28 Aralık 2010 Salı

AYİM Başkanı Arslan'dan açıklamalar / Nazlı Ilıcak

Dünkü yazımda, Türk Silâhlı Kuvvetleri Personel Kanunu'nun 65. maddesine göre, açığa alınan askerler terfi edemez demiş, "Bu durumda, Askeri Yüksek İdare Mahkemesi'nin (AYİM) 3 generalin terfi etmesine dair kararı nasıl uygulanacak?" diye sormuştum. Mahkeme Başkanı Abdullah Arslan aradı ve "Bizim işimiz sorun çıkarmak değil, çözmek" diye başladı sözlerine. Kararın nasıl uygulanacağına ilişkin görüşünü dile getirdi: "Generallerin açığa alındıkları 22 Kasım'a kadar terfi etmelerine yasal engel yok. Evrak üzerinden terfilerini gerçekleştirirsiniz. Zaten açığa alma işleminin davası devam ediyor; hatırlarsınız 6'ya 4, benim de katıldığım bir kararla, görevden el çektirme konusunda yürürlüğü durdurmamıştık. Terfi bir statüdür. O statüyü, YAŞ kararıyla generaller kazandı. Terfi etseler dahi, açığa alındıkları için göreve başlayamazlar. Göreve başlamaları, ikinci davadaki karara bağlı." Tabii ben de bazı sorular sordum:

Hükûmet, 3 generali emekliye sevk edemez mi?

- Mevcut yasalara göre edemez. Çünkü, generallerin emekli edilmelerine YAŞ karar verebilir. Hükûmet sadece, Genelkurmay Başkanı ve kuvvet komutanları konusunda yetkili.

YAŞ kararıyla Gürbüz Kaya, Halil Helvacıoğlu, Abdullah Gavremoğlu terfi etti ama, siviller buna karşıydı. Bu yüzden onların terfi kararnamesini yayınlamadılar.

- Biz, YAŞ'taki tartışmaları, kimin hangi fikri savunduğunu bilemeyiz. Elimizde, 30 Ağustos'tan itibaren geçerli olan bir isim listesi var. 3 generalin de içinde bulunduğu bu listedeki isimlerin terfilerine oybirliğiyle karar verilmiş. Ama daha sonra, kararname yayınlanmadığı için, 3 general açısından işlem gerçekleşemiyor. Biz buna menfi işlem diyoruz. Haklarını kazanmışlar fakat, elde edemiyorlar.

Hükûmetin takdir hakkı yok mu? Siz bu hakka müdahale etmiş olmuyor musunuz?

- Ben, İdare Mahkemesi'nin yerindelik kararı vererek takdir hakkına karışmasına muhalifim. Ama YAŞ, takdir hakkını kullanmış, karar çıkmış bir kere; hükûmet bunu uygulamıyor.

YAŞ kararı, mademki bir kararnameyle yürürlüğe giriyor, istişari sayılmaz mı? İcra yetkisi, bu kararnameyi yayınlayan iktidarda değil mi?

- Ben size bir soru sorayım: İstişari olsaydı, anayasal teminat altına alınır mıydı? Ne deniliyor anayasanın 125. maddesinde? YAŞ kararları yargı denetimine kapalı. Ayrıca kararda, "Generallerin terfileri tavsiye ediliyor" diye yazmıyor. "Karar verilmiştir" deniliyor.

Türk Silâhlı Kuvvetleri Personel Kanunu'nun 65. maddesinin e fıkrasında, "Tutuklu bulunan, ya da TAHLİYE EDİLMEKLE BERABER KOVUŞTURMA VEYA DURUŞ- MASI DEVAM EDEN veya hakkında verilen hüküm henüz kesinleşmemiş bulunanların terfileri ve kademe ilerlemeleri yapılmaz" hükmü mevcut. Balyoz davası sürdüğüne göre, nasıl oldu da o generaller terfi ettirildi?

- Bir günlük dahi tutuklama kararı alınmış olsaydı, o zaman, tahliye edilse dahi terfi ettirilmeyeceklerdi. Ama burada, yakalama emri çıkmış, sonra kaldırılmış; tutuklama kararı yok. Olay şöyle cereyan ediyor: Genelkurmay Başkanlığı'ndan o 3 generalin de içinde bulunduğu liste, kararname yazılsın diye Milli Savunma Bakanlığı'na gönderiliyor. O gün, İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesi'nden yakalama emri çıkıyor. Bunun üzerine, kararname, Genelkurmay Başkanlığı'na "Bazı generaller hakkında yakalama emri var" gerekçesiyle iade ediliyor. Genelkurmay Başkanlığı, listeden o 3 kişiyi çıkarıp, terfi alan diğerlerinin isimlerini bakanlığa gönderiyor. Bu kararname yayınlanıyor. O sırada yakalama emri kaldırılınca, Genelkurmay Başkanlığı, bu defa 3 generalle ilgili işlemi başlatıyor. Ama terfi kararnamesi yayınlanmıyor. Mahkeme, sanıkları bir gün dahi tutuklasaydı, o zaman 65. maddenin (e) fıkrasına göre, terfi ya da kademe ilerlemesi yapılamazdı.

Hükûmet de yanlış yapmış

AYİM Başkanı Abdullah Arslan'ın bilgi vermek üzere beni araması son derece medeni bir davranış. Çünkü, bilgi sahibi olmadan yorum yapmak hepimizi hatalı sonuçlara götürebilir. Mamafih, ben, bu konudaki yorumlarımda, yanlış bir şey söylemedim. Çünkü, İdare Mahkemesi'nin kararının gerekçesini de okumuştum.

Arslan'la konuşmamdan çıkardığım sonuçlar şöyle:

Gerginliğe yol açılmak istenmiyorsa, direnmek yerine terfi gerçekleşsin. Bunun fiili hiçbir sonucu olmayacak.

Öte yandan, TSK Personel Kanunu'nun 65. maddesi, haksız uygulamalara yol açıyor. Bir gün dahi tutuklansa, o kişi dava sürdükçe terfi alamıyor. Ama tutuklanmadan yargılanan herkes terfi ediyor. O zaman, bu madde, "Ağır cezadan yargılananlar terfi edemez" şeklinde değiştirilmeli. Zira subaylar sadece ağır cezalık suçlardan yargılanmıyor. Çok daha hafif iddialar söz konusu olabiliyor.

Bazı gazetelerde yazdığı gibi, hükûmetin generalleri emekli etmesi yasaya göre mümkün değil.

İlk başta, hükûmetin "ihmalinden" söz edebiliriz. Dava 10. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından kabul edilir edilmez, o generaller açığa alınabilirdi. Oysa, hem açığa alınmamışlar, hem de YAŞ kararı oybirliğiyle çıktığına göre, altında anlaşılıyor ki, 15 generalin yanı sıra, Başbakan ile Milli Savunma Bakanı'nın da imzası var. Üstelik, sanırım, irticacı subayların re'sen emekliye sevk edilmesinde yapıldığı gibi, Başbakan ya da Milli Savunma Bakanı'nın "Karara katılmıyoruz" şerhi de mevcut değil. Hükûmet üyeleri, önce kararı imzalıyorlar, sonra da bu kararı "Uygun görmüyoruz" diye işleme koymuyorlar.

Tabii gerçekçi olmak lâzım. Kuvvet komutanlarının atanmasında büyük bir mücadele verilirken, bir de o 3 general yüzünden, Başbakan ve Milli Savunma Bakanı YAŞ kararını imzalamasaydı, o günkü şartlarda kriz daha da derinleşmez miydi? Üstelik, hatırlayalım, CHP, "Rutin dışına çıkmayın, Türk Silâhlı Kuvvetlerinin geleneklerine uyun" diye sürekli iktidarı sıkıştırıyordu.

Özetle ifade etmek gerekirse: Bugünkü tartışma, hukuki değil siyasidir. O gün, iktidarın askere direnecek yeterli gücü yoktu. Anlaşılıyor ki Başbakan, o gün YAŞ kararını kerhen imzalamış.