23 Aralık 2010 Perşembe

Evren'e piyango

Kararname imzalanmayınca Esener, Ersöz ve Olcay paşa emekliye sevk edildi. O gün emekliliğini bekleyen Kenan Evren, 1978'de Genelkurmay Başkanı oldu. 2 yıl sonra da 12 Eylül darbesiyle, Çankaya yolu açıldı...

BÜLENT ERANDAÇ YAZI DİZİSİ
7 Mart 1978 - 1 Temmuz 1983 dönemi, KENAN EVREN: 30 Ağustos'a kadar Cumhurbaşkanı kararnameyi imzalamadığı için Ali Fethi Esener, Adnan Ersöz ve Şükrü Olcay orgenerallikte dört yıllık süreleri dolduğundan kendiliğinden emekli oldular. Geride kıdemce Kara Kuvvetleri komutanı olabilecek nitelikte bir tek orgeneral kalmıştı. Bu orgeneral, emekliliğini bekleyen Ege Ordusu komutanı Kenan Evren Paşa'ydı.

Merhum MHP Lideri Alparslan Türkeş, hükümet ortağı idi. Başbakan Demirel'e sınıf arkadaşı Evren'in emekli edilmesi yerine Kara Kuvvetleri Komutanlığı'na getirilmesini telkin etti. Böylece emekli olmayı bekleyen Evren Paşa, Kara Kuvvetleri Komutanlığı'na atandı. Ama küçük bir sorun daha çıktı. 1. Ordu Komutanlığına atanan Org. Nurettin Ersin, Başbakan Demirel'e Evren'den daha kıdemli olduğunu bildirdi. Buna göre Kara Kuvvetleri Komutanlığı Evren'in değil kendisinin hakkıydı. Gerçekten de Ersin Paşa, Harp Okulu'ndan Evren'den bir yıl önce mezun olmuştu. Genelkurmay Başkanı Org. Sancar, "Evren'in Kore kıdemi var, bu da geçerlidir" diyerek, Evren'in önünü açtı. Evren için Genelkurmay Başkanlığı umudu doğmuştu. Eğer Hükümet bir yıl daha Sancar'ın süresini uzatırsa Evren'in Genelkurmay Başkanlığı yatabilirdi. Şans işte, Demirel hükümeti istifa etti. Yeni hükümeti CHP lideri Bülent Ecevit kurdu.

12 EYLÜL'E GİDEN YOL
Sancar'ın görev süresinin uzatılmasına ilişkin kararnameyi Başbakan Ecevit karşıydı. Evren'in de gizlice görüşmeler yaptığı duyuluyordu. Hükümet iş tamamlanıncaya kadar Evren Paşa'nın emniyet bakımından Ankara'dan ayrılmamasını istedi. Orgeneral Evren, Başbakan Ecevit'e garanti vermişti: Bu değişiklikten dolayı katiyen bir olay olmaz; hiç merak etmeyin; Org. Semih Sancar'ın, bir harekette bulunması düşünülemez, kaldı ki, Silahlı Kuvvetleri'n, Genelkurmay Başkanı değişiyor diye bir hareket yapacağını akla getirmek bile doğru değildir. Farzı mahal Orgeneral Sancar böyle bir delilik yapsa bile, arkasında kimseyi bulamaz; Orgeneral Faruk Gürler olayında bile, Ordu kılını bile kıpırdatmadı' Ve...6 Mart 1978'de Kara Kuvvetleri Komutanı Org. Kenan Evren Genelkurmay Başkanlığı'nı devraldı. Semih Sancar, Genelkurmay Başkanlığı görevinden emekli olduktan sonra 1980 Temmuz ayında Cumhurbaşkanı Vekili İhsan Sabri Çağlayangil tarafından Kontenjan Senatörü olarak atandı Ve...7 Mart 1978'de Kara Kuvvetleri Komutanı Org. Kenan Evren Genelkurmay Başkanlığı'nı devraldı.

Demirel, kendisini sevmeyen kara kuvvetleri komutanı Namık Kemal Ersun'u darbe yapacak diyerek, tasfiye etmiş. Cumhurbaşkanı Korutürk, onun istediği komutan Ali Fethi Esener'i kabul etmemiş, iş kilitlenmiş, Kenan Evren aradan sıyrılmış ve Başbakan Bülent Ecevit, Evren Paşa'yı Genelkurmay Başkanlığına taşımışlardı. Hemen her 10 yılda bir askeri müdahale geçiren Türkiye'nin yaşadığı belki de en önemli darbe 12 Eylül'dür. 12 Eylül Darbesi veya 1980 İhtilali, Türk Silahlı Kuvvetleri'nin 12 Eylül 1980 günü emir komuta zinciri içinde gerçekleştirdiği askeri müdahaledir. 27 Mayıs 1960 darbesi ve 12 Mart 1971 muhtırasının ardından Türkiye Cumhuriyeti tarihinde silahlı kuvvetlerin yönetime üçüncü açık müdahalesi olarak tarihe geçen 12 Eylül, Önceki askerî müdahalelerin aksine Anayasa ve kanunlarla bu dönem kalıcılaştırılmak istendi. Bugünlerde, Türkiye hâlâ 1980'de dikilen elbiseyi giyiyor.

12 Eylül 1980 askeri darbesinin gerekçeleri arasında Politik iktidarsızlık, ekonomik iktidarsızlık, politik ve toplumsal şiddet olayları, dış siyaset etkenleri gibi olgular gösterilmişti.

Türkiye, özellikle 12 Mart Muhtırası'nın ardından yaşanan siyasi ve toplumsal olaylarla hızla bir kaos ortamına sürüklenmişti. Esrarı, arkasındaki kişi veya örgütlerin hala çözüledimediği yüzlerce suikast, katliam ve sabotajlar eşliğinde tam bir adı konulmamış iç savaş yaşanıyordu.

Bugün, birçok olayın arkasında kontrgerilla (Diğer adıyla Gladio) izlerine rastlıyoruz. Büyük resime bakıldığında ülkenin nasıl da adım adım bir kaosa sürüklendiğini görüyoruz CIA istasyon şefinin,''bizim çocuklar işi bitirdi''sözleriyle, Bir Amerikan CIA projesinin, Genelkurmay Başkanı Kenan Evren ve arkadaşları tarafından gerçekleştirildiğine işaret ediyoruz.

KADER AĞINI ÖRÜYOR
12 Eylül darbesi bazı insanların kaderini ilginç şekilde belirlemişti.

Şöyle ki: Org. Namık Kemal Ersun'dan beklenen darbe 12 Eylül'de Evren Paşa ve arkadaşlarından gelmişti. Evren'i Kara Kuvvetleri Komutanlığı için önererek ona Genelkurmay Başkanlığı'nın yolunu açan Alparslan Türkeş, 12 Eylül darbesi gerçekleştiğinde kısa bir süre saklandıktan sonra teslim oldu. Türkeş tutuklanmış ve partisi hakkında ağır ithamlarla dolu bir iddianame hazırlanmıştı. Org. Nurettin Ersin yerine 'Kore kıdemi' gerekçesiyle Kenan Evren'i Kara Kuvvetleri Komutanlığına getirilmesini sağlayan Süleyman Demirel de 12 Eylül'de gözetim altına alındı. Org.

Sancar'ın görev süresini uzatmayarak Evren'i Genelkurmay Başkanı yapan Bülent Ecevit de yer alıyordu. 1983'te Adalet Partisi'nin devamı olarak kurulduğu söylenen Büyük Türkiye Partisi'nin genel başkanı emekli Orgeneral Ali Fethi Esener idi. BTP'nin yasaklı lider Süleyman Demirel'in kontrolünde olduğu söyleniyordu. Bu yüzden BTP, Milli Güvenlik Konseyi kararıyla temelli olarak kapatıldı. Kara Kuvvetleri Komutanı olması Demirel tarafından engellenen Org. Adnan Ersöz emekli edildikten sonra, CHP hükümeti döneminde bir süre MİT Müsteşarlığı yaptı. 12 Eylül döneminde 'Danışma Meclisi' üyesi olan Ersöz Paşa 1991'de İstanbul'da uğradığı bir silahlı saldırı sonucunda hayatını kaybetti. 1 Temmuz 1983 - 6 Aralık 1983 dönemi:

1971-1973 yıllarında Mit Müsteşarı, 22 Ağustos 1975 - 5 Ocak 1976 tarihleri arasında Jandarma Genel Komutanlığı yaptı. Milli Güvenlik Kurulu Genel Sekreterliği ve 1'nci Ordu Komutanlığı görevini takiben 9 Mart 1978 tarihinde Kara Kuvvetleri Komutanlığı'na atandı.

12 Eylül 1980 Harekâtı'ndan sonra, 1 Temmuz 1983 tarihinde Genelkurmay Başkanlığı'na atanarak Milli Güvenlik Konseyi Üyeliği görevine devam etti. Devletin bu kadar hassas ve derin görevlerinde bulunmak ne demektir acaba? Korgeneral rütbesiyle MİT'in başına geçen Merhum Nurettin Ersin'in müsteşarlığı iki yıl sürdü. Bir yıl sonra ise Kıbrıs Barış Harekatı'nın komutanıydı. Böylece Türk Silahlı Kuvvetler tarihine Kıbrıs zaferinin komutanı olarak geçti. 1967'de Milli İstihbarat Teşkilatı'nda görev aldığı dönemde MİT'te psikolojik harp biriminin kurulmasına öncülük ettiği söylenir.

KIDEM MESELESİ
1974'te Silahlı Kuvvetler'de orgeneral olan iki komutan Evren ve Ersin'di.

Normalde Nurettin Ersin, Kenan Evren'den daha kıdemli bir komutandı. Ersin Harp Okulu'ndan 1937'de, Evren ise 1938'de mezun olmuştu. Ancak Evren Kore savaşına katılmış olması sebebiyle bir yıl kıdem almış ve durumları eşitlenmişti. Komutanların terfilerini kararlaştıran Yüksek Askeri Şûra Evren'i birinci sıradan, Ersin'i ise ikinci sıradan orgeneral yapınca Evren daha kıdemli hale gelmişti. Nurettin Ersin, orgeneral olduktan sonra Jandarma Genel Komutanlığı yaptı. 1978'de Kenan Evren Genelkurmay Başkanı olunca o, Kara Kuvvetleri Komutanı oldu. 12 Eylül darbesine giden günlerde,kidem konusunu öne süren iki ayrı cephe, Evren ve Ersin'in arasını bozacak tavır ve konuşmalar sergiliyor. Ersin'e,''siz kıdemlisiniz,darbe lideri siz olmalısınız''diyorlardı, Ersin'in bu oyunlara alet olmadığı belirtilir. İhtilalin kuvvetli adamıydı. Kara Kuvvetleri Komutanı olarak güç onun elindeydi. 12 Eylül darbesi sebebiyle Kara Kuvvetleri Komutanlığı yaklaşık altı yıl sürdü, 1983 yılında Genelkurmay Başkanlığı makamında sadece altı ay kaldı. Onun sessiz ve perde gerisinde kalma özelliğinde MİT'çi olmasının etkisi olduğu söylenir.