27 Aralık 2010 Pazartesi

3 paşa kördüğüm / Mustafa Ünal

İsimlerini Türkiye ezberledi. Ağustostan beri gündemden düşmüyorlar. İkisi tümgeneral, biri tuğamiral...
Gürbüz Kaya, Halil Helvacıoğlu, Abdullah Gavremoğlu. Balyoz davasının sanıklarından... Hükümete karşı darbe hazırlamakla suçlanıyorlar. Demokratik sistemlerde bundan daha ağır bir suç düşünülemez.

Ağustos Şûra'sına girerken haklarında yakalama kararı çıkarıldı. Eski Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ, yargının kararını umursamadı, sivil iradenin vetosuna aldırmadı, üç paşayı da terfi almış gibi 'vekaleten' üst görevlere atadı. O gün de çok eleştirildi, kamuoyu sert tepki gösterdi. Başbuğ iki yıllık görevi sırasındaki başarısızlığını ağustostaki beceriksizliğiyle noktaladı.

Başbuğ'un davranışı ne hukuka ne de TSK'nın teamüllerine uygundu. 'Ben yaptım oldu' dedi. Ama olmadı. O gün sistem krizinin tohumlarını ekti. Sorun önce krize, ardından kördüğüme dönüştü. Sivil idare haklı olarak 'by-pass'ı kabullenmedi. Bir ay önce bir ilk yaşandı; Milli Savunma ve İçişleri Bakanı, üç paşayı açığa aldı.

30 Ağustos'ta kapanması gereken dosyanın yeni sayfaları açıldı. Cumhurbaşkanı Gül rahatsızlığını gizlemedi ve 'Bu mesele 30 Ağustos'ta bitmeliydi' dedi. Üç paşa, açığa alma işlemini hükümsüz kılmak için Askerî Yüksek İdare Mahkemesi'ne başvurdu. Mahkeme itirazı reddetti, bakanları açığa alma kararını doğru buldu.

3 paşa sorununun noktalanması beklenirken önceki gün herkesi şaşkına çeviren yeni bir gelişme oldu; Askerî Yüksek İdare Mahkemesi üç paşayı oybirliğiyle terfi ettirdi. Bu karar açıkça hem YAŞ'ı hem de sivil idareyi 'by-pass' anlamına geliyor. Bu kapı açıldığı an ne YAŞ'ın anlamı kalır, ne de sivil idarenin...

Bir üst rütbe için mahkemenin kararı yeterli görülürse başbakanın imzası da cumhurbaşkanının onayı da hükmünü yitirir. Terfi alamayan herkes mahkemeye koşar. TSK'da vaktiyle olduğu gibi yine 'mahkeme paşaları' diye yeni bir sınıf oluşur.

Terfi işlemlerine karşı yargı yolu kapalı olduğuna göre Askerî Yüksek İdare Mahkemesi'nin kararı nereden çıktı? Anlayan beri gelsin. CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu sistemi kördüğüme çeviren mahkemenin kararını eleştireceği yerde sivil idareye yüklendi, 'Hukuk devletinde yargı kararları uygulanır. Uymayanlar görevlerini kötüye kullanmış olurlar' dedi.

Daha geçen hafta sonu olağanüstü kurultayda vaatlerini sıralarken CHP iktidarında Askerî Yüksek İdare Mahkemesi'nin kaldırılacağını söylemişti.

Açığa alma kararını doğru bulan mahkemenin terfilere nasıl onay verdiğini anlatabilseydi keşke. Aynı mahkeme bir ay arayla bu iki kararı nasıl verebildi? Hem açığa alma doğru hem de terfiler... Nasıl? Hukuk tahsili bir yana, bir ilkokul öğrencisinin yalın mantığıyla değerlendirildiğinde bile burada bir yanlışlık olduğu kolaylıkla görülebilir.

Herhalde mahkemenin bu iki kararı dünya hukuk tarihine geçer. Genelkurmay Başkanı Işık Koşaner bu sürecin neresinde tam anlayabilmiş değilim.

Peki, bundan sonra ne olacak? Açığa alma devam ettiğine göre üç paşanın omuzlarına bir yıldız daha takılacak. Maaşları yükselecek, emeklilikleri sırasında tazminatlarında artış olacak. Başbakanın imzası, cumhurbaşkanının onayı olmadan terfi mümkün mü?

Sivil idareden geri adım atmayacağını biliyoruz. İçişleri Bakanı Beşir Atalay 'Bu konuda kararlılığımız sürüyor ve sürecek. Yasal düzenleme de dahil gerekeni yapacağız' dedi. AK Parti Grup Başkan Vekili Bekir Bozdağ 'Ortada anayasa ve yasa ihlali var' dedi.

Ne olacağı sorusunun ipuçları bu açıklamalarda gizli... Yasal düzenleme kaçınılmaz gözüküyor. Gelinen noktada 3 paşa kördüğümünü ancak yeni bir yasayla çözmek mümkün. Buradan başka çıkış yok. Kılıçdaroğlu'nun Askerî Yüksek İdare Mahkemesi'ni kaldırma vaadi olduğuna göre CHP de desteğini esirgemez...