Sizin patronunuz İngiliz değil miydi?
Berrak bir su iki ay bekletilirse pislenir,ölür...Ya zamanın da içmeli ya da değiştirilmeli.
Günahın en büyüğünün ''şirk'' olmasının bir sebebi de ''bölücülüktür''. Şeri hükme aykırı olmasının yanı sıra yaratılıştaki kanuna ve fıtratına aykırıdır.Derinlerde ruhun bölünmesi de vardır....İçteki latifelerin ölmesi sonucu şuur kaybı olmakta, insan vicdan ve denge muhasebesini kaybetmektedir...En acı olanı ise tüm bu hususların farkında olmamasıdır...
CHP'yi ve ekibini izleyince bunu görebilirsiniz.
Serdengeçti'nin ''CHP 200 yıl iktidar olamaz'' temennisi bir beddua veya bir perde arkası sır değildir. Zira akli ve mantiki melekeleri ölmemiş bir ruh 'günahı çok olan ve kan dökmüş ' bir varoluş bütünlüğünün -asla ve kataa -ilelebet iktidar olamayacağını çok rahat bir şekilde anlaması mümkündür.
Özellikle CHP kadrolarının hakikat çağının başladığı -şuan ki- zaman dilimlerinden sonra iktidar olması ise tamamen zirve bir hayaldir.
Onların bunu görmesi, anlaması mümkün değildir. İnanmak istemeyebilirler. Her kurultay da yaşanan müzikli, sloganlı enerjisel boşalımlar içte bir ümitte oluşturabilir.Ancak hakikatte günahları zirve yapmış, kökeninde yıkıcılık olan bir liderler ve kadrolar simülasyonunun 'hak' bir devletin başına geçmesi hem nizama hem de kainattaki kanuna terstir...
İnönü'nün yıkıcılığından mı başlayalım...Yoksa diğerlerinden mi?...
İnönü demişken mesela M.Kemal'le sürekli kavgalı olmasının sebeplerini hep merak etmişimdir.
Evet. Nedenini bilemiyoruz ama bir ihtimal yaşanan bazlı gizli meselelerden dolayı belki de kavgalı olmaları gerekiyordu.
Aslında M.Kemal 1923'te iktidarı neden İnönü'ye vermek zorunda kaldı sorusu ile başlayabiliriz.
Neden karargahtaki şu arşivler bir türlü açılmıyor diye eklememizde mümkün.
Hani hep tartışılan bir mesele vardır...
İnönü ''Türkiye Cumhuriyeti Osmanlı'ya karşı savaşarak kurulmuştur'' diye meşhur bir söz etmiş ama altını dolduramamıştır...Zira o günlerde kendisi Osmanlı da müsteşarken M.Kemal kuva-yi milliyeyi kurmakla uğraşmaktadır...Yani ona göre kendisininde mensubu olduğu Osmanlı ordusu ile M.Kemal'in istiklal için hazırlamaya çalıştığı ordu savaş halindedir.
Kuvvacı geçinen Albay İsmet, hakikatte vatanın kurtuluşunu Amerikan mandasında gördüğünü mektubundaki şu ifadelerle dile getirmekteydi;
''Eğer Anadolu'da halkın Amerikalıları herkese tercih ettikleri zemininde Amerika milletine başvurulsa çok faydası dokunacaktır, ben de tamamiyle bu kanaatteyim...''
Aslında görünürde fazla net olmayan ama arkada yüzyılın projesini çizen ABD-İngiliz birlikteliğinin Osmanlı'ya bence en önemli yaptığı operasyon, M.Kemal'i devirerek dünya derin devletinin Türkiye kanadını oluşturacak olan İnönü'yü başa geçirmesidir...
Gerçi İnönü'nün 12 ADA, Musul-Kerkük ve Batı Trakya ile başlayarak dizeceğimiz bir dizi skandalları bu yazıyı kaldıracak cinsten değil.
Biz sadece önemli temel bir noktaya değinip noktalayacağız.
İçlerinde S.Kayabaşı'nın da olduğu bazı tarihçilerin ittifak da olduğu önemli bir husus vardır.
Lozan ihaneti öncesi yaşanan iki vaka'nın günümüze yansıması ve CHP'nin yıkım projesi...
Saltanatın Lozan'dan 12 gün önce -1 Kasım'da -kaldırılması,
17 Kasım'da İngilizlerin Vahdettin'i zorla yurt dışına götürmesi,
20 Kasım'da Türk devletine ihanet olan Lozan'ın anlaşma sürecinin başlaması,
Lozan'ı İnönü'nün imzalaması, kudretlilerden Rauf Paşa'nın onaylamaması...
Yalnız tam bu noktada önemli bir operasyon var;
''Lozan'ı imzalamayan Türk komutanların tasfiyesi için anlaşmanın meclise gelmeden hemen önce acilen seçime gidilmesi ve Lozan karşıtlarının tasfiyesi...
Yani mecliste artık İnönü ve gelecek darbecilerin alt yapısının hazırlık süreci başlatılmıştır.
Beş komutan'dan dördünün imzalamaması - tasfiyesi- ve sadece M.Kemal'in imzalaması ise karanlık bir soru işareti...
Aslında yakınındakiler tarafından M.Kemal'in arşivlerdeki sayfalarda hilafet ve sultan olmayı arzu ettiği biliniyor...Ancak SAĞIR'ın Fransa'dan dönmesinin ardından Hilafet kaldırılmış, İstanbul başkentlikten çıkarılmıştır...(Kulp olarak buldukları yeni bir devlet olmasından dolayıdır bahanesi ise tamamen komedidir... İstanbul'un başkent olarak kalması Cumhuriyet için bir silah olacakken, aksine zaafa dönüşmüş İngiliz malikanesi haline gelmiştir...Ankara'nın başkent olmasını isteyenlerin başında ise İnönü gelmektedir)
Meselenin diğer bir yanı Alman-İngiliz ittifaklı 2.Abdülhamit darbesinin İngiliz-ABD yapımı 60 darbe ile örtüşmesi ve sonrasındaki Londra ve Washington endeksli politikalar...
''2.Abdülhamit indirilmeden önce dünya üzerindeki petrol arazilerinin yüzde 70'i Osmanlı topraklarındayken, on yıl sonra M.Kemal'in kurduğu devletin topraklarında rakam yüzde '''0''' dır.''
Akılcı bir politika ile yüzde ''0'' dan fazlasına sahip olmamız mümkünken İsmet P.'nin mandacı zihniyeti bize pahalıya mal olmuştur.
Darbeyi yapanlar İngiliz-Alman destekli İttihatçılar. Sınırlardan taviz vermediği için İngilizler tarafından ölüm emri çıkarılan ve içeridekiler tarafından faili meçhule kurban giden Damat Ferit ve hain damgası ile sürgüne gönderilen Vahdettin...(Merak ediyorum, hain diyenler gerçek tarih ortaya çıktığına ne yapacaklar?)
Cumhuriyetin kurulmasının ardından ise yalnızlaşan M.Kemal ve diktalaşan İnönü...
Bir diğer soru;
M.Kemal Batı Anadolu'da düşmanın işini bitirdikten sonra neden İstanbul'a gidip de İngilizlerle savaşmadı? İsteseydi İngilizleri o saatten sonra bitiremezmiydi? (Çeşitli bahaneler üreten zavallılar artık o kelimeleri tekrar etmesinler, zira millet yemiyor)
İnönü neden hiçbir şekilde İngilizlerle savaşmıyor, ters düşmüyor ve devlet kurulduktan sonra İngiliz politikaları uyguluyordu?
Birinci TBMM'deki Lozan karşıtlarını, imzadan hemen önce acil bir seçimle diskalifiye edin ve İnönü'yü başkan olarak gönderin diyen veya göndermek zorunda kalmasına sebep olanlar kimlerdi?
Ya Wikileaks belgelerinin arkasında güçlü İngiliz parmağının olmasına ne demeli...
Birileri ister strateji desin, ister tarihi bu millete İngilizlerin yazdırdığı şekilde anlatsın...Onlar için acı da olsa artık gerçekler arşivlerden yavaş yavaş sızmaya başladı.
Belgelerdeki gerçekler tam olarak ortaya çıktığında ise gaflette olanlar, Ergenekoncuların peşinde koşanlar ve CHP'yi destekleyenler ne yapacaklar? Onlara inanmış kitlelerin kandırılmalarını nasıl açıklayacaklar?
Evet, işe bakın ki bir üstteki 1 numara yıllardır Londra'daki malikanesinde yaşarken, 1960'dan sonra Almanya'nın köpekliğini yapan liderle aynı ideolojik yumurtadan çıkması da bir tesadüfffff olsa gerek...
Behemahal Türk - İslam davasına söz vermiş yiğitler verdikleri sözde azimle devam ettikçe başta ABD,AB ve İsrail yıkılışlarına ağlayacak, CHP ve kadroları ise 60 sene değil, bir 100 yıl daha sadece kurultaylarda çığlık atacaklar...
Yeter ki bu vatanın evlatları verdikleri sözden dönmesin...