16 Mart 2012 Cuma

Darbeciler yargılanacak... Güldürmeyin yahu! / Nazlı Ilıcak

Hulki Cevizoğlu, "Cevizkabuğu"nda yapılan tartışmaları bir kitapta toplamış; bana da gönderdi. "28 Şubat Bir Hükümet Nasıl Devrildi?" isimli kitapta, emekli Org. Muhsin Batur'la Liberal Parti eski Başkanı Besim Tibuk arasında geçen bir münakaşa dikkatimi çekti. Muhsin Batur, 9 Mart darbesinin arkasında olan Hava Kuvvetleri Komutanı. Kara Kuvvetleri Komutanı Faruk Gürler de onunla birlikte hareket ediyordu. Ama Genelkurmay Başkanı Memduh Tağmaç darbeye karşı çıkınca, her ikisi de "Genç Subaylar"dan ayrıldı; bir anlamda onları açıkta bıraktı. Fakat alt kademedekilerin gazını almak amacıyla, gene de Demirel hükümetine 12 Mart muhtırası verildi. Demirel istifa etmek zorunda kaldı.
Süreci kısaca hatırlattıktan sonra gene esasa dönelim.
Muhsin Batur, Hulki Cevizoğlu'nun programında, darbeyi anlatırken, Besim Tibuk telefonla katılıyor ve Batur'un Türk milletinden özür dilemesi gerektiğini söylüyor. Batur şu cevabı veriyor: "Ben yaptığım hiçbir işten pişman değilim. O işi yaparken zaten 4 yıldızlı generaldim. 5'inci yıldızı almak için yapmadım. Türkiye'ye faydalı bir hizmet gerçekleştirdim. Bütün dünyada bir kaidedir. Bir askeri darbe başarılı olmuşsa kabul edilmiştir. Olmamışsa, yapanlar da daima gitmiştir."
Bunları söyledikten sonra Batur, adeta meydan okuyor: "Zaten Türkiye hakiki bir demokratik sisteme sahip olsaydı, şimdiye kadar bizi yargılardı." Besim Tibuk, "Bu bir meydan okuma mı Türk halkına?" diye soruyor ve sanki bugünleri görmüş gibi devam ediyor: "Darbeler muvaffak olduktan sonra siviller iktidara gelir ve o darbecileri, döner, yargılar. Tabii ki siz iktidardayken, sizi yargılayacak merci yoktur. Sizden sonra gelen siyasilerin sizi yargılaması gerekir."
Muhsin Batur, görüşlerinde ısrar ediyor: "Gece yarısı insanı güldürmeyin yahu, ben 24 senedir emekliyim; niye yargılamadılar şimdiye kadar? Bari gelin iktidara da, ben ölmeden evvel beni yargılayın."
Besim Tibuk, Batur'un sözlerini bir itiraf gibi değerlendiriyor: "Gerçek demokrasi olsaydı beni yargılardı diyorsunuz; teşekkür ederim itiraf ediyorsunuz."
Muhsin Batur, "Yok ki demokrasi Türkiye'de işte..." Ve noktayı Besim Tibuk koyuyor: "Biz o demokrasiyi getireceğiz ve yargılayacağız."
Besim Tibuk çok haklıydı. Artık, hem darbeler ve postmodern darbeler yargılanıyor, hem de "Ergenekon" başlığı altında, darbe zemini yaratmak için, medya ve sivil toplum kuruluşlarıyla işbirliği yaparak, ülkeyi istikrarsızlığa sürükleme teşebbüsleri. Tabii ki, sadece askeri kışlasına sokmak demokrasi için yeterli bir standart değil. Yasal düzenlemelerle, yeni bir anayasayla, yargı organlarının Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi ilkelerine uygun ve özenli hareket etmesiyle, daha gelişmiş bir demokrasiye doğru yol almamız gerekiyor.