Çocukluğumuzun en önemli hatırasıdır; 23 Nisan'da, 19 Mayıs'ta, 27 Mayıs'ta, 30 Ağustos'ta, 29 Ekim'de şehrin en büyük caddesi trafiğe kapatılır ve resmi geçitler yapılırdı.
Törenin yapıldığı şehrin garnizonunda bulunan silahların durumuna göre tanklar, toplar, tepeden tırnağa silahla donatılmış, nizam ve intizam içinde askerler geçer, geçer, geçerlerdi. Bu geçitler o kadar uzun sürerdi ki, çocuk aklımızla 'ne kadar da çok silahımız ve askerimiz var' diye düşünürdük. Ama bu kadar silahı ve askeri niye sivil halka gösterme gereğini duyarlar bunu da anlayamazdık.
Bir de 12 Eylül'den sonra Atatürk'ün o şehre geliş günü kutlamaları başlamıştı. O gün dersler iptal edilir, şehrin bütün öğrencileri bir bölgeye toplanır, saatlerce yürüyüş yaptırılırdı. Şimdi bu milli günler bu şekilde mi kutlanıyor, tam bilmiyorum. Ama her darbeden sonra törenler için yeni günler ilave edilir, bu vesileyle de yeni uygulamalar yürürlüğe konulurdu. Halka ordunun ne kadar güçlü olduğunu gösterecek hiçbir fırsattan kaçılmadığı gibi yeni yeni fırsatlar da oluşturulurdu.
Bunun bir örneği ise yakın zamanda yaşandı. Önceki Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ'un başlattığı bir kampanya vardı. 'Güçlü Ordu Güçlü Türkiye' sloganıyla hayata geçirilen bu kampanyada, resmî bayramlar özellikle de 30 Ağustos, ordu tarafından abartılı olarak kutlanmaya başlamıştı. Mesela geçen yıl Zafer Bayramı kutlama haftasında Malatya'da ilginç bir olay gerçekleşmişti. Şehrin ana caddesi trafiğe kapatılarak 30 Ağustos Zafer Bayramı provası yapılmıştı. Geçiş törenine yaya askerî birlikler, ardından gazilerin de yer aldığı araçlı askerî birlikler katılmıştı. Normalde törenin bitmesi ve yolun trafiğe açılması gerekirken, yol trafiğe açılmamış ve yürüyüş bir kez daha tekrar edilmişti.
Yine geçen yılki Zafer Bayramı'nda savaş uçakları Ataköy, Yeşilköy, Yeşilyurt, Florya civarlarında defalarca alçaktan uçuş gerçekleştirmişlerdi. Atatürk Havalimanı'nın çevresine denk gelen bu bölgelerde savaş jetleri halka güçlü ordunun sesini (!) fazlasıyla duyurmuşlardı.
Haftanın en güzel haberlerinden birisi 'Garnizon Koşusu'nun artık yapılmayacak olmasıydı. Bu haber bile tek başına Türkiye'nin normalleştiğinin, normal bir ülke olma kararlılığının bir göstergesi sayılabilir. 1967 yılından beri her yıl aralık ayının 27'sinde Ankara'nın en işlek bölgesi olan Kızılay, Sıhhiye, Necatibey, Gençlik Caddesi, Anıtkabir güzergâhı, gündüz trafiğe kapatılıyor, Kara Harp Okulu öğrencileri 'Garnizon Koşusu' yapıyordu. Bu sene valilik söz konusu yolları trafiğe kapatmadığı için bu koşu gerçekleştirilemedi.
İstanbul'da da 30 Ağustoslarda Vatan Caddesi trafiğe kapatılıyor. Şehrin en işlek caddelerinden birisi olan ve birçok önemli hastanenin ulaşımını sağlayan Vatan Caddesi ile çevre yollar asker geçişi için iptal ediliyor. Bunlar arasında Oğuzhan Caddesi, Millet Caddesi, Topkapı-Edirnekapı Kavşağı, Mahmutbey Köprüsü gibi önemli noktalar da var. Böyle bir tören için neden Veliefendi Hipodromu değil de şehrin en işlek caddeleri kapatılır? Anlamak mümkün değil...
Dileriz Ankara'daki uygulama bir başlangıç olur ve resmi geçitler için şehrin ana caddelerinin trafiğe kapatılması uygulamasına son verilir. Resmî bayramlar, askerin sivil halka silah sergilediği bir uygulama olmaktan çıkar.