulup 'pişti' yapabiliriz. Savunucuların zayıf tezlerinden biri de "Kuruluşunun üzerinden iki hafta geçmiş hükümete niye darbe yapılsın?" cümlesi. 28 Şubat'ta 2002'deki siyasi tablonun ihtimali bile müdahale için gerekçe yapılmamış mıydı? Post-modern darbeciler "Müdahale edilmezse irtica en geç iki seçim sonra tek başına iktidara gelecek" diye kendilerini savunmamış mıydı?

Şurası muhakkak ki, elimizde başka belge olmasa bile sanıkların reddedemediği ses kayıtları bir darbe hazırlığını gösteriyor. Bir ilçedeki imam-hatip lisesi müdürünün ismini ve hakkındaki işlemi söylemeyen astını sigaya çeken Ordu Komutanı Çetin Doğan'ın 'senaryoydu, oyun oynuyorduk' itirazları mahkemede çürüdü. Sanıklar ve Genelkurmay'dan gelen tanıklar, mahkeme huzurunda gerçek isimleri ve senaryonun muhtevasını savunamadı. Sözlerinin arkasında duramadı. Mahkemede bağırıp çağırmak ve maraza çıkarmak, tezlerinin zayıflığının işareti sanki...