26 Mart 2012 Pazartesi

'BALYOZ BELGELERİ SAHTE' İDDİASINA YANIT

İddia: "Balyoz belgeleriyle ilgili bazı CD’lerin içeriğindeki belgelerin oluşturulma tarihi 2003 sonrası ve belgeler sahte..." ; İddiaya yanıt: Baransu yazdı...
Taraf'tan Mehmet Baransu bugün, 'Balyoz ve Gerçekler' başlığıyla bir yazı dizisi başlattı. Balyoz belgelerinin sahte olduğu iddialarını değerlendiren Baransu, Balyoz Darbe Planı ile ilgili önemli noktalara dikkat çekti. İşte Baransu'nun yazısı:

Balyoz ve gerçekler (1) 
Balyoz Darbe Planı’yla ilgili son günlerde avukatların Amerika’dan aldığı bir rapor tartışılmaya başlandı. Rapora göre, Balyoz belgeleriyle ilgili bazı CD’lerin içeriğindeki belgelerin oluşturulma tarihi 2003 sonrasıydı ve “belgelerin sahte olduğu kanıtlanmıştı”.

İddia buydu ve Balyoz belgelerinin içeriğini hiç görmeyen, görmek istemeyen medyadaki bazı kalemler, bu rapor üzerine yazı yazıp, yorum yapmaya başladılar.

Öncelikle şu notu düşerek yazıma başlayayım. Balyoz Darbe Planı’nı ortaya çıkaran gazeteci olarak, yargılamanın devam ettiği bu süreçte sessiz kalmayı tercih ettim. Çünkü olayı ortaya çıkaran gazeteciydim ve davanın bir tarafı gibi görünmek istemiyordum. Yaptığım, 2003 yılında yapılan bir darbe planını, tüm belgeleriyle haberleştirmek ve kamuoyuna yansıtmaktan ibaretti. Davanın bir tarafı değildim.

Haberim üzerine herkesin bildiği gibi savcılık bir soruşturma açmış, belgeleri gazeteden istemiş ve ardından da konuyla ilgili bir iddianame hazırlamıştı. Hazırlanan iddianame de mahkeme tarafından kabul edilmişti. Bir süre sonra da Gölcük Donanma Komutanlığı İstihbarat Şubesi’nde yapılan bir aramada, savcılar karoların altına saklanan çuvallar dolusu belgeyi yakalamış ve bu çuvallar içerisinde Balyoz Darbe Planı’yla ilgili yeni ve eski belgeler ortaya çıkarılmıştı.

Olayın ilk gününden itibaren, davanın bir tarafı olmadığım hassasiyetini göstermeme rağmen ortaya çıkan raporlar ve bazı gazetecilerin Balyoz Darbe Planı’nı okumadan yaptıkları yorumlar, yargılama sürerken konuyla ilgili yazı yazmama neden oldu. Yazdıklarım ve yazacaklarımla “Adil yargılamayı etkileme” kastımın olmadığını öncelikle belirteyim. Bu notu düşerek “Balyoz ve gerçekler” başlıklı yazılarıma başlayayım.

Bugün konuya kısa bir giriş yapacağım. Yarından itibaren de her gün bu köşede konuyla ilgili iddialara, yapılan çarpıtmalara cevap vereceğim.

Balyoz belgeleriyle ilgili en kritik nokta, fişleme belgeleri ve ek planlarındaki bazı bölümlerin nasıl olup da 2003 sonrası bir tarihe ait olduğu sorusu. Bu konuyla ilgili daha önce bir yazı kaleme almıştım. Bu belgelerin bir bölümünün “güncellendiğini” belirtmiştim.

Balyoz Darbe Planı çok sayıda belgeden oluşuyor. Sadece fişleme belgelerinin sayısı binlerce. Ses kayıtları, el yazıları, fişleme notları, power point’ler ve daha fazlası yüz binlerce belgeden ibaret. Tartışmaya açılan notların sayısı ise asıl planların eklerinde yer alan yaklaşık yüz ayrı konu. Hastane, sokak vb. gibi isimlerin güncellenmesi gibi.

Öncelikle “güncellemeden” kastımın ne olduğunu açıklayayım. “Güncelleme” tabiri bana ait değil. Tamamen Balyoz Darbe Planı içerisinde yer alan bazı askerlerin itirafları. Balyoz ses kayıtlarında ve alınan bazı ifadelerde belgelerin zamanla “güncellendiği” itiraf ediliyor. Planlar ve fişleme belgeleri zaman içerisinde “güncellenerek”, Kozmik Oda’da tutulmuş. Ya da eski listeler güncellenerek “merkeze” gönderilmiş. Konunun daha iyi anlaşılabilmesi için yarın güncellemeyle ilgili “itiraflardan” bir bölümüne yer vereceğim.

Balyoz Darbe Planı’nın yapıldığı toplantıda üç isme daha önce dikkat çekmiştim. Bu isimlerden biri 2003 yılında 3. Kolordu Komutanı olarak darbe toplantısına katılan ve burada bir de sunum yapan Korgeneral Ergin Saygun. Saygun, 2005 yılında Orgeneralliğe terfi etti. 2006-2008 yılları arasında da Genelkurmay 2. Başkanlığı görevinde bulundu. Bir yıl sonra da 1. Ordu Komutanlığı’na atanarak, 2009 yılı ağustos ayında emekliye sevk edildi. Dikkat çektiğim bir diğer isim ise Süha Tanyeri’ydi. Balyoz Darbe Planı’nın yapıldığı dönemde Kurmay Albay rütbesiyle 1. Ordu Komutanlığı Harekât Başkanı olarak görev yapıyordu. Balyoz’un “beyni” olarak, tüm planları organize etmişti. 1980 darbesindeki Bayrak Harekât Planı’nı arşivlerden indirip, el yazısıyla güncelleyen de kendisiydi. Bir diğer isim ise Bertan Nogaylaroğlu’ydu.

Her üç ismin de 2007 yılında yolları Amerika’da kesişti. 2007 haziran ayında Hudson Enstitüsü’nde yapılan bir toplantı, bu üç ismi kamuoyunun gündemine taşıdı. Toplantıya katılan isimler Tuğgeneral rütbesiyle Süha Tanyeri ve Bertan Nogaylaroğlu’ydu. Burada dönemin Anayasa Mahkemesi Başkanı Tülay Tuğcu’ya suikast, Taksim’de bomba patlatılması gibi korkunç planlar konuşulmuştu. Bu toplantı da tıpkı Balyoz gibi o günlerde “jenerik” diyerek geçiştirilmeye çalışılmıştı. Ergin Saygun da 367 krizi öncesi özellikle Amerika’da “darbe yapılması halinde”, okyanus ötesinde nabız yokluyordu.

Bu toplantıdan önce de Hudson Enstitüsü uzmanlarından Zeyno Baran, Newsweek dergisine yazdığı bir makalede “2007 yılında Türkiye’de darbe olma ihtimalinin yüzde 50” olduğunu yazdı. Kilit cümle “darbe olma ihtimali” ve “ordu içerisinde bir grubun 2006 yılı sonrası bir darbe girişiminde bulunabileceğinin” kamuoyuna açıklanmasıydı. Bu bir anlamda itiraf da demekti. Zeyno Baran isim vermeden haber kaynağının bir subay olduğunu belirtse de, bugün herkes haber kaynağının Ergin Saygun olduğunu biliyor.

2003 yılında Balyoz Darbe Planı içerisinde bulunan bu üç kilit isimden Ergin Saygun, 2006 yılı ağustos ayında Genelkurmay 2. Başkanlığı görevine getirildi. Yaşar Büyükanıt’ın yardımcısı olarak bu görevde iki yıl kaldı. 367 krizi, Cumhurbaşkanlığı tartışması, Taraf’ın ortaya çıkardığı Lahika Darbe Planı’nda, Karargâh’ın göbeğindeki isimdi. Balyoz Darbe Planı’nda Harekât Başkanı olarak Albay rütbesiyle görev yapan Süha Tanyeri de daha sonra Tuğgeneralliğe terfi ederek, 2005-2008 yılları arasında Genelkurmay Stratejik Araştırma ve Etüd Merkezi (SAREM) Başkanlığı görevinde bulundu.

İşte bugün çok tartışılan bazı listeler, o günlerde bu üç isim tarafından arşivlerden tıpkı Bayrak Planı’nda olduğu gibi 2003 yılında indirilmiş, 2006 sonrası “ihtimal” olarak değerlendirilen darbe planları için “güncellenmişti”.

Bu listelerin nasıl güncellendiği, bu güncellemelerin ortaya çıkmasıyla Saygun’un bilgisayarlarını neden yaktığı, Lahika’nın darbe planı olarak değerlendirilip, 2007 yılında bu ve benzeri belgelerin kim tarafından nasıl imha edildiğiyle ilgili yazışmalar, güncelleme itirafları ve diğer iddialara ilişkin yazıma yarın devam edeceğim. Başta da belirttiğim gibi konunun anlaşılabilmesi için, bugün iddialarla ilgili küçük bir giriş yaptım. Detaylı açıklamaları ve Balyoz ve gerçekleri anlamak için 2007-2008 yılında yaşanan bazı olayları yarın sizlerle paylaşacağım.