İktidarının iki yılını geride bırakan ABD Başkanı Barack Obama'nın dış politikada fazla başarılı olduğu söylenemez. Başarılı olduğu birkaç konu elbette var.
Bunlardan birisi Rusya ile geçen nisanda imzaladığı, kısaca START diye anılan Stratejik Nükleer Silahların Azaltılması Anlaşması'nı geçen hafta Senato onayından başarıyla geçirmesi.
Esasen START'a Yeni START demek daha doğru olur; zira asıl START Sovyetler'in son günlerinde 1991'de imzalanıp yürürlüğe girmişti. Ancak, bunu yenilemek için sarf edilen çabalara rağmen bu anlaşma geçen yıl yürürlükten kalkmıştı. Bugün Yeni START denen son anlaşma işte bir bakıma hem bu anlaşmanın yerini alıyor ve hem de bunun ilerisine gidiyor.
Yeni START'a göre, taraflar ellerindeki stratejik nükleer başlıkları 7 yıl içinde bugünkü miktarlardan 1550'ye indirecekler. Konuşlu lançer denen füze atıcıların miktarı da 700'e kadar indirilecek. Bu indirimler de yeni mekanizmaları ile denetlenecek.
Obama'nın başarı hanesine yazılan bu anlaşma elbette sadece onun çabasıyla da izah edilemez. Anlaşmaya uzun süre muhalefet eden Cumhuriyetçilerin bazılarının taraf değiştirerek Demokratların yanında yer almalarıyla anlaşma 26 ret oyuna karşılık 71 oyla Senato'dan geçmişti. Cumhuriyetçiler de bu katkıyı bir şarta bağlamışlardı. Bu şart da Obama yönetiminin bundan sonra Rusya ile taktik nükleer silahlarda anlaşma için harekete geçme şartıydı. Esasen, bununla ilgili olarak Cumhuriyetçiler bir yan ya da ek kararla Obama yönetiminin taktik silahlar konusunda bir yıl içinde Rusya ile görüşmeye başlanılmasını talep etmiş bulunuyorlar.
Taktik nükleer silahlar malum iki nükleer dev arasında geçmişte hiçbir zaman gündeme gelmeyen, üzerinde konuşulmayan çok önemli bir konu. Bu silahlar 400-600 kilometre menzilli nükleer silahlar. Uçaklardan atılabildikleri gibi top ve füzelerle de hedeflerine sevk edilebiliyorlar. Bu silahlarda Rusya, Amerika'nın çok önünde bulunuyor. Yapılan tahminlere göre, bu silahlardan bugün Amerika'nın elinde sadece 500 kadar var; diğer yandan Rusya elinde ise 3.000-5.000 arası bir miktarın bulunduğu söyleniyor. Kısacası arada muazzam bir dengesizlik olduğu aşikâr.
Amerika bu silahlarının önemli bir miktarını NATO çerçevesi içinde Avrupa'nın savunulması amacıyla bu kıtada konuşlandırmış bulunuyor. Avrupa'da bulunduğu söylenen 150-200 kadar taktik silahın bulunduğu ülkeler tahminen şöyle:
Belçika-Kleine Brogel Hava Üssü (10-20 adet), Almanya-Büchel Hava Üssü (10-20 adet), İtalya-Aviano Hava Üssü (50 adet), İtalya Ghedi Torre Hava Üssü (20-40 adet), Hollanda-Volkel Hava Üssü (10-20 adet) ve Türkiye-İncirlik Üssü (50 adet).
Esasen, bu ülkeler topraklarında bulunan bu silahları çoktandır tartışıyor, bazıları bunların kaldırılması için zemin de yokluyorlar. Almanya bu yıl bu konuyu oldukça tartışmış; ancak herhangi bir sonuca ulaşamamıştı. Sonuçta, son NATO-Lizbon Zirvesi'nde Avrupa'da bulunan Amerikan-NATO taktik nükleer silahlarının olduğu gibi muhafaza edilmeleri benimsenirken NATO'nun nükleer caydırıcılığının geçmişte olduğu gibi gelecekte de aynen devam ettirilmesi üzerinde mutabık kalınmıştı.
Bu böyle ama Amerika alınan karar gereğince Rusya ile taktik nükleer silahları ve bunlarda yapılabilecek yeni düzenleme ile muhtemel indirimleri önümüzdeki yıl Rusya ile muhakkak konuşmaya başlama yollarını arayacak. Esasen, Dışişleri Bakanı Hillary Clinton geçen nisanda Talinn'de yapılan NATO dışişleri bakanları toplantısında taktik silahları masaya getirmeye niyetli olduklarını açıklamış; ancak bu konuda Rusya'dan hiç ses çıkmamıştı. Bugün de çıkmıyor.
Bu çerçevede işin özü bize göre şöyle: Rusya son askerî doktrininde açıkça ortaya koyduğu gibi zayıflayan klasik askerî gücünü nükleer caydırıcılık doktrini ile telafi etmeye çalışıyor. Bu konuda da taktik nükleer silahlarına güveniyor, dayanıyor. Üstelik bu silahları daha da geliştirmek için yatırımlar yapıyor, araştırmalar yürütüyor ve halen bunlardan vazgeçmeyi de düşünmüyor. Bu silahlar bugün Rusya'nın hasım gördüğü ülkeleri hedef almaya da devam ediyor elbette.
Topraklarında Amerikan-NATO taktik nükleer silahları bulunan Türkiye 2011'de şu veya bu şekilde gündeme gelecek bu silahlar konusunda şimdiden hazırlanmalı, güvenliğini riske sokmadan kendi tezlerini muhakkak geliştirmeye başlamalıdır.
2011'in en önemli güvenlik konularından birisi olmaya bugünden aday olan bu konuda çok düşünüp taşınmalıdır. Bizden söylemesi...