Anılarını kitap olarak yayımlayan MİT’in eski İstanbul Bölge Başkanı Gündeş, Başbakan’a suikast yapacakları iddiasıyla ilgili olarak Ergenekon Savcısı Öz tarafından sorgulanması konusunda şunları yazdı:
Sabıkalı birinin ihbarına göre, Çevik Bir’e tabanca ve roket göndermişim. Orada ifade vermekten çıkan emekli Orgeneral Çevik Bir’le ilk kez karşılaştım ve bana ‘Komutanım biz neler yapmışız’ dedi
Milli İstihbarat Teşkilatı’nın İstanbul eski Bölge Başkanı Osman Nuri Gündeş, anılarını derlediği “İhtilallerin ve Anarşinin Yakın Tanığı” kitabında Ergenekon soruşturması kapsamında Savcı Zekeriya Öz’e verdiği ifadeden de söz ediyor.
Gündeş, geçen yıl haziran ayında “Erdoğan’a suikast” iddiasıyla ilgili olarak şüpheli sıfatıyla ifadeye çağrılmıştı. İddiaya göre Başbakan’ı taşıyan uçak İstanbul’a inişe geçtiğinde karadan havaya atılacak bir füzeyle vurulacaktı.
Kitaptan, Gündeş’in emekli Orgeneral Çevik Bir’e, Başbakan’a suikast için bir roket ve bir tabanca vermekle suçlandığı anlaşılıyor. Sorgu sırasında Gündeş’e, suikastta kullanılacağı iddia edilen roketle tabancanın fotoğrafları da gösterilmiş.
Bir roket, bir tabanca
Kitapta Gündeş, kendisini bizzat Savcı Öz’ün aradığını belirtiyor:
“Ömrü devletin bekasıyla ilgili çalışmalarla geçmiş, canı pahasına fedakâr bir mesai vermiş Osman Başkan’a bu çağrı biraz garip geldi” diye yazıyor.
Gündeş, korumasıyla birlikte savcılığa gittiğini, orada ifade vermekten çıkan emekli Orgeneral Çevik Bir’le ilk kez karşılaştığını ve Çevik Bir’in kendisine “Komutanım biz neler yapmışız” dediğini belirtiyor.
Ardından ifade vermeye Savcı Öz’ün yanına girdiğini aktadan Gündeş şöyle yazıyor:
“Savcı Öz, çok nazik ve saygılıydı. Başkan’ın devlete hizmetlerini öğrenmiş bir tavır içindeydi. Ama bir gizli tanığın ihbarı üzerine kendisini çağırmak zorunda olduğunu söyledi ve ifade almaya başladı.”
İfadeye konu olan ihbar, sabıkalı bir şahıstan gelmişti.
Bu şahıs 2002 yılında Nuri Gündeş’in yanına gittiğini ve Gündeş’in yanında bir yüzbaşı olduğunu söylemiş, “Gündeş orada bana bir görev verdi” demişti.
Görev, Erdoğan’a suikast düzenlemekti.
İhbarcı şöyle demişti:
“Osman Başkan bana bir roket bir de tabanca verdi. Bunları Çevik Bir Paşa’ya götür ver. O durumu biliyor. Başbakan Erdoğan’a suikast düzenleyecek.”
Nuri Gündeş, Savcı Öz’e, “Bu olayın 2002’de geçtiği söyleniyor, ben 1986’da emekli oldum” dedi.
Eliyle mi atacaktı?
Öz, Gündeş’e suikastta kullanılacağı söylenen tabanca ve roketin fotoğraflarını gösterdi.
Gündeş fotoğraflara baktı, gülümsedi:
Roketin kızağı yoktu.
“Çevik Paşa bunu eliyle mi atacaktı” diye sordu.
Bu silahları ilk defa gördüğünü söyledi. Hayatı pahasına yaptığı 50 yıllık görevinde devlet için yaptığı hizmetlerden örnekler verdi.
Çıkışta “Devlete fedakârca hizmet etmenin bedeli 85 yaşında bu muameleye uğramak mı olmalıydı” diye düşündüğünü yazdı.
Aynı soruşturmada ifadeleri alındı
Emekli Orgeneral Çevik Bir, 2002’de Başbakan Erdoğan’a suikast hazırlığı yapıldığı iddiasıyla yürütülen soruşturma kapsamında ifade vermiş ve adliye çıkışında böyle görüntülenmişti. Aynı soruşturmada ifade veren Osman Nuri Gündeş, Bir’le karşılaşmalarını ve kendisine neler sorulduğunu kitaptaki anılarında anlattı.
KOCATEPE FACİASI
‘Müsteşar odasında ağlıyordu’
Kıbrıs savaşı sırasında Kocatepe Muhribi Türk Hava Kuvvetleri’ne ait jetler tarafından yanlışlıkla bombalandığında Nuri Gündeş Beyrut’taki Türk Büyükelçiliği’nde başkâtip olarak görev yapıyordu.
Bombalanan geminin mürettebatı denize dökülmüş ve bir Cezayir yük gemisi tarafından kurtarılarak Beyrut limanına getirilmişlerdi.
Gündeş, o gün sefarete geldiğinde elçilik müsteşarını odaya kapanmış ağlarken buldu.
Kurtulan denizciler elçilik bahçesinde dinleniyorlardı. Gündeş, gördüğü manzarayı şöyle anlattı:
“Astsubay ve erlerin durumu feciydi. Üst tarafları çıplak vaziyetteydiler. Görünen yerleri denizin tuzlu sularının da etkisiyle güneşten yanmış, her tarafları kıpkırmızı olmuştu. Böylesine korkunç bir halde dahi, disiplini bozmayan kahraman evlatlarımız, kıdemli başçavuşun komutasında, sıra halinde Başkan’ı beklemişlerdi. Hepsi de hemen hemen ölümden dönmüşlerdi. Yorgunluktan ayakta duracak halleri kalmamıştı. (...) En sıkıntılı durumlarını ise duşlarını alırken yaşadılar. Vücutlarına su değdikçe acıdan feryat ediyor, bu sesleri işittikçe insanın yüreği parçalanıyordu.”
SUNALP’E PARTİ TEKLİFİ
MİT, Sunalp’i ikna için devreye girdi
12 Eylül sonrası...
Yeni siyasi partiler kurulacak.
Demirel, AP’nin devamı niteliğinde bir parti kurdurmaya çalışıyor. Partinin başına emekli Orgeneral Fethi Esener düşünülüyor.
Bu arada Evren ve generaller de o geleneği, kendi kurduracakları bir parti çatısında sürdürmek niyetinde... Bu partinin başkanlığına da emekli Orgeneral Turgut Sunalp düşünülüyor.
Sunalp o zaman Sabancı Holding’de yönetim kurulu üyesi...
MİT devrede
Gündeş’in kitabından, o dönem MİT’in Sunalp’i siyasete ikna için ciddi çaba sarf ettiği anlaşılıyor.
Gündeş, “Bu, askeri kanadın isteğiydi. Sıkıyönetim’in talebiydi. Ama her yapılan faaliyeti teşkilat yetkililerine de haber veriyorduk” diyor.
Eski MİT Müsteşar Yardımcısı, emekli Tümgeneral Nihat Yıldız, Sunalp’e konuyu açmış, ancak Sunalp, öneriye pek sıcak bakmamış.
Bunun üzerine Gündeş, Sabancı Holding’in Genel Sekreteri Oğuz Tarahan’la Taksim Divan Otel’de buluşarak Paşa’yı siyasete ikna etmelerini istemiş.
Sunalp, ertesi gün Adapazarı’na kot fabrikasının açılışına giderken yolda ikna edilmiş.
Cindoruk’la tartışma
Bu arada, sadece yeni partinin değil, eskisinin devamı niteliğindeki partinin de gözü Sunalp’teymiş.
Bunun için de Sunalp, bir ev yemeğinde Hüsamettin Cindoruk’la buluşturulmuş. Gerisini o yemekte bulunan Gündeş şöyle anlatıyor:
“Yemekte görüşmeler tam kıvamına gelmiş iken Cindoruk ortaya bir laf attı:
‘ -Bizim esas liderimiz var; fakat biz bir Başkan arıyoruz’ dedi.
Sunalp Paşa incinmişti. Hüsamettin Bey’e hitaben:
‘ -Siz bir lider değil, bir Gümüşpala arıyorsunuz, ben asla öyle biri olamam’ diye cevap verdi.
Sofradan sabaha karşı ayrılıp Bursa’ya doğru yola çıktı.
Evren’i durdurma çabası
Gündeş o dönem Evren Paşa’nın “kimseye sormadan” Sunalp’i savunan bir konuşma hazırladığını hatırlatıyor. Bunu seçim öncesi televizyonda okuyacağını Evren’in damadı Erkan Gürvit’ten öğrendiğini aktarıyor: Bunun doğru olmayacağını bildiğinden engellemeye çalıştığını, hatta TRT’ye çekim yapıldıysa geri çekilmesini önerdiğini, ama teklifine uyulmadığını yazıyor.