BAŞBAKAN Erdoğan'ın DSP Genel Başkanı'na sözünü ettiği "teröre karşı özel ordu" konusu aslında çok da bilinmedik bir şey değil. Farklı biçimlerde geçmişte denendi.
Deneyenlerin ve elemanlarının büyük bölümü bugün "Ergenekon" adı altında yargı karşısında.
Bunların arasında paşalar, üst düzey bürokratlar, valiler bile var.
Bunun farklı bir versiyonunu emekli General Osman Pamukoğlu da uzunca bir süredir önerip duruyordu.
Başbakan'ın dün Numan Kurtulmuş'la yaptığı görüşmede de konu gündeme gelmiş ve Numan Kurtulmuş, bu ordunun "sivil otoriteye bağlı olması gerektiğini" söylemiş.
Bu fikrin kabul göreceğini zannetmiyorum.
Ki, bu da daha önce denendi. Özel Harekât Timleri adı altında.
Dün bir bakanla öğle yemeğindeydik. Orada da bu konu açıldı haliyle. Bakan, "teröre karşı özel ordu" konusunda geç bile kalındığını söyledi.
Bakan "Buna çok daha önce geçilmesi gerektiğini ama bazılarının bunu, Türk milletinin geleneğine aykırı olduğu düşüncesiyle engellediğini" iddia etti.
Ben de "Şimdi bir engel yok. Genelkurmay Başkanı da bu konuda aynı fikirde. Zaten bir süreden beri terörle mücadelede olan bölgelerde profesyonelleşme çabaları var" dedim. Bakan güldü.
"Pek öyle değil. Bunu sözde kabul ediyorlar ama askerler burada profesyonelleşmeye karşılar. Çok önceden bu bölgelerde profesyonel orduya geçme kararı alındı. Ne oldu? O kadar yavaş ilerliyor ki, neredeyse hiçbir ilerleme yok denecek kadar yavaş. Bunu istiyormuş gibi görünüyorlar ama aslında istemiyorlar. Bunu kendilerine yöneltilmiş bir zafiyet iddiası olarak görüyorlar ve istemiyorlar. Bu yüzden de oraya iki şarjör bile boşaltmamış çocuklar gidiyor, 20 yılını dağda geçirmiş teröristle karşı karşı karşıya geliyor. Bunu hızlandırmak, çok çabuk bir şekilde tamamlamak lazım" dedi.
Bakan'ın iddiaları ilginç.
Tabii "Ter-Ordu" nasıl kurulacak, pek bir fikrim yok.
Çünkü bölgede 200 bin civarında asker olduğu biliniyor.
Bu kadar sayıda yetişmiş uzman profesyonel asker kısa sürede nasıl bulunacak bilemiyorum.
Projeyi ortaya atanların herhalde bir fikri, bir bildiği vardır.